Bağışıklık sisteminin çalışma şeklini basitçe açıklayabilmek amacıyla karşı atak, savunma gibi terimler kullanılır. Çünkü bağışıklık sistemi vücudun silahlı kuvvetleri gibi düşünülebilir.
Sistemi destekleyen hücreler
Sistemdeki bazı hücreler genel olarak vücudun savunma görevini üstlenmişlerdir. Bu hücreler vücudun kendisinden olmayan, yabancı olarak gördükleri her şeye saldırırlar. Genel savunma hücreleri, ‘fagosit’ adı verilen tüm yiyici hücreleri içerir. Yiyicilerin erleri olarak tanımlanabilecek ‘nötrofiller’ ise kan içinde çok hızlı hareket ederler. Düşmanı gördükleri zaman amip gibi kollarını uzatıp etrafını sarar ve üzerine sindirim enzimleri salgılarlar. ‘Makrofajlar’ ise büyük ve yavaş yiyici hücrelerdir. Sonsuz sayıda bakteriyi yavaş yavaş yiyebilirler. Virüs ya da bakteriyi sindirdikten sonra yedikleri saldırganın parçalarını dışarı atarak ‘lemfosit’ adı verilen hücrelere sunarlar. Bundan sonra ‘özel hedefe yönelik lemfosit hücreleri’ devreye girer. Bunların B ve T hücreleri olmak üzere iki türü vardır. B hücreleri, savunma sisteminin generalleri olarak düşünülebilir. Kan dolaşımına antikorları gönderirler, daha önceki savaşların kayıtlarını tutarak aynı saldırının tekrarlanmasını önlerler. Üç tür olan T hücrelerinden ‘öldürücü T hücreleri’ vücutta virüsler tarafından kuşatılan hücreleri öldürür. Yardımcı T hücreleri ve bastırıcı T hücreleri ise vücudun verdiği bağışıklık yanıtının boyutlarını kontrol eder ve enfeksiyonla savaş sona erdiği zaman her şeyin normale dönmesini sağlarlar. Bir de ‘doğal öldürücü hücreler’ vardır. Bunlar öldürücü T hücrelerinin akrabasıdır. Virüsler tarafından enfekte olmuş hücrelerle bazı tümör hücrelerini öldürürler.
Beslenmeyle ilişkisi nedir?
Bu özelleşmiş hücrelerin işlevlerini sağlıklı olarak sürdürebilmesi iyi beslenmenize bağlıdır. İçerik bakımından yetersiz beslenme bağışıklık sistemini zayıflatır. Bağışıklık sisteminin iyi çalışabilmesi için gerekli besin öğelerinin bazıları şunlardır:
B-6 vitamini: Antikor üretimi ve T hücrelerinin hedefe özel öldürücü hücrelere dönüşümü için gereklidir.
Folik asit: Vücudu savunmak için savaşan akyuvarların yapımında görev alır.
E vitamini: Bağışıklık hücrelerini serbest radikallerle zarar görmekten korur. Başka bir antioksidan (hücreleri zarar görmekten koruyan madde) olan C vitamininin yetersizliğinde çeşitli bağışıklık işlevlerinin bozulduğu gösterilmiştir. C vitamini yeterli olduğu zaman ön cephe savaşçıları olan B ve T hücrelerinin sayısı artmaktadır. Ayrıca C vitamini sigaranın akciğerlerdeki lemfositlere vereceği zararı önler.
Beta karoten: Turuncu, kırmızı, yeşil sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunan beta karoten de yardımcı T hücrelerinin ve doğal öldürücü hücrelerin sayısında önemli ölçüde artışa neden olur. Bu vitamini içeren gıdaları tüketmekle hem bağışıklık sitemini güçlendirmiş hem de kanserden korunmuş oluruz. Beta karoten vücutta A vitaminine çevrilerek dolaylı yoldan yarar da sağlar. Mamalarına A vitamini eklenmesi, gelişmekte olan birçok ülkede çocukların zatürre, ishal ve dizanteri gibi hastalıklardan ölmesini önler.
Çinko: Mineraller arasından çinkonun bağışıklık sisteminin çeşitli işlevlerinde önemli rolü vardır. T hücrelerinin olgunlaşması ve hedefe özel hücrelere dönüşmesi, vücutta enfeksiyon olduğu zaman bağışıklık hücrelerinin çoğalması, bu hücreleri harekete geçiren kimyasal maddelerin salgılanması için çinkoya gereksinim duyarız. Aynı şekilde demir ve bakır da bağışıklık sisteminin iyi çalışması için gereklidir.
Nelere dikkat edilmeli?
· Sebze ve meyveler bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini sağlayan, artan vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanması açısından önemli bir besin grubudur. Özellikle koyu yeşil, sarı, turuncu, kırmızı, mor sebze ve meyveler (ıspanak, karalahana, brokoli, pazı, Brüksel lahanası, turp, şalgam, pancar, kereviz, domates, havuç, limon, kuşburnu, elma, kivi, portakal, mandalina gibi) bol bol tüketilmelidir. Bu besinleri özellikle mevsiminde tüketmek büyük önem taşır.
· Geceleri ağır ve yağlı yemek yemeyin.
· Kahve, çay, soğuk meşrubatlar ve benzerleri gibi kafeinli içecekleri tüketmeyi azaltın. Kahve yerine bağışıklık sistemini güçlendirici bitki çaylarını tercih edin.
· Her gün 10-12 bardak su tüketin.
· Düzenli olarak haftada üç gün, 45 dakika süreyle yapılacak tempolu yürüyüşü içeren aktif bir yaşam tarzı benimseyin. Güneşli günlerde doğa yürüyüşleriyle destekleyerek bu hareket miktarı arttırılabilir.
· Alkol ve sigara kullanımı azaltın.
· Düzenli olarak her gün yedi-sekiz saat uyumaya çalışın.
· Bazı gevşeme ve stres atma tekniklerini uygulayın.
Günün meyvesi: Limon
Limonun sağlığa faydalı olmasını sağlayan içeriğindeki C ve B vitamini, fosfor, protein ve karbonhidratlar gibi besleyici unsurlardır.
Sitrik asit: Limon suyunun içindeki sitrik asit, safra taşı, kireçlenme ve böbrek taşlarının çözünmesine yardımcı olur.Karaciğere yardım eder: Her sabah bir büyük bardak suyun içine eklenen taze sıkılmış limon suyu karaciğer için detoks etkisi yaratır.
C vitamini deposu: Limon, grip ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyonlara karşı savaşan flavonoitler ve C vitamini bakımından zengindir. Bağışıklık sistemini güçlendiren limon mide dostudur. Sindirime ve kilo vermeye yardımcıdır, ateş düşürür.