100 yaşını 11 Mart’ta deviren Neda Armaner’in sağlıklı ve hafızasının oldukça iyi olduğunu ÇYDD Başkanı Ayşe Yüksel anlatmıştı. “Bu tarihi değerimizi mutlaka tanımalısınız’’ deyip Armaner’in yardımcısı ile sürekli irtibatta olduğu Gebze Şube Başkanı Nurcan Tümer’le kısa bir ziyaret şansı bulduk… Kendi seçtiği gri döpiyesi, omzuna attığı Atatürk portreli siyah şalıyla gülümseyerek karşıladı bizi… Uzun yıllardır Darıca sahilindeki evinde denizi seyrederek yaşayan Neda Armaner Atatürk’le başladığı sohbeti yine Atatürk’le bitirdi. Çünkü “Türkiye’yi en çok o sevdi” diyerek başladı anlatmaya:
Neda Armaner, SÖZCÜ’yü ağırladığı Darıca sahilindeki üç katlı evini gençlerin eğitimi için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışladı.
“ Yıl 1927. 7 yaşındayım. Atatürk’ün İstanbul’a geleceği haberi alınınca İstanbullular çok sevindi. Boğaz vapurlarına bilet alıp Atatürk’ü görmek için bindik. O zaman Atatürk lafı yok “Gazi Paşa çok yaşa” diye alkışlarla karşıladık. Şapkasını elinde tutarak selam verip geçti. İlk karşılaşmamızdı. Hiç unutmadım. Sonra babam Ankara’ya tayin oldu. Başkent olmuştu. Ankara Kız Lisesi’nde okuyordum. 29 Ekim için Atatürk halkevine gelecekti. Okul yürüyüşünden kaçıp Atatürk’ü görmeye gittim. Uzun süre tüm heybetini izlemiştim. Cenazesi katafalkla Ankara’ya geldiğinde ağlayarak koştuk. Bir hafta ağladım. BAŞKA SÖZÜM YOK  Gençlere tavsiyelerde bulunan Armaner “Öğrencilere tek tavsiyem Atatürk’ün yolunu kaybetmeyin, o yolu devam ettirin. Çünkü o Türkiye’yi en çok seven insandır. Türkiye için canını feda edercesine ortaya atılmıştır. Atatürk’ün yolunu tutsunlar. Ondan başka yol aramasınlar. Atatürk’ün yolu yeter onlara. Başka yol ararlarsa saptırırlar” dedi.
Ankara Kız Lisesi yılları...
EVİNİ BAĞIŞLADI Bir dönem Köy Enstitüleri’nde öğretmenlik de yapan Neda Armaner ÇYDD ile yolunun Türkan Saylan sayesinde kesiştiğini anlattı. Saylan’ın birçok konferansa davet ettiği Armaner ‘Yürüdüğümüz yol aynıydı. Atatürk’ün yolunda eğitime destek veren ÇYDD’ye tek varlığım olan bu üç katlı evimi bağışlamaktan gurur duyuyorum” dedi. Uzun yıllardır ÇYDD aracılığıyla çok sayıda çocuk okutarak eğitime destek veren Armaner ‘gönül bağımız güçlü’ diye konuştu.
Altta Faika ve Sadi Armaner çifti var. Üstte ise çocukları: (sağdan sola) Nebire, Selçuk, Sudi ve Neda Armaner.

ATA İÇİN HAİNCE PROPAGANDA YAPIYORLARDI

“Yaşamım boyunca Atatürk’ün düşmanı benim de düşmanım oldu. Atatürk’ün dediklerini yapmaya çalıştığım için tehditler aldım. Bugün adına FETÖ dedikleri, Amerika’nın idare ettiği, Türkiye parçalara bölünsün diye bir takım uydurma cemaatler çıkmıştı. Bugün böyle olacağını geçmişte yazmıştık. Atatürk aleyhinde haince propaganda yapıyorlardı. Yakın arkadaşım Bahriye Üçok‘u öldürdüler. Benim de almadığım tehditler kalmadı. Çünkü cemaatlerle ilgili bilirkişi raporları hazırlıyordum. Durmadan tehdit telefonları geliyordu. Bahriye’den sonra ben de ölümü bekledim.”
Ali Seydi Bey’in babası Hacı Üzeyir Paşa.

HÜRRİYET VE CUMHURİYET AŞIĞI BiR AiLE

Neda Armaner’in tarih ve dil alanında eserleri olan dedesi Ali Seydi Efendi Osmanlı’da valilik yapan hürriyet yanlısı bir Cumhuriyetçi. Padişah tarafından hürriyet yanlısı olduğu için Bağdat’a sürgün edildikten sonra affedildi. 1928’de Osmanlıca-Fransızca-Türkçe sözlüğünü yazdı. Atatürk, kendisine ait tren kompartımanını yollayarak Ankara’ya davet etti. Armaner’in annesi Faika Hanım Çapa Kız Muallim Mektebi’nde tahsil görürken Sadi Armaner ile evlendi. Her ikisi de öğretmenlik yaptı. Sadi Bey, keman, piyano, çello gibi pek çok müzik aleti çalan bir babaydı. Çocuklarına da öğretti.