Hayata tutunmak Jules Verne’den Yüzen Şehir. İngiliz donanmasından Yüzbaşı Fabian Mac Elwin zamanın en büyük yolcu gemilerinden biri olan Great-Eastern’la İngiltere’den Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmeye karar verir. Sevdiği kadın başkasıyla evlendirildiği için aşkını kalbine gömmesi gereken yüzbaşı, bu yüzen şehirde hayata yeniden tutunmayı istemektedir. Ne var ki gemide sevdiği kadının evlendiği adamla karşılaşır. Liverpool’dan Niagara Şelalelerine uzanan bu olağanüstü yolculuktaki yolcular okyanusların dalgalarıyla boğuşurken aşkın mucizelerine de tanık olacaklar. (Alfa Yayıncılık) Oslo’yu tanıtan hikâye Sercan Leylek’ten Duvar ve Adam. Kitap, sıra dışı bir 1001 gece masalı sunuyor. Bizlere Nazi Almanya’sı kuşatmasındaki Oslo’yu tanıtan hikâye, Türk edebiyatına yeni bir tat katmayı amaçlıyor. 2017 yılında ilk kez Norveççe olarak yayımlanan eser, aynı zamanda tanıtım filmiyle Oslo Kitap Festivali’nde ikincilik ödülü kazandı. (Bilgi Yayınevi) Sıra dışı bir roman Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan Sevda Peşinde. Yazarın uzun yıllardır gölgede kalmış, değeri anlaşılmamış bir başyapıtı olan bu roman, kadın-erkek ilişkilerinin bugüne göre bile ileri bir noktada tartışıldığı bir eser. Rızasız evlilikler, deliliğe varan kıskançlıklar ve yasak aşkla örülen hikâye, edebiyatımızda kadın haklarının konu edildiği en önemli romanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer polisiyeye de dokunan konusu ve kurgusundaki dönemini aşan özgünlükle de kitap, üzerinde ciddi ciddi durulmayı hak eden, sıra dışı bir roman. (Can Yayınları) Liderler zirveye nasıl ulaşır? Joanna Barsh’tan Dengeli Liderlik-Liderlikte McKinsey Yaklaşımı. Kitap, hem yazarı Barsh’ın bireysel yolculuğunu hem de liderlikte McKinsey yaklaşımının aşamalarını ele alıyor. Egzersizlerle zenginleştirilmiş kitapla, başarılı liderlerin bulundukları yere nasıl geldiklerini anlayacak ve kim olduğunuzu keşfedeceksiniz. Bu kitabı gülümseyerek okudum. Her kuşağın faydalanacağı, eşine az rastlanır bir rehber. Andrea Jung - CEO, Avon. (CEO Plus) Atatürk ülkesine sığınanlar Ahmet Özgür Türen’den Atatürk Ülkesine Sığınanlar. Almanya’da Yahudilerin Durumu (Berk Yıldız) Osmanlı’da Darülfünun (Elif Gamze Tutan) Reform Öncesi Darülfünun’a Yönelik Eleştiriler (Dilara Çelik) 1933 Üniversite Reformu Ve Önemi (Hande Konca) Mülteci Bilimadamlarının Türkiye’ye Gelişi (Emre Atan) Albert Einstein’in Mektubu (Ferdi Çakmak) Mülteci Bilim adamlarının Katkıları (Ahmet Özgür Türen) Türkiye’nin Verdikleri (Ahmet Özgür Türen) Hitler’in Adami Scurla İstanbul’da (Ahmet Özgür Türen) Mülteci Bilimadamlarının Yaşadıkları Ve Gözlemleri (Ahmet Özgür Türen) Mülteci Bilimadamlarının Aileleri (Ahmet Özgür Türen) Dil Meselesi (Ahmet Özgür Türen) Yahudi Bilimadamlarının Türkiye’den Ayrılışları (Dilara Çelik) (Destek Yayınları) Sayısız belge inceledi Hikmet Özdemir’den Savaşta ve Barışta Kemal Atatürk. Yazar, Atatürk’ün kendini anlattığı tüm kaynakları ve eserlerini, sayısız belgeyi ve hatıraları inceledi. Özdemir, bizzat onu görüp tanımış olanların anlatılarından oluşan ve Atatürk’ün hayatını adım adım takip eden, onu seyrediyormuşuz hissini veren yepyeni bir Atatürk biyografisi yazdı. Yıllar süren bir emeğin eşsiz ürünü. Katkısız, yorumsuz, sadece kendi çağının insanı olarak Atatürk. (Doğan Kitap) İstanbul’a davet Mario Levi’den İçimdeki İstanbul Fotoğrafları. Yazar çocukluk İstanbul’una davet ediyor okuru. Bugünden bakınca ne çok şeyin değiştiğini özlemle hatırlayacak, siz de hatıralarınızdaki İstanbul’un sokaklarını, manzaralarını, kokularını, tatlarını ve renklerini, artık sadece fotoğraflarda kalmış duygularıyla bir daha yaşayacaksınız. Kitap geçmişten bugüne şiirsel bir sesleniş, bir anılar geçidi ve tarihe düşülmüş bir not aynı zamanda. (Everest Yayınları) Gizemli çağdan masallar Sophie De Segur’dan Fransız Masalları. Perilerin ve cinlerin hem dünyamızda hem de hayal gücümüzde var olduğu gizemli bir çağdan masallar. “Blondine, Bonne-biche ve Beau-Minon’un Öyküsü”, “İyi Kalpli Minik Henry” ve “Prenses Rosette’nin Öyküsü” çok eski zamanlardan çok önemli erdemleri bize hatırlatıyor, dürüstlüğün ve gerçek dostluğun her şeyin üstesinden gelebileceğini söylüyor. (Karakarga Yayınları) Geçmişin en büyük kabusu Georges Minois’ten Cehennemin Tarihi. Cehennem, insanoğlunun gelmiş geçmiş en büyük kâbusu. Ölümden sonrasının bilinmezliği karşısında duyulan korku yatıyor temelinde. Ahlak bilincinin gelişmesiyle birlikte, dinin tekelinde, kötülere ayrılmış bir ceza ve işkence aygıtına dönüşüyor. Yazı öncesinden modern çağlara uzanan, Doğu’dan Batı’ya katmerlenen muhtelif temsilleriyle cehennem her uygarlığın, toplumsal sorunlarını çözmedeki açmazlarının aynası. İnsanlık kendi gizemini çözemediği sürece kafasında her daim bir cehennem tahayyül edecek. (Kırmızı Kedi Yayınları) Coşkulu bir kız Henry James’den Daisy Miller. “Eleştiri dünyası dahi, Henry James’in yüceliği karşısında tereddüde düşmekten kendini alamaz.” - Joseph Conrad. Yazıldığı dönemde Henry James’in Amerikalı kızları aşağıladığı düşünülerek eleştirilen novellası Daisy Miller’da, anlatıcımız Frederick Winterbourne, İsviçre’de, Amerikalı bir kızdan etkilenir. Kitap, o dönemin ve belki de günümüz erkek aklının kalıplarına sığmayan, istediğiyle flört eden, istediği zaman istediği kişiyle, istediği yerde gezip tozan coşkulu bir kızdır. (İthaki Yayınları) Buluşma noktası Turan Akıncı’dan Cumhuriyet’te Beyoğlu: Kültür Sanat Yaşam 1923-2003. Osmanlı’nın Pera’sından Beyoğlu’na... (1923-2003) Osmanlı’nın Pera’sı, Cumhuriyet’in ilanından sonra da kentin önemli bir merkezi olma özelliğini sürdürdü. Yeni adıyla Beyoğlu, özellikle de İstiklal Caddesi, İstanbul sakinlerinin, taşradan ve yurtdışından gelen ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam etti. Aynı zamanda sanat ve kültür yaşamının kalbi olarak tüm coşkusuyla aydınların, eğlence meraklılarının buluşma noktası, son moda alışveriş olanaklarının merkezi oldu. Yazar, İstanbul’un gözbebeği Beyoğlu’nda yaşanan değişimleri belgelerle göz önüne seriyor. (Remzi Kitabevi) Bulanık denizler Mahir Çiçek’ten Rüzgar ve Babam. Tenhaydı, Yalnızlıktan yoksul, yoksuldan fazla yalnızdık, Yanan gecelerimize ateş serpiyordu rüzgar... Ben ve Annem, Yaralarım oy. Yaralarım anne, Kaderin bulanık denizlerinde tuz yemiş Sızım sızım, kan kızılı... (Totem Yayınları) Dikkat çeken öyküler Joseph Kessel’den İblisin Oyunu. Yazarın Birinci Dünya Savaşı ertesinde çıktığı dünya turundaki gözlemlerinin ve tanıklıklarının yankılarını içeren bu öyküler, okuru Somme Muharebesi’nden Bolşevik Devrimi sonrası Rusyası’na, Kobe’den Hawaii’ye kadar geniş ve kozmopolit bir evrene sokuyor. Aynı zamanda trajik ve şiddet dolu olan bu evren, dramatik yapıları ve beklenmedik sürprizli sonlarıyla dikkat çeken öykülerde çarpıcı biçimde betimleniyor. (Yapı Kredi Yayınları) Toprak sahibi yazar Tolstoy Bütün Eserleri 3, 1857 - 1863 Üç Ölüm, Aile Mutluluğu, Kazaklar, Polikuşka, Dekabristler. Tolstoy artık üniversite eğitimini, sonra da askerliği yarım bırakan ve ailesinden miras kalan çiftliğinin başına geçen, toprak sahibi genç bir yazardır. 1857’de ilk Avrupa seyahati sırasında topraklarında reform yapmayı, köylüleri özgürleştirmeyi ve onlara eğitim götürmeyi hayal eder. Öte yandan köy hayatı ve doğa bu arayışlar döneminin merkezindedir. Genç yazarın arayışlarının ve düşüncesinin üzerinde hep Rus tarihinin gölgesi vardır. (Alfa Yayınları) Hayvanlar dünyası Mavisel Yener’den Hayvanlar Dünyasının Sırları. Timsah ile tavuğun ortak özelliği ne? Yarasalar neden yürüyemez? Ayakta uyuyan hayvanlar hangileri? Zebralar neden çizgili? Kulağı dizinde olan hayvan hangisi? Hastalanmayan hayvan var mı? Maviyi görebilen tek kuş hangisi? Fareler neden geğiremez? Yazar sizi hayvanlar dünyasının uçsuz bucaksız gizemine davet ediyor. (Bilgi Yayınevi) Keskin eleştiriler Henry David Thoreau’dan Yürümek. Yürüyüşü fiziksel bir eylemden çok soylu bir sanat, kişinin içsel dünyasında gerçekleştirdiği yabanıl bir gezinti olarak nitelendiren yazar, bir yandan da kapitalizmin “medenileştirdiği” insanların doğayla ilişkilerine keskin eleştiriler yöneltiyor. “Doğanın farklı itkiler üflediği biridir o ki sanırım bunların arasında bazı gizleri de var.” Virginia Woolf (Can Yayınları) Sürükleyici bir kurgu İsmet Cerit’ten Göbeklitepe: Saklı Mabede Yolculuk. Altı insan türü arasında neslini sürdürebilmeyi sadece o başardı. Homo sapiens. Peki, neydi onu doğayla anlaşmaya iten güdü? Yazar kitabında sürükleyici bir kurguyla 12 bin yıl öncesinin sırlarını çıkarıyor gün ışığına... Sadece tarihe değil, insanın kendine yolculuğuna da dönüşen bu serüven, hayatta kalma güdüsünü bir sanata dönüştürüyor adeta. (Destek Yayınları) İnsanlığın dünyası Stefan Zweig’den Üç Usta: Balzac-Dickens-Dostoyevski. “Bu üç yazarın her birinin kendine has bir alanı vardır. Balzac toplumun, Dickens ailenin, Dostoyevski bireyin ve insanlığın dünyasını anlatır. Bu alanların karşılaştırılması onların farkını gösterse de amacım kesinlikle bunlara değer biçmek ya da sanatçının milli unsurlara eğilimini veya reddini vurgulamak değildir. Bu büyük yaratıcıların her biri kendi sınırları ve ağırlıkları içinde bir bütündür: Bir eserin içinde yalnızca özgül ağırlıktan söz edilebilir; adalet terazisindeki mutlak ağırlıktan söz edilemez.” (Alfa Yayıncılık) Tellalın hikâyesi Juan Rulfo’dan Altın Horoz. İspanyolca edebiyatın efsane öncelikle senaryo olarak kaleme aldığı kitap, kasabanın yoksul tellalı Dionisio Pinzón’un hikâyesini anlatırken kırsal kesimin hüznünü de yansıtıyor, şenliğini de. “Kaderin onları unutup gittiği sert topraklarda yaşayan”, acı çeken, mitsel bir karakter kazanan insanların, karanlık sokaklarda, odalarda dolanan hayaletlerin kısacık hikâyeleri… (Doğan Kitap) Dostluğu unutmadan Fikret Ürgüp’ten Cevapsız Kalan Telgraf - Fikret Ürgüp Bütün Eserleri 2. Kitap bir yazarın; hekimliğini ve dostluğunu unutmadan, edebiyatımızın iki çınarına dair yazdığı yazıları bir araya getiriyor. “Bir Hikâyeci” ve “Şair” başlıkları altında toplanan yazılarda hem çok keskin bir eleştirel akıl, hem de dostluğun getirdiği oldukça yakın bir bakış var. Bu iki edebiyatçı için belki de ilk defa dile getirilen görüşlerle... Selim İleri’nin sunuşuyla… (Everest Yayınları) Bunun adı masal Naki Tezel’den Türk Masalları. Masallar genellikle tekerlemeyle açılır: Bir varmış, bir yokmuş. Evveli evveliyken. Develer tellal iken. Kediler berber, horozlar imam iken. Annem eşikte, babam beşikteyken. Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken. Annem düştü eşikten, alnı yarıldı kaşıktan. Annem kaptı sopayı, babam kaptı maşayı… Masalcının yeteneğine göre dallanır ve uzar bu tekerleme. Masalın sonunda da daha kısa kısa bir tekerleme olur: Masaldır bunun adı. Dinlemekle çıkar tadı. Bazen de: Masaldır bunun adı. Söylemekle çıkar tadı. (Alfa Yayıncılık) Aşk dolu bir bakış Akgün Akova’dan Yüzünden Yollar Çıkardım. Bu kitapta bir gözyaşı damlası burnunu çekiyor. Dizelerini bir yastıkta birdenbire beliren okşanmış mavi gibi yazıyor şair. Düşleri için havaalanı yapıyor. Uçurumlara yem veriyor. Gözünün içinde ışığın bavulunu taşıyor. Kitap kimsenin yere düşmeyeceği, düşse de kaldırılacağı bir dünyanın ancak öpücük öpücük üstüne konarak kurulacağını söylüyor bize; çünkü şairi, aşk dolu bir bakışla dünya tarihinin değiştirilebileceğine inanmaya devam ediyor. Yana yana, döne döne, sonsuza kadar delice… (Karakarga Yayınları) Yeni bir dünya kuruluyor Suat İlhan’dan Jeopolitik Güç Odağı Kuramı. Asya’da Çin, Rusya ve İran ile Hindistan bir tarafta, ABD ve AB diğer tarafta. Ancak Soğuk Savaş’ın Kara Hakimiyet ve Kenar Kuşak teorileri yeni dönemin ihtiyaçlarına yanıt vermiyor. Jeopolitik uzmanı yazarın TSK bünyesinde uzun yıllardır geliştirdiği Güç Odağı Kuramı ise günün ve geleceğin koşullarına yanıt veriyor. Elinizdeki kitapta dünyadaki yeni saflaşmalar, büyük güçlerin egemenlik mücadelesi ve Türkiye’nin ne yapması gerektiği, işte bu kuram üzerinden incelenmektedir. (Kırmızı Kedi Yayınları) Hatıralardan silinmiş bir dünya Gustav Meyrink’ten Golem-Karanlık Kitaplık. “Uzun zamandır karşıma çıkan en muhteşem tuhaf kurgu eseri.” - H. P. Lovecraft . Yazar kitabında hafızalardan silinmiş bir dünyayı betimler. Yüzlerce yıl öncesine dayanan folklorik bir efsaneyi yirminci yüzyıl Prag’ının ara sokaklarına, karanlık geçitlerine, gettolarına özenle yerleştirir. Öyle ki ortaya en az onunki kadar kasvetli olmakla birlikte, çağdaşı Kafka’nın kentinden farklı bir Prag çıkmıştır. Almanca korku ve fantastik edebiyatının temel taşlarından olan kitap bir yanılsamalar labirenti şeklinde varoluşa, felsefeye ve psikolojiye değin uzanır. (İthaki Yayınları) Etkileyici bir roman Ömer F. Oyal’dan Önceki Çağın Akşamüstü. İstanbul’da yaşayan devrimci kahramanımızın Zihni Şanghay’dan Managua’ya, Münih’ten Pekin’e, Moskova’dan Berlin’e, Atina’dan Saygon’a uzanan önceki yüzyıl hayalleriyle dolup taşarken, biz onu yeni yüzyılın dertleri içinde buluyoruz. Ne de olsa, “Efsane size ölebilme gücünü verir belki ama yaşamanızı sağlamaz.” Herkesin kendi sılasını yarattığı bir çağda geçen, etkileyici bir roman… (Yapı Kredi Yayınları) Yaşanmışlıklar Prof. Dr. Gülten Kaptan’dan Şiirden Öyküye. Yazar “Her insanın yaşamında belirleyici unutamadığı ve hatta en önemli olayın yaşanılan olduğunu düşündüren anıları ve yaşanmışlıkları vardır. Kalabalıklar içinde yapayalnız hissettiğimiz saat ölçümünde kısa zihinde ve ruhta nice uzun olan yalnızlıklar vardır. Tüm bunlar sesli konuşulmayan zamanlarda yazma aktivasyonuna götürebiliyor insanı” diyor. (Heroon Yayınevi)