Bol ödüllü, ürpertici, düşündürücü ve benzeri olmayan bir oyun Kanlı Komedya (Caligula)... Benzeri yok, çünkü Bulgar yazar Stefan Tsanev'in kaleme aldığı bu oyun Türkiye dışında kendi ülkesi dahil hiçbir yerde henüz sahnelenmedi. Dünya tiyatro sahnelerinde tek Caligula'sı olan Ahmet Saraçoğlu ve onun en yakını, sırdaşı, dert ortağı olan Minester'i oynayan Ecem Üstündağ ile oyunun perde açtığı Kadıköy Bahariye'deki Baba Sahne'de buluştuk. 29 Nisan, 13 Mayıs ve 31 Mayıs'ta Baba Sahne'de perde açacak olan Kanlı Komedya (Caligula)'yı Üstündağ ve Saraçoğlu ile konuştuk. Kanlı Komedya oyunundaki Caligula, özgürlüğü unutturan ve zorbalığın sınırlarını zorlayan bir diktatör... İlginç olan kimsenin ona karşı durmaması, baş kaldırmaması... Böyle bir halkı nasıl değerlendiriyorsunuz? E.Ü: Bu bir oyun olsa da masa başındaki provalardan başlayarak her anında kendimizi sorgulayarak hazırlandık. Elbetteki böyle bir diktatörün olduğu ülkede halkın susmaması gerekiyor. Şayet halk susuyorsa diktatörün olması da son derece normal karşılanmalıdır. A.S: Yazarımızın çok önemli bir cümlesi var. Tüm dünya halklarına şöyle sesleniyor, 'Bir ülkenin başına geçenler eğer zorbalık yapmayı alışkanlık haline getirdilerse, bu kabahatin çoğu da size atttir'. Şu anda dünyada bu tür yönetimler var mı? A.S: Tüm dünyaya göz atarsak, insanların çektiği acılar, hedef oldukları zorbalıklar ortada. En demokratik ülkelerde bile neler olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla kabahat hepimizin. Bulgar yazar Stefan Tsanev'in kaleme aldığı Caligula, dünyada ilk kez Türkiye'de perde açtı. Bununla gurur duyuyoruz, mutluyuz. Bu oyunu sahneye koyan başka ülkeler oldu mu? A.S: Benim bildiğim Kanlı Komedya (Caligula) oyununun dünya premiyerini yapan Türkiye oldu, başka ülkelerde oyun henüz perde açmadı. Kaç yıldır sahneleniyor? E.Ü: Baba Sahne'nin kapılarını açtığı bir sezon sonundan itibaren Caligula'yı sahneliyoruz. Oyundaki rollerinizi sizden dinlemek isterim... E.Ü: Minester'i oynuyorum. Caligula'nın çocukluk yıllarından beri yanında olan, onun hayatını en ince noktalarına kadar bilen birisi. Dert ortağı, sırdaşı ve her şeyi. Aynı zamanda onu en sert şekilde eleştiren de o, konuşmalarını ilk alkışlayan da... A.S: Roma tarihinde dört yıl gibi bir süre imparatorluk yapmasına rağmen Caligula adı herkesin ürpererek hatırladığı bir isim olmuş. İlk iki yılda son derece özgürlükten yana, haktan hukuktan yana... Kız kardeşinin öldürülmesiyle birlikte ruhsal açıdan sağlıksız bir döneme giriyor. Ruhsal durumu kötü galiba! A.S: Kimi tarihçiler Caligula'nın beyin humması olduğunu söylüyor ama bana göre şizofren... Ancak her şeye rağmen tam net değil. İnsanlara acı çektirmeyi seviyor ve sonunda da öldürülüyor. Suikast mı? A.S: Sonuç ne olursa olsun, finalde kararı veren halk oluyor. E.Ü: Caligula'dan sonra gelen birisi de o tahta oturacak elbette. Asıl olan, ondan sonra ne olacağı? Halk aynı şekilde davranırsa, Caligula ölüp gitse de yeniden diriltilmiş olacaktır. Gerçek şu ki ne yazık ki dünya kötüye gidiyor ve bu zorluğu görmek isteyenleri oyunumuza bekliyoruz. A.S: Keşke bu tür şeyler yaşanmasa, dünyada olmasa ve biz de M.S 4. yüzyılda yaşanmış bu olayları günümüze taşımasak, oynamasak. Ya da belgesel gibi oynasak. Sizi zorladı mı bu roller? A.S: Caligula rolü bana teklif edildiği zaman biraz tedirgin oldum. Çok yüksek tempoda ve enerjide oynanan bir oyun. Temposu hiç düşmeden devam ediyor. Söylediğim sözlerin seyirciye çok net şekilde ulaşması gerektiği için aşırı titizlendim. Caligula rolü beni rahatsız etmedi. Böyle roller bir oyuncuya her zaman gelmez. Kendimi şanslı görüyorum. Bundan sonra oynayacak olanlar düşünsün (gülüyor). E.Ü: Bu benim profesyonel olarak ilk tiyatro oyunum oldu. Konservatuar eğitimi aldım ama tiyatroya profesyonel geçişim çok yüksek bir yerden başladı. Tüm oyuncular benim için okul oldu, öğretmen oldular. Ecem Üstündağ'ın rolü de sessiz bir rol... E.Ü: Rolüm konuşmalı olmasa da oyunun hikayesini doğru yansıtmak en önemli hedefim oldu. A.S: Ecem Üstündağ, bütün algıları açık, rolüne hücrelerine kadar konsantre olan, disiplinli bir şekilde sahip çıktı. Bazı oyunlar vardır, oyuncuya bir değil on adım atlatır. Bu oyun hepimize on adım attırdı. Oyunda Caligula'nın halkı tepki göstermiyor... Peki oyunu izleyen seyircinin tepkisi ne oluyor? E.Ü: Oyun sırasında bir ara ben salona, seyircinin arasında konuşmadan yüz yüze bakarak tepkiler topluyorum. Oyunu izleyenler süper tepkiler gösteriyorlar. Oyunu izleyen herkes memnun kalıyor. Caligula'nın seyirciye sorduğu soruya tepkiler mükemmel. 'Her zaman geçiştirdiğimiz bu soru hepimizi çok etkiledi, nefesimizi kesti' diyorlar. A.S: Seyirciye çok ciddi mesajlar verip, çok ciddi konuşmalar yaparak onların nefesini kesiyoruz. Adeta bombardımana tutuyoruz. Bazı seyirciler dayanamayarak sahneye bağırıp çağırabiliyorlar. Bu kötü, itici ve ibretlik rolle nefes kesen oyunun aldığı ödüller de oldu. A.S: Kanlı Komedya'nın aldığı birçok ödül oldu. 18. Direklerarası Seyirci Ödülleri Performans Dalı'nda Erkek Oyuncu Ödülü bana verildi. Sadri Alışık Ödülleri Yarışması'nda Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu ödülü Ecem Üstündağ'ın oldu. 24. Türkan Kahramankaptan Özel Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu ödülü Levend Öktem'e, Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri En İyi Işık Tasarımı ödülü Yüksel Aymaz'a ve Ekin Yazın Dostları En İyi Oyun ödülü Kanlı Komedya (Caligula)'ya verildi. E.Ü: Sadri Alışık Ödülleri Yarışması'nda Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu ödülü benim oldu. Oysa benim asıl ödülüm bu oyunda oynamak oldu. Üstelik ödülümü Ahmet Saraçoğlu'ndan almak farklı bir keyif verdi. Aslında ikinizin de çok güzel ve çok özel ödülleriniz var... Mesela, aileleriniz... Çünkü eşleriniz de oyuncu ve dünyalar güzeli çocuklarınız var... E.Ü: Mustafa (Üstündağ) ile yaşadığımız mutlu bir yuvamız var. Bu yuvanın en büyük ödülü oğlumuz Ahmet Kaan (5) oldu. Oyuncu evliliklerinin sorunlu olabileceğini söyleyenler oluyor ama bizim böyle problemlerimiz hiç yok, olmadı. Mustafa ile birlikte yapacağımız sinema ve tiyatro projelerimiz var. Ahmet Kaan biraz daha büyüyence rahat şekilde hayata geçireceğiz. A.S: Şirin Sevinç (Saraçoğlu) ile mutlu bir evlilik yaşıyoruz. Kızımız Asya ile de bu evlilik taçlandı. Kanlı Komedya (Caligula)'daki başarımın gerçek mimarı Şirin oldu. Çünkü provaları akşam evin kapalı balkonunda tekrarlarken en büyük destekçim oldu.