CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu SÖZCÜ TV’den İpek Özbey’in “Yeni Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) belirlerken neleri dikkate aldınız?” sorusunu “Toplumun beklentilerini dikkate aldım. Yenilenme istiyordu toplum, biz de bunu yaptık” diyerek cevaplamış.

Kılıçdaroğlu’nun bu söyleşideki açıklamalarını okurken, kendisine büyük destek vermiş bir gazeteci olarak seçim sonrası yaşadığım hayal kırıklığım daha da arttı.

Öncelikle şunu belirteyim; eğer Cumhurbaşkanı seçilmiş olsaydı, bu görevi dört dörtlük yapacağından en ufak bir kuşkum yoktu. O nedenle verdiğim destekten asla pişman değilim.

Hayal kırıklığımın izahına gelince;

Kemal Bey, seçimlerden birkaç gün sonra geniş bir basın toplantısı yaparak, sonuçları kendi bakış açısıyla değerlendirmeli, sandık güvenliğinden tutun da hile iddialarına kadar zihinlere takılan tüm soruları cevaplandırmalı ve bunun gerçek bir yenilgi olup olmadığı (yenilmek her zaman kaybetmek değildir) konusundaki kişisel yorumunu da toplumla paylaşmalıydı.

Aradan iki haftaya yakın bir süre geçmiş olmasına karşın, birkaç meslektaşımızla kısa süreli görüşmelerin dışında, henüz beklenen değerlendirmeyi yapmadı!

Böylece kendisini yürekten destekleyen seçmenin hayal kırıklığının derinleşmesine neden oldu.

★★★

Kemal Bey ve Altılı Masa liderlerinin bize sundukları en önemli vaat neydi?

Güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyi hayata geçirmek, değil mi?

Güçlendirilmişini bıraktım, sıradan bir Batı demokrasisinde ana muhalefet partisinin genel başkanı seçim yengilgisinden sonra
ne yapar?

Sonuçlar kesinleştikten sonra, bir saat bile beklemeden “Ben başarılı olamadım, istifa ediyor ve partimdeki değişimin önünü açıyorum” der.

Kemal Bey böyle yapmış olsa, inanıyorum ki parti içi güçler harekete geçer; “Genel Başkanımızın bu erdemli davranışına teşekkür ediyoruz, ama önümüzde yerel seçimler var. Biz bu seçimlere onun liderliğinde gitmek istiyoruz!” derler ve kamuoyundan gelecek rüzgarın da etkisiyle istifasını geri aldırırlardı.

Böylece Kılıçdaroğlu bir anlamda güç tazelemiş olurdu.

Ama o, böyle davranmak yerine, MYK’yı yenileyerek “Toplum değişim istiyordu, biz de öyle yaptık!” demeyi, yani “vitrin değişikliğini” yeğledi.

Dost acı söyler deyip, üzülerek ifade ediyorum ki sığ bir popülizm sergiledi.

Zira toplumun değişimden beklentisi, onun istifa etmesiydi!..

Bakalım önümüzdeki günlerde başka hangi hayal kırıklıklarını yaşayacağız?..