Dünkü SÖZCÜ’de sevgili arkadaşım Emin Çölaşan’ın yazısını okurken içimden “Eyvah, şimdi korkunç bir sosyal medya saldırısına uğrayacak!” diye geçirdim.

Çünkü Emin, Sinan Oğan ve özellikle Muharrem İnce’nin  cumhurbaşkanlığına aday oluşlarını eleştirerek “İkisinin de alacağı oyların Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yarayacağını” öne sürmüş.

İnce’den söz ederken “Amacı ne yapıp yapıp Recep Tayyip’i o makama yeniden seçtirmek” demiş.

Yazısını da şöyle bitirmiş:

“Böyleleri her seçimde ortaya çıkar, sonra nasihatını alır, ama iş işten geçmiş olur...”

★★★

Hatırlayacaksınız,

Pazar günü köşemde Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce’ye hitaben son derece nazik bir üslupla kaleme aldığım ve onu onore etmeye özen gösterdiğim bir açık mektup yayımladım.

Vay sen misin samimi duygularını yazan!..

Sosyal medyada nasıl bir trol saldırısı başladı, anlatamam.

Sadece troller olsa, o kadar kafaya takmayacağım ama hakaret ve tehdit korosunun başını çeken kişi; Memleket Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı!..

Şeref Albeniz adlı bu kişi, sosyal medya paylaşımında bana “şerefsiz” diyerek saldırmış.

Tabii derhal hakkında suç duyurusunda bulunduk ama, küfürbaz birinin Muharrem İnce’nin en yakınında, büyük yetkiyle konumlanmış olmasına doğrusu çok şaşırdım.

Gerçi İnce ve partisinin önde gelen isimlerinden Avukat Fidel Okan üzüntülerini ifade edip o tweeti sildirdiler ama,  “şerefsiz” sözcüğü, “Şeref” adını taşıyan biri tarafından bir kere söylenmiş oldu.

★★★

Oysa muhalefetin, özellikle de Millet İttifakı’nın yurt genelindeki mitinglerine katılan coşkulu kalabalıklar, her seferinde bize milyonların “kavga” değil, “uzlaşma” arzusu içinde olduğunu söylüyor.

İzmir’de, Van’da, Isparta’da, Sinop’ta, Erzurum’da ve Edirne’de özlem hep aynı:

Uzlaşma, uzlaşma, uzlaşma...

Yakın geçmişe kadar çok farklı siyasi görüşteki insanların bir araya geldiği bu mitingler, popülist politikacıların pek sevdikleri “kavganın” ve “kutuplaştırmanın” artık ikna edici bir yöntem olmaktan çıktığını gösteriyor.

Zira kavganın en sertini ve pisini, sosyal medyada, utanma duygusundan yoksun troller ve robotlar yapıyor.

Bilge dostum Haluk Şahin’in dediği gibi; bu durumda konuşmak, anlaşmak, uzlaşmak gerçek insanlara kalıyor. Utanma duygusu, insafı, vicdanı ve kalbi olan insanlara...

Bunun önderliğini yapan politikacıların değeri artıyor, kavgacıların ve ağız dolusu hakaret savuranların ise (hangi partiden olursa olsun) düştükçe düşüyor.

★★★

Neyse ki sevgili Emin Çölaşan sosyal medyada bir hesaba sahip bulunmuyor.

Yoksa ne kaypaklığı kalırdı, ne de şerefsizliği!..