Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Deniz Kaşifi ile Marmara Denizi’nde şimdiye kadar üç çalışma gerçekleştirdiklerini, 12-13 Ocak 2023'te Çınarcık Çukuru, 13-17 Ocak 2023'te Çınarcık Çukuru Kapıdağ açıklarına kadar olan doğu-batı hattı ve 26-27 Kasım 2023'te Gemlik Körfezi’nde ölçümler yaptıklarını belirtti.
İki aşamalı planladıkları ocak ayı araştırmalarının ilk aşamasında kaşifi sabit bir ölçüm istasyonu gibi kullanarak İstanbul Boğazı’ndan çıkan jet akıntısının etkisini 24 saat boyunca gözlemlediklerini anlatan Salihoğlu, bu gözlemde ilk defa, sadece modellerle teorik olarak hesaplanabilen Boğaz jetinin etkisini yerinde ve gerçek zamanlı olarak ölçtüklerini ve bunun, Boğaz jetinin yavaşlaması veya hızlanmasının Marmara Denizi’ni nasıl etkileneceği sorusunun yanıtında yardımcı olacağını kaydetti.
İkinci aşamada, ara tabakadan üst tabakaya doğu-batı ekseninde 76 kilometrelik bir hat boyunca ölçümler yapıldığını aktaran Salihoğlu, şöyle devam etti:
"Ölçümler kış koşullarında bile birçok alanın oksijen yönünden fakir olduğunu gözler önüne serdi. Öte yandan Bandırma ve Edremit körfezlerinin de bulunduğu güney bölgesine taşınan, bölgenin aşırı oksijensizleşmesini kısmen de olsa azaltan bol oksijenli Akdeniz alt suyu girişi gözlendi. Fakat batıdan doğuya hat üzerinde gittikçe bu etki tamamen kayboluyor. İzmit Körfezi ve çevresinde suyun oksijence fakirleşmesinden dolayı kış koşullarında bile oksijen katkısı sınırlı kalıyor."
Salihoğlu, Marmara'da derin deniz çalışması kapsamında Çınarcık Çukuru'nda yapılan dalışlarda elde edilen verilerin, bölgedeki kronikleşmiş oksijensizliği bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade etti.
Kasım ayındaki çalışmalarının sonuçlarına da değinen Salihoğlu, Marmara Denizi'nin kritik körfezlerinden biri olarak nitelendirdiği Gemlik Körfezi’nin en derin bölgesinde ve Gemlik Körfezi’nin sularının yenilendiği kanallardan biri olan Armutlu ile İmralı Adası arasındaki kanalda ölçümler yaptıklarından bahsetti.
Salihoğlu, "Bu ölçümlerin en önemli bulgusu, Armutlu açıklarından körfeze giren oksijence zengin Akdeniz suyuna rastlanmasıdır. Gemlik Körfezi gibi kapalı ve yüksek kirlilik tehdidi altındaki körfezlerin, dışarıdan gelen sularla seyrelmesi önemlidir. Kirlilik arttıkça bu seyrelme sıklığı ve miktarı ayrıca önem kazanır. Körfez ortasında yapılan ölçümlerde ise Armutlu açıklarından gelen suyun bu noktaya kadar ulaştığını gözlemledik. Ancak körfez ortasından itibaren giren oksijenli suyun kaybolduğu görüldü. Bu durum kirlilikten kaynaklı aşırı organik yük nedeniyle gelen oksijence zengin Akdeniz suyunun bölgeyi yeterince seyreltemediğini gösteriyor" değerlendirmesini yaptı.
"Mevsim normallerinin 2,5 derece üzerinde ölçümler alındı"
Marmara’daki kirlilik azaltılmadığı sürece tehlikenin devam edeceği, ısınan suda daha az oksijen çözülebileceğinden küresel ısınmanın oksijensizleşmeyi artıracağı uyarısında bulunan Salihoğlu, deniz suyu sıcaklıklarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Uzun dönemli uydu ve saha çalışmalarından elde edilen veriler Marmara Denizi yüzey sularında son 20 yılda 2 derece civarında bir sıcaklık artışı olduğuna işaret ediyor. İçinde bulunduğumuz bu dönemde ise mevsim normallerinin 2,5 derece üzerinde ölçümler alındı.
Analizlerimize göre, geride kalan El Nino döneminde Marmara’da deniz suyu sıcaklıkları ortalaması 17,21 derece olarak gerçekleşti. Bu rakam bir önceki El Nino dönemi olan 2014-2016 yıllarında 14,72 derece, 1997-1998’deki El Nino döneminde 15,18 derece ve 1982-1983 yıllarındaki El Nino döneminde ise 15,10 derece olarak kaydedilmişti."
Kirlilik seviyelerinde bir azalma görmediklerini, denizde yüksek seviyedeki azot ve fosfat varlığının devam ettiğini vurgulayan Salihoğlu, kentsel, endüstriyel ve tarımsal kirleticilerin Marmara Denizi'ne girmeye devam ettiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Barış Salihoğlu, "Oksijen durumu bölgesel ve mevsimsel olarak değişkenlik gösterse de Marmara genelinde 30 ila 40 metre derinlikten sonra birçok yerde kritik düzeyin altında seyrediyor. Marmara üst suyu ve alt suyu arasındaki oksijen geçişi oldukça keskin olmakla birlikte bu durum oldukça endişe verici. Ana bulgularımız, oksijenli Akdeniz suyunun Marmara’yı beslediği ve Marmara için umut vadettiği yönünde. Ancak artan kirlilik yüklerinden ötürü bu etkinin sınırlı kaldığını gözlemledik. Yüzeyin 30 metre altında oksijensizlik durumu devam ediyor" tespitlerini paylaştı.
Marmara Denizi Eylem Planı'nın ivedilikle hayat geçirilmesi gerektiğini dile getiren Salihoğlu, şehir, endüstri ve tarımdan kaynaklı kirleticilerin ileri arıtma yapıldıktan sonra sisteme verilmesi ve mümkünse de bu suların tekrar kullanımının teşvik edilmesi önerilerinde bulundu.