PFAS (per- ve polifloroalkil maddeler) olarak bilinen bu kimyasallar, doğada çözünmeyen toksik maddeler. Plastik kaplar, yapışmaz tencere-tavalar ve leke tutmaz kaplamalar gibi günlük ürünlerden sızarak yiyeceklere karışıyor, vücudumuza girip organlarımızda birikiyor. Bu durum organ yetmezliği, kısırlık ve bazı kanser türlerinin riskini artırıyor.
LİFLİ GIDALAR VÜCUTTAN KİMYASALLARI ATMAYA DESTEK OLUYOR
Boston Üniversitesi’nden araştırmacılar, lifin sindirim yolundaki fazla safrayı bağlayarak PFAS’ın kana karışmasını önlediğine inanıyor. Lif, bu maddelerin bağırsaklardan dışkı yoluyla atılmasına yardımcı oluyor. Daha önce pek çok çalışma PFAS’ın tehlikelerini ortaya koysa da, bu araştırma vücuttan nasıl atılabileceklerine dair bilimsel kanıt sunan ilk çalışmalardan biri.
Mart ayında Environmental Health dergisinde yayımlanan çalışmada, kanında tespit edilebilir düzeyde PFAS bulunan 18-65 yaş arası 72 erkek incelendi. Katılımcılardan 42’si, günde üç kez yemeklerden önce yulaf, mantar ve tohumlarda doğal olarak bulunan beta-glukan lifi aldı. Diğer 30 kişi ise pirinç bazlı bir kontrol takviyesi tüketti.
Daily Mail'de yer alan habere göre; Kan testleri, lif takviyesi alan erkeklerde iki en tehlikeli PFAS türü olan PFOA ve PFOS’ta YÜZDE 8 azalma olduğunu gösterdi. Bu maddeler, yangın söndürme köpüklerinde, yapışmaz mutfak eşyalarında ve su-geçirmez kaplamalarda kullanılıyor. PFOA, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı tarafından hayvanlarda kansere yol açtığı kanıtlanmış Grup 1 kanserojen, PFOS ise Grup 2 kanserojen olarak sınıflandırılıyor.
SAFRANIN TEKRAR KANA KARIŞMASINI ENGELLİYOR
Araştırmacılar, lifin sindirim sisteminde jel benzeri bir yapı oluşturduğunu ve bu yapının safranın tekrar kana karışmasını engellediğini belirtiyor. Safraya tutunan PFAS da böylece bağırsaklarda tutulup dışkı yoluyla atılabiliyor.
Ancak araştırmacılar, her lif türünün aynı etkiyi göstermediğini ve farklı lif türlerinin etkisinin belirlenmesi için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca PFAS vücutta iki ila yedi yıl boyunca kalabildiğinden, dört haftalık bir deney süresinin yetersiz olabileceğini belirtiyorlar.
Lifin bilinen başka bir faydası da bağırsak hareketlerini düzenlemek, kabızlık riskini azaltmak ve kolon kanseri riskini düşürmek. Buna rağmen, Amerikalıların yüzde 90’ı günlük önerilen lif miktarını tüketmiyor. Araştırmacılar, PFAS düzeylerini uzun vadede düşürmek için daha yüksek lif alımının gerekebileceğini düşünüyor.