CHP’li Muharrem Erkek kürsüye geldi, “Yarının Türkiye’sini inşa etmek için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat metninde istişareyi ve uzlaşmayı esas aldık” dedi.


DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu kürsüye çıktı, “Katılımcı, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin gereklerine uygun, kuvvetler ayrılığı ilkesi ile etkin denge ve denetleme mekanizmalarına dayanan bir hükümet sistemi amaçlıyoruz” dedi.


Demokrat Partili Bülent Şahinalp kürsüde, “İstikrarlı ve hesap verebilir bir yürütme organı oluşturacağız” dedi.


Gelecek Partili Ayhan Sefer Üstün, “En önemli başlıklardan birisi bağımsız ve tarafsız yargıdır. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacağız. Bu kurumlara ve organlara yürütmenin müdahalesini engelleyecek tedbirleri alacağız” dedi.


İYİ Partili Bahadır Erdem ise kürsüde, “Hükümet sistemimizle uluslararası sözleşmeler ve evrensel değerler çerçevesinde başta ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere, tüm özgürlüklerin garanti altına alındığı bireylerin ve sivil toplumun güçlendirildiği özgür ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etmeye kararlıyız” dedi.


Saadet Partili Bülent Kaya, “Öncelikli olarak kamu yönetimini, eşitlik, tarafsızlık, liyakat, hukuka uygunluk ve şeffaflık ilkelerine hakim kılacağız” dedi.


Dün, sunumların ardından Türk Siyaseti’nde bir ilk gerçekleşti, 6 siyasi partinin genel başkanları 48 sayfalık Mutabakat Metni’ni imzaladı...


Onlar metni imzalayıncaya kadar geçen 41 günlük sürede, yuvarlak masanın etrafındaki ‘çeşitlilikten’ rahatsız olan iktidar ve yandaşları değişik bir muhabbet çevrilmeye kalksa da ‘tek adam sistemi’ canlarına tak eden, çıkış arayan milyonlar pek ilgi göstermedi iktidardakilere.


Altı partinin genel başkanları imzayı basınca, siyaset dünyamızın üstadları, duayenleri, kanaat önderleri ne demiş acaba diye merak ettim(!)


20 yıldır iktidarda AKP olmasına rağmen, “zamlar CHP yüzünden” diyerek tarihe geçen siyasetin kitabını yazmış AKP’li vekil Ahmet Hamdi Çamlı, ilk tepkiyi verenlerden biri! Sosyal medya hesabına şunu yazmış: “Hemen yakınımızda, Kuzey’imizde, Güney’imizde, Batı’mızda, Doğu’muzda vaki gelişmelerle Ankara’da toplanan “6 Parti’nin Ortak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Çalışması” arasında, amaç farkı yoktur..!”


Ne demek istediğini kesinlikle anlamadım, olsun!


Sonra, “150 euroya dolan bir poşet Fransa’da, Almanya’da bugün 750-800 euroya doluyor. Yüzde 6-7 oranında, yani yüzde 1’ler dolayındayken altı yedi kat artış oldu” diyerek engin matematik bilgisini sergileyen AKP Grup başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun dediklerine baktım. Siyaset sanatını konuşturarak şunu demiş:


“İçler acısı bir durum! Parlamenter sisteme geri dönelim şeklinde bir deklarasyon yayınlayacaklar. Bu durum milletimizin hakikatten vicdanıyla, aklıyla, fikriyle ancak dalga geçmektir!”


Biri, birileriyle dalga geçiyor ama acaba kim?


28 Şubat sürecinde rahmetli Erbakan’ı MGK bildirisini imzalaması için ikna etmeye çalışan, “Hükümet TBMM’de kurulur, MGK’da kurulmaz” yanıtı alınca da, “Başbakanlığı bana bırak” diyen dönemin Başbakan yardımcısı Tansu Çiller ne demiş ona baktım!


Malum, son günlerde iktidar medyasında adı ön planda. Çok sert çıkmış parlamenter sisteme dönüş isteyenlere Çiller, “Bunu Türkiye’nin, gençlerin önüne umut diye koymak ihanettir! Türkiye’yi yeniden koalisyonlu parlamenter sisteme döndürmenin umut olabileceğini düşünmüyorum” demiş!


Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz...


***


Bir yanda ‘tek adamın dediği olsun, parlamenter sistem de neymiş’ diyenler...


Öte yanda ‘21. Yüzyıldayız herkes fikrini özgürce söylesin en doğrusu olsun diyeceğiz’ diyenler...


Duayen üstadların(!) söylediklerinden sonra karar vermek zor!


Millet yaşadıklarına, faturaları ödedikten sonra cebinde kalana, arabasındaki benzin göstergesine, zamcı başının kim olduğuna, simidi arkadaşıyla ortaklaşa alışına, çocuğunun beslenme çantasına koyabildiklerine bakıp birine “evet” diyecek artık!