Kuzguncuk’ta küçücük bir “dükkanla” başlayan Koton macerası, bugün dünyanın pek çok noktasında sayısız mağaza ve 10 bin kişilik insan kaynağı ile devam ediyor. Kadınlar dünyasına da ilham veren Gülden Yılmaz’la G3 Girişimcilik Forum’da konuştuk. Enerjisini de ümidini de hepimize geçirmeyi başardı !
Farklı bir bakış açısı geliştirilmeli
Gülden Yılmaz, G3 Forum’a gelenlerde ilginç hikayeler olduğunu söyledi. Yılmaz şunları söyledi:
“Gelen çocuklardan biri, hukuk fakültesinde okuyordu. Dedi ki ‘Ben girişimci olacağım. Ama şimdi idareten Kadıköy’de içinde kütüphanesi olan bir kafe açacağım. Orada iş öğrenirim’… O kadar haklı ki! Bir ticari faaliyete girdiğin zaman, hacmi ne olursa olsun bir ekonominin içine girmiş olacaksın. Ve farklı bir bakış açısı geliştirip, her şeyle ilgilenmeye başlarsın.”
TOBB çatısı altında kurulmuş olan “Genç Girişimciler Kurulu”nun belki de en aktif temsilcisisiniz… Bu yıl G3 Forum’un da 8’inci yılı. Nasıl geçti ?
- Foruma gelen 800’ün üzerinde katılımcı, niye geldiklerini ne istediklerini son derece biliyor. Her yıl yuvarlak masalarda girişimciliğe ilgi duyan gençlerle iş dünyasından isimleri bir araya getiriyoruz. Bu yıl Suriyeli ve Azerbaycanlı katılımcılar da vardı.
Girişimcilik konusu neden bu kadar önemli?
- Ben girişimciliği odağına almayan bir ülke düşünemiyorum. Hatta girişimcilikle kalkınan, yoktan var olan ülkeler var. 8 yıl önce Ali Sabancı’nın beni çağırmasıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genç Girişimciler’de yer aldım. Gençlere ilham vermek, cesaret vermek için çalışıyoruz. Artık Türkiye’de girişimcilik nedir bilmeyen insan yok, birçok okulda bunun kulübü var, çok sayıda etkinlik yapılıyor.
Türkiye neden potansiyelini gerçekleştiremiyor?
- Soru eğer “buradan neden dünya çapında bir girişimcilik çıkarmadık” ise, o başka… Ama orta ölçekte çok başarı hikayesi var. Teknokentlerde çok işler yapılıyor, üniversitelerin çalışmaları var. Burası dinamik, büyük bir ekonomi, girişimcisi çok olan bir ülke. Biz korkmuyoruz bir işe girişmekten.
G3 Forum’da çok başarı hikayesi gördük. Artık yasalarımız var, melek yatırımcı ağımız oluştu, fonlar kuruldu. Okullar artık bunu konuşuyor, girişimcilik vizyonu üzerine kurulmuş üniversite bile var!
SORGULAMAK LAZIM
Hayal gücünü öldürmemek için neler yapılmalı?
- Öldürüyorlar. Bizim de hayal gücümüzü öldürdüler ama yine de girişimci olduk! Eğitimin defolarına rağmen, kendini ve her şeyi sorgulamaya başlarsan girişimci ruhunu da yakalarsın. Sorgulama, sonradan da öğrenilebilecek bir şey. Sorgulamaya başladığın zaman kapılar da açılacak “bu işi neden böyle yapıyoruz, böyle yapmayalım, onun yerine şöyle yapmayı deneyelim…” dediğin zaman, işte orası fırsatlarla dolu. Kafayı tersten çalıştırmak, asıl mesele bu.
Ne soruyorlar size gençler ?
- Nasıl yaptığımı merak ediyorlar… Ben konuları çeşitlendirmeye çalışıyorum, hep o noktaya dönüyorlar. Ama bu yıl enteresan, krizi sordular mesela. Ülkemizde kriz var ve aslında kriz bir fırsat. Ben de yaşım gereği 5 krizi filan atlattığım için! Krizde nasıl büyünür, büyünür mü, bunları sordular…
‘Analitik Hayalperest başarının sırrı bu’
Siz girişimcilikte büyük bir başarı hikayesi, bir rol modelsiniz… Özellikle kadınlar bayılıyor size.
- Sağolsunlar, kadınlar çok önemli. Ben borç aldım dükkanı kurarken, oradan buralara geldik. Bizim genetiğimizde var girişimcilik. Şirket değerlerimize de yazdık bunu.
İnsan kaynağınızı da böyle mi seçersiniz?
- Akıllı adam almaya çalışıyoruz temelinde. Duygusal zeka çok önemli, çünkü biz perakende ve moda endüstrisindeyiz. Çok yönlü bakış açısına sahip kafaları arıyoruz.
Başarısızlık yok mu hikayenizde? Çakıldığınız, olmayan, tutmayan bir iş…
- Bizde bir deney kültürü var, bu bizi başarısızlıklardan korudu. Gençlere de söylüyorum, bir B planınız olsun, risk alın ama bodoslama girmeyin. “Analitik Hayalperest” derim ben, girişimciliği böyle tanımlarım. Tutkulu bir tarafın olmalı, o hayalperest yanın, seni motive eden aslında o beyin. Bir de analitik olacaksın ki, eğriyi doğruyu göreceksin, ihtiyacı iyi anlayacaksın, kendini riske atmayacaksın sonuçta… Biz bir deneme kültürü oluşturduk şirkette, sonra bu yerleşti.benim bütün yaptığım projeler, yeni açtığım segmentler, çocuktu, bebekti, jeandi, bunlar hepsi bir girişimcilik modeliyle oluştu.
Memlekette kriz var, bu bir gerçek
Memlekette kriz mi var?
- Var tabii… Memlekette kriz var, bu açık. Şirketler bunun önlemlerini alıyorlar zaten, bu durumu görmemek imkansız . O yüzden de kriz dönemlerinde herkes dönüyor içine odaklanıyor. Önce bir verimlilik alanlarına bakıyor, bunlar çünkü birer fırsat aslında.
Son çeyrek nasıl geçiyor ? Ne konuşuyorsunuz patronlar dünyasında?
- Biz son çeyreği iyi geçiriyoruz. En önemli çeyrek de bu, bütçelerimizi kapayacağız. Perakende Günleri’ndeydik. Hindistan pazarını konuştuk, rekabeti konuştuk, doları da konuştuk tabii, maliyetleri de konuştuk. Biz de mesela Hindistan’da işler yapacağız, haftaya Hamburg’u açıyoruz, kocaman bir mağaza. Almanya’daki bu hacimde ilk yatırımımız.
Ekonomik riski, girişimcilik riskini yönetmek başka.. Peki siyasi risk nasıl yönetilir?
- Bunu düşünerek işletme yönetilmez! Düşünmüyorum. Her gün dükkana severek gitmem lazım, umutla gitmem lazım. Bugün 10 binin üzerinde insana iş sağlayan bir kurumun sahibiyim ben ve bu çok hoş bir şey. Çalışma ortamımda çok mutlu oluyorum. Son derece güzel, özgürlükçü, modern, modayla uğraşan, genç bir insanlar topluluğu var. Son dönemde çok da hoş işler yaptık, Victoria’s Secret Kreatif Direktörü’nü getirdik Türkiye’ye, Richard İsham Sardouk, bütün kreatiften sorumlu oldu. Müthiş işler yapıyorlar şu anda. Bir Inside departmanı kurduk, dehşet! Böyle bir sürü tatlı iş yapılıyor bizim şirkette.