-Güneşin hem doğuşu, hem batışı parlaktır.-

Yaşam aydınlığımız hepimize kıvanç duyuran bir mutluluk kaynağıdır. Sorunların önlenip giderilmesi, olanakların ve araç gereçlerin yeterli biçimde etkin olması onların değerini bilmeye, kullanma yetenek ve becerisine bağlıdır. Birçok olanağı kullanma beceriksizliği onlardan yararlanma düzeyini düşürmekte, hatta tümüyle geçersiz kılabilmektedir. Toplumsal yaşamda evliliklerden ayrılma ve boşanmaya, hastalıklardan ölüme, anlaşmalardan çözülmelere, yapımlardan yıkımlara neler neler görüyor, izliyor, yaşıyoruz. Aydınlık günlerimiz kadar gölgeli, bulutlu, karanlık günlerimiz de oluyor. Yaşam sahnelerinin perdeleri sürekli açılıp kapanıyor.

Siyasal alanda neler duyuyor, neler yaşıyoruz. Partilerini ülkeden, ahlak ve adaletten, üyelerini partizanlıkla yurttaşlıktan üstün tutan bölücülük engel tanımıyor. Toplum katları arasında ayrımcılık, particilikle etkin duruma gelmekte, göreve alıştan görevden ayırmaya uzanan çizgide partizanlık alabildiğine uygulanmaktadır. İktidar ağırlığı ve önceliği siyasal alanın alışılmış bir uygulamasıdır. Ulusal yapıyı güçlendirip toplumsal barışı daha etkin duruma getirecek uygarlık çabaları ve çalışmaları yerine partizanlığın ağırlık ve önceliği yapıya yönelik en büyük zararların başında gelmektedir.

Yönetimlerin yansızlığı, partizanlıktan uzak gerçekçi davranışları en büyük, en etkin güvence ve toplumsal dayanışma gücü olacakken tersine tutumlar herkese zarar veren sakıncalar olarak yaşama geçirilmektedir. Yönetimlerin başına buyrukluğu, kural tanımazlığı ve partizanlık ayrıcalığı yaşamı gölgelemekten öte karartan sakıncalı tutumlardır. Konum, tutum, durum ve davranış seçkinliğiyle yönetim soyluluğu herkes için güvencedir. Tersine durumlar ve tutumlar giderilmesi güç, hatta olanaksız kötülüklerin nedenidir.

Kimse Anayasa’yı sözde bırakamaz, geçersiz sayamaz. Eylemli (fiilî) durum ve tutumlarla Anayasa aykırılığı yaşamda tutulamaz. Ülkemizde günümüzdeki durum cumhurbaşkanının siyasal parti liderliğiyle tarafsızlıktan tümüyle uzak olduğunu göstermekte, ne yazık ki bilim çevreleriyle siyasal katlar bu aykırılık üzerinde yeterince durmamaktadır. Anayasa’ya aykırılığın büyüğü, küçüğü, önemli veya önemsiz olmaz. Böyle bir aykırılık geçersizlik nedenidir. Siyasal dayatmalarla, “Ben yaptım, oldu bitti”lerle hukuk gözardı edilemez. Anayasa’ya aykırılık ve yürürlükteki hukuk kuralarının gözardı edilmesi geçersizlik nedenidir. Gerisi boş sözdür.