Böylesine bir araya gelişlerin, türlü psikolojik gerekçeleri vardır. Bankacı Seçil Erzan ile “fenomen” diyorlar Dilan Polat, aynı hapishane koğuşunda bir araya gelmişler.

Kız anlatsana!

Uyanık futbolcuları.

Sen anlat kanka!

Kara paracıları.

★★★

Söyleşip, keyfini çıkararak gülüyorlardır. Hem de içlerini boşaltıp rahatlıyorlardır. Bu iki hanımın, aynı hapishane odasında bir araya gelmelerinin anlaşılır psikolojik yanı var. Çünkü ikisi de; “1 koyup 20 almayı hesaplayarak ava çıkanları iştahlandırma işinde” çuvalladılar.

İkisi de inişte.

Aynı koğuştalar.

★★★

Demek istediğim; eşitler bir araya gelirler. Geçmişi konuşur, geleceği tartışabilirler. İktidar partisi AKP’nin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile muhalefet CHP’nin gölge maliye bakanı Yalçın Karatepe buluştular. Bu eşitler arasında bir buluşma değildi.

İktidar inişte!

Muhalefet çıkışta.

İki benzemez; ne geçmişi sorgulayabildiler, ne de gelecek için hayranlık yaratacak bir umut verebildiler.

Orantısız bir masa.

Masanın bir yanında inişte olanlar, öbür yanında “halk için yeni bir umut olma” arayışına çıkmışlar. Bu yüzden muhalefet masaya; “evi sen yıktın enkazı da sen temizle” diyerek oturdu. Muhalefetin hedefinde; “enkazı birlikte kaldırma” değil “iktidarı enkazın altına gömme” arayışı var. Bu da politikacılığın tabiatına uygundur.

★★★

Samimi olalım.

Ve gerçekçi.

Türkiye sağlıklı bir halkçılık modeli bulup büyümeye geçmedi. Fabrikalarımız, dünya pazarlarını elinde tutanların istediği fiyatta ve nitelikte mal üretmeye mahkum olmaktan çıkamadı.

Vurgunculuk.

Talancılık.

Soygunculuk.

Rantiyecilik.

Enkaz yaratıyor. Ve yine yarattı. Toplum aynı tür enkazı 1980’lerde gördü, 2000 yılı başında yaşadı. Dön baba dön şimdi aynısını yaşıyor.

★★★

Her enkaza girişten önce aynı lafları duyduk: Borsa şişti yükseldi. Döviz şişti yükseldi. Faiz şişti yükseldi. Cari açık şişti yükseldi. Dış borçlanma şişti yükseldi. Hayat pahalılığı şişti yükseldi. Rantiyecilik şişti yükseldi. 

Tekelleşme oldu.

Dünün çulsuzları, aniden aşırı zenginleşti. Devlet şirketlerini ucuza satın aldılar. Hazine arazilerini 99 yıllığına kapattılar. Kupon semtte dükkan, eşi bulunmaz yerde otel, mal, mülk stokladılar.

Ve beklediler.

Enflasyon patladı, onlar gece uykudayken ucuza kapattıkları devlet şirketi, hazine arazisi, maden ocağı, dükkan, otel, mal, mülk, dış bankada dolar, altın değer kazandı. Enflasyon zengini rantiye oldular. Hepsi Türkiye’de bu iktidar tarafından korundu, kolandılar.

★★★

Enkaz buradan doğdu.

Yakın tarihe bakın göreceksiniz. Hep rantiye yükseldi, arkasından enkaz geldi. Enkazı kim yarattıysa ona kaldırıldı. Kriz yaratan partiler tabela partisi oldu, liderleri de tarihin sayfalarına karıştı.

Dön baba dön!

★★★

İktidar yarattığı ekonomik enkazın altında bocalıyor, kıvranıyor ve eziliyor. Enkazı kaldırmaya muhalefeti de ortak edip yeniden birinci parti olma hayali kuruyor.

Eşitler masası değil.

CHP’nin “enkaz üretmeyi tamamen bitirecek merkezinde tam istihdam olan, yeni gelir yaratacak yatırımları planlayan, milli geliri hak edene eşit paylaştıran yeni halkçılık modelini” açıklama zamanı geldi, toplum bekliyor.

Talancı cümbüşü!

Kendimi tutamayıp “talancı cümbüşü” diye yazacağım. Yeni modelleri tanıyıp anlatsınlar diye “otomotiv yazarı” gazetecileri davet edip bilgilendirmişler. Kişiye özel, benzersiz otomobiller, tamamen el işçiliğiyle 3-4 yılda üretiliyormuş. Bunlar otomobil değil 4 tekerli elmas. Phantom diye bir model çıkarmış. Türkiye’deki fiyatı 2 milyon Euro imiş. 2 milyon Euro yaklaşık 71 milyon Türk lirası yapıyor. Cullinam modeli 1.5 milyon Euro, Spectre ise 800 bin Euro... Firma CEO’su; “Türkiye’de 100’den fazla kişi bu otomobilleri almak için sıra bekliyor” demiş. Ülke ekonomik krizden çıkmak için halk kemer sıkarken 71 milyon Türk lirasına bir otomobil almayı ancak “talancı” içine sindirir. Mehmet Şimşek de “tasarruf paketi” açıkladı, ama CHP ile toplantıya 16 milyon değerinde makam Mercedes’ine binerek gitmiş.