Çoğu falcı olmak üzere medyada “2024 ne getire­cek” röportajları var.

Bizim pop iktisat­çıların gelecek yıla dair öngörülerinin falcılardan pek farkı yok! Mesela, kavramsal inceleme analiz yok. Şöyle:

Dünyada sol iktisadi düşüncenin önde ge­len ekonomistini sizlere tanıttım: Yanis Varoufa­kis (d.1961)...

Atina’nın kuzey banliyö­sünde doğdu.

Üniversiteyi İngilte­re’de Essex’te okudu. Mastırını Birmingham Üniversitesi’nde ve dok­torasını yine Essex’te yaptı.

Marksist idi. İngiltere/ Britanya komünist partisi­ne üye oldu.

Cambridge, Sydney ve Atina Üniversitesi’nde çalıştı.

Hiç oy vermediği Yorgo Papandreu’nun ekono­mi danışmanlığını yaptı. Papandreu’nun ekonomik algısının, 5 yaşındaki çocuk kadar olduğunu söyledi!

Sol’un ortak partisi Sy­riza lideri Aleksis Çipras ona hayrandı ve milletvekili adayı olmasını istedi.

Varoufakis seçim kam­panyasını motosiklet üze­rinde yaptı. Herkesten çok oy aldı.

Syriza hükümeti 27 Ocak 2015’te kuruldu.

Varoufakis Maliye Bakanı oldu. Kendisine parasız danışmanlık yapanlar ara­sında; Jeffrey Sachs gibi tanınmış iktisatçılar vardı. Neoliberalizme karşı bay­rak açtılar.

Kısa zaman sonra Baş­bakan Çipras’la yolları ay­rıldı.

Çipras AB’ye, “kemer sı­kayım siz de borcu indirin” diyordu.

Varoufakis AB’ye, “ke­mer sıkmam borcu indirin” diyordu.

Keza:

Varoufakis, özelleştirme­ye karşıydı. Asgari ücret ve emekli maaşlarını artırmak istiyordu.

Dünyanın önde gelen ekonomistleri ile “Yunanis­tan Planı” hazırladı. Kabul görmedi.

Çipras, AB ile anlaştı 50 milyar Euro’luk özelleştir­meye karar verdi. Varoufa­kis istifa etti.

Dedi ki:

-“Pek çok ekonomist krizlerin engellenebi­lir kazalar olduğunu düşünüyor. Bunlar kaza değildir, bunlar kapita­lizmin sonucudur...”

Genel olarak borç krizi değil, banka krizi vardı; sorunu halka yüklemek için yalanlar söyleniyordu...

★★★

İşte bu Varoufakis “Te­chno Feudalism” adlı son kitabında, günümüzde­ki dijital çağın toplumsal, ekonomik ve siyasi dina­miklerini inceledi:

Geleneksel kapitaliz­min yerini hızla büyük teknoloji şirketleri alıyordu: “Kapitalizm öldü. Daha da kötü bir düzene/tekno-feo­dalizme hoş geldiniz!”

Tekno-feodalizm, bü­yük teknoloji şirketlerinin giderek artan güç ve etkisiyle karakterize edi­len “yeni” gerici top­lumsal düzendi...

Geleneksel feodalizmde, toplum genellikle toprak sahibi soylular/ağalar ve onlara bağlı köylüler arasında şekillenirdi. Tek­no-feodalizmde ise dijital devler-platformlar, bu yeni feodal düzenin ana aktörle­ri olarak ortaya çıkmıştı...

Büyük teknoloji şirketleri, geniş kullanıcı verilerine erişimleri ve dijital eko­sistemdeki hakimiyetleri ile toplumu yönlendi­rebilme gücüne sahipti artık. Ve bu tekno-feodal düzende dijital platform­lar dijital lordlar gibi davranıyordu: Kullanıcı verilerini kontrol ediyor, di­jital ekosistemde belirleyici rol oynayarak bireyleri bu dijital ekosisteme bağımlı hale getiriyordu...

Varoufakis’e göre tekno-feodalizm, dijital güç odakları toplumsal eşitsizliği hızla artırı­yordu. Büyük teknoloji şirketleri veri ekonomi­sinin merkezinde yer alarak ekonomik siste­mi derinden etkiliyor ve toplumsal yapıyı biçimlen­diriyordu. Bu da bireyleri dijital lordların hizmetine bağımlı hale getiriyordu...

Büyük teknoloji şirket­lerinin giderek daha fazla güç kazandığı, toplumu şekillendirdiği ve bireyleri bağımlı hale getirdiği bu feodal dijital düzenden kurtuluş için Varoufakis çözüm önerdi:

-Dijital güç odaklarının denetimini sınırlamak, bireylere daha fazla kontrol ve şeffaflık sağlamak. Ayrı­ca dijital haklar, veri gizliliği ve güvenlik gibi konuları daha fazla vurgulamak...

Yani:

2024 yılı değerlendir­melerini bu tür kavramsal açılarla analiz etmek gerek.

Örneğin baksanıza:

Bu dijital/feodal lordla­ra haber vs. gibi içerik üretiyoruz ki bununla ye­tinmiyorlar; “para vermez­seniz size yer vermeyiz” diyorlar! Tam bir feodal sömürü düzeni...