O da benim!
Hürriyet’te yıllarca birlikte çalıştık. Odalarımız yan yana, duvar komşusu idik. Şimdi rastlantıya bakın ki aynı durum SÖZCÜ’de var. Odalarımız yine yan yana, yine duvar komşusuyuz.
Geçen gün kitaplığımı karıştırırken onun bir kitabını buldum. Yıllar önce piyasaya ilk çıktığında, 2011 yılında okumuştum ama olayların bir bölümünü unutmuşum. Şimdi ikinci kez okuyorum.
“Başın Öne Eğilmesin.” (Bilgi Yayınevi.)
Bizim meslekte yaşadıkları, başına gelenler, kovulmaları...
* * *
Son zamanlarda Bekir’in aylar boyu süren ciddi bir sıkıntısı vardı. Başı dahil vücudunun sol tarafında bir ağrı...
Geceleri uyutmayan, bütün keyfini kaçıran şiddetli ağrılar.
Gazeteye her geldiğinde ilk konumuz bu olurdu:
- “Ne yaptın dün gece, uyuyabildin mi?”
Yanıtı hep aynı olurdu:
- “Yine hiç uyutmadı, sabaha kadar çok sıkıntı çektim.”
Daha önce de anlatmıştım, kulakçılardan başlamak üzere Ankara’nın bütün doktorlarına gitti.
Herkes başka bir şey söylüyordu. O kadar ki, üç hafta boyunca yanağına botoks iğneleri bile yapıldı.
* * *
En sonunda, biraz geç kalınmış da olsa teşhis konuldu...
Akciğerinden ameliyat olması ve sonrasında başka tedaviler görmesi gerekiyordu.
Ameliyatı İstanbul’da Amerikan Hastanesi’nde yapıldı.
Şimdi kemoterapi tedavisine devam ediliyor.
İlk doz üç hafta önce verildi, birkaç gün sonra ikincisi verilecek.
* * *
Bekir bir süreden beri Ankara’da değil. Sık sık telefonla konuşuyoruz.
Bu süreçte siz SÖZCÜ okurları her gün çok sayıda mesajlar atıp soruyorsunuz:
“Bildiğimiz tek şey, Bekir Bey’in sağlık sorunları nedeniyle yazamadığı. Peki durum nedir, yazmaya ne zaman başlayacak? Niye bize bilgi vermiyorsunuz?”
Benim can dostum birkaç aydan bu yana ciddi sıkıntılar yaşadı, ciddi bir ameliyat geçirdi.
Bu süreçte sadece fizik değil, moral sorunları da ortaya
çıktı.
Yani morali ister istemez bozulmuştu.
Şimdi her açıdan iyiye gidiyor.
Sesi düzeldi, morali yükseldi.
Kemoterapi tedavisinin olası yan etkilerini hafif atlattı.
* * *
Şimdi yapması gereken, vücudun bağışıklık sistemi çöktüğü için kalabalık ortamlarda bulunmamak, üşütmemek, soğuk almamak, grip olmamaya dikkat etmek.
Güneşte durması, nar ve greyfurt tüketmesi ve sigara içmesi kesin yasaklar arasında.
Bekir de benim gibi çok sigara içerdi.
Onun gazeteye geldiğini oda kapımın dışından gelen aynı sesten anlardım:
Öksürük!
Şimdi, ayrılmaz bir parçası olan sigarayı bırakmak zorunda kaldı.
* * *
Dün telefonda yine konuştuk, sesi çok iyi idi...
“Adamım benden bir istediğin var mı” diye sorduğumda “Beni merak eden herkese çok selamlarımı ilet. Bir düzeleyim, en kısa zamanda yine hep birlikte olacağız” dedi.
Süresini elbette bilmiyorum ama bir süre daha yazmayacağını tahmin ediyorum.
Yazmasın, yeter ki düzelsin.
Biz bekleriz.
14 milyon dolarlık mirasa kondum
Sevgili okurlarım, geçtiğimiz cuma günü çok ilginç bir e-posta mesajı aldım.
İngilizce olan ve Fransa’dan gelen mesajın çevirisi şöyle:
“Benim adım avukat Desire Attiogbe. Bir trafik kazasında ölen Mehmet Çölaşan’ın kişisel avukatı idim. Mehmet’in tek akrabası olan sizin onayınızı istiyorum. Böylece benim yardımımla, 14.5 milyon dolar tutarındaki mirası alabiliriz. Bu parayı Mehmet, ani ölümünden önce yatırmıştı. Eğer bu konuda ayrıntı istiyorsanız lütfen bana geri dönüş yapın.”
* * *
Hemen belirteyim, Mehmet Çölaşan isimli bir akrabam, arkadaşım, yakınım, ya da trafik kazasında ölen herhangi bir tanıdığım yok. Benim ismimi ve bu ismi nereden bulduklarını bilmiyorum.
Dolayısıyla bu mesaj tipik bir dolandırıcı işi!
Böyle bir durumda zamanınız olacak ve işi gırgıra vuracaksınız...Ve olayın üzerine zıplamış görünüp, kendisini avukat olarak tanıtan sahtekâra mesaj atacaksınız!
“Ben konuyla ilgileniyorum, lütfen ayrıntıları bildirin.”
Karşı taraftan size mutlaka şöyle bir yanıt gelecek:
“İlk adım olarak şu adrese 100 bin dolar (ya da başka bir yüklü rakam) göndermeniz gerek.”
* * *
Sahtekârın mesajı geldiğinde benim odada Emin Özgönül’le laflıyorduk. Çeşitli senaryolar kurduk. En güzeli, bu sahtekâra mesaj atıp zeytinyağı gibi üste çıkmak olacaktı:
“Sayın avukat ben bu işte varım. Ancak onay vermem için sen bana şimdilik 100 bin dolar gönder, sonrasına bakarız!..”
Kendini uyanık zanneden dolandırıcı bu mesajı aldığında kafasını duvara vuracak ve mutlaka şöyle diyecekti:
“Ulan analar neler doğurmuş. Bu dünyada meğer ne uyanıklar varmış ki, benim başlattığım olayda beni dolandırmaya kalkışıyorlar!”
* * *
Biz biraz gülüp işi geçiştirdik ama, bunlar aynı yöntemi başka saf vatandaşlara da uygulayabilir. Aynen telefonda kendilerini polis diye yutturup insanların parasını götürenler gibi...
Bir gün size de benzeri gelebilir!..Mesajdaki bilgileri sizlere aynen duyurayım, uyanık olun.
Desire Attiogbe.
Telefonu: +229 96807 273.
E-posta: Desire Attiogbe advocat desire attiogbe@outlook.fr