Koalisyon hükümetinin kurulması için temaslar bayramda da devam edecek. 7 Haziran akşamı, AKP’nin olmayacağı bir hükümet kurulacağına inanılıyordu. Böyle bir hükümetin kurulamayacağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 8 Haziran’ın ilk saatlerinde yaptığı açıklamayla çöktü. O günden bugüne senaryolar yazılıyor. Henüz sonuç yok.
Yargıda ne ilginç kararlar, Emniyet’te ne ilginç uygulamalar olduğunu onca yoğun gündem arasında kaçırıyoruz. Bugün onlardan söz edelim.


NASIL ÖTÜYORMUŞ NASIL?


Polis Meslek Yüksekokulları; Emniyet Teşkilatının “Polis Memuru” ihtiyacını karşılamak üzere ön lisans düzeyinde eğitim-öğretim yapan, Polis Akademisi Başkanlığı’na bağlı parasız yatılı ve resmi üniformalı yükseköğretim kurumudur. ÖSYM tarafından yapılan Öğrenci Seçme Sınavını kazananlar bu eğitim kurumuna öğrenci olabilmekte ve iki yıllık eğitim-öğretim dönemini başarıyla tamamlamaları kaydıyla aday polis memuru olarak atanmaya hak kazanıyorlar.
Mezunlar atama beklerken, yönetmelik değişti ve adaylara mülakat uygulandı. Avukat Hatice Aytekin’in Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne sunduğu dilekçeden öğreniyoruz ki amaç farklı. Polis adaylarını horoz gibi öttürmüşler. Dahasını dilekçeden okuyorum:
Yönetmelik gereği karttan çekilen sorular haricinde adaylara babasının mesleği, annesinin başörtülü olup olmadığı, taklit yeteneğinin olup olmadığı, horozun nasıl öttüğü, gittiği dershanenin adı, makarna yapmayı bilip bilmediği, Rusya eski başkanının ve karısının adının ne olduğu, referansının kim olduğu, hangi özel yeteneklere sahip olduğu gibi ciddiyetsiz ve sözlü sınavın objektifliğine gölge düşüren sorular da sorulmuştur.
Mülakat sonuçları 10 gün sonra açıklanmış iyi ötmeyen, makarna yapmayı bilenler de bu durumda polis olamamış. Üstelik de sınav sonucu ilan edildikten bir hafta sonra da internetten kaldırılmış...”
Bu Emniyet’in hali...

Mahkeme “Bu kul hakkı” dedi

Samsun’un İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürü Cengiz Çetinkaya Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin öğretmenler odasına geldi. Okulun, eğitimin sorunları konuşuldu. Öğretmenlerin sendikanın çağrısına uyarak nöbet tutmama eylemi ele alındı. Çetinkaya toplantının sonuna doğru öğretmenlerin nöbet tutmama eylemi ile ilgili olarak “Arkadaşlar nöbet tutmamanın vicdani sorumluluğu var. Eğer bir öğrencinin başına bir sıkıntı gelirse bundan vicdani sorumluluk doğar” dedi.
Felsefe öğretmeni Mahmut Yücel, kendilerinin sorumlu olmadığını, sorumluluğun düzenleme yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı’nda olduğunu öne sürdü. Taraflar arasında tartışma çıktı. Cengiz Çetinkaya, öğretmen Mahmut Yücel’e “edepsizlik yapma”, “demagoji yapma” dedi. Öğretmen Yücel de “Ben edepsizlik yapmıyorum, demagoji yapmıyorum” karşılığını verdi. Sonunda Felsefe Öğretmeni Mahmut Yücel, İlçe Milli Eğitim Müdürü Cengiz Çetinkaya hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Savcılık taraf ve tanık beyanlarını değerlendirdi, Milli Eğitim Müdürünün sözlerinin kaba, incitici ve nezaket dışı ifadeler olduğunu, şikayetçi öğretmenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığını değerlendirdi. Savcı Yargıtay içtihatlarını da dikkate alıp “kamu davası” açılmasını gerektirecek herhangi bir suç konusu eylemin bulunmadığı, kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi.


UHREVİ YÖNÜ BULUNAN DURUM!

Felsefe Öğretmeni Mahmut Yücel, savcılığın kararına itiraz etti. Dilekçesinde  “edepsizlik yapma” şeklindeki hitabın onur ve saygınlığını rencide ettiğini, TDK sözlüğüne göre “edepsiz” kelimesinin anlamının “utanılacak işleri sıkılmadan yapan, utanmaz, sıkılmaz, terbiyesiz kimse” olarak tarif edildiğini öne sürdü, kararın kaldırılmasını talep etti.
Sulh Ceza Hakimliği, “edepsiz” kelimesinin ceza yasasında düzenlenen “hakaret” suçunu oluşturup oluşturmayacağını değerlendirdi. Mahkemenin itirazın reddine ilişkin kararında şu ifadelere yer aldı:
Cumhuriyet Başsavcılığı da kovuşturmaya yer olmadığı kararına dayanak olarak alınan Yargıtay kararında da belirtildiği üzere bu söz incitici, nezaket dışı bir söz olarak kabul edilebilir ve bu haliyle muhatabının gönlünün alınması da örf ve adetlerimizin gereğidir. Her ne kadar beşeri-pozitif hukuk sisteminin konusu olmamakla birlikte muhatabını inciten her davranış kul hakkına girmek olarak da uhrevi yönü bulunan bir durum teşkil edebilir ki bunun da İslam inanç sistemi içindeki yeri, önemi ve telafisi bilenlerce malumdur.”
Felsefe öğretmeni Mahmut Yücel, evrensel ve ulusal hukuk çerçevesinde değil, uhrevi dünyadan (öbür dünya) söz edilerek karar verilmesine şaştı kaldı...
Bu da yargının hali...