Her şey kadının eseridir Hakan Hüseyin Çitim’den Atatürk'ün Işığında Türk Kadınları. Hayatta her şeyin bir ilki vardır; hele ki Türk kadınının… Kadınların tarihte haklarının yok sayıldığı, emeklerinin görülmediği, çabalarının değerlendirilmediği, seslerinin duyulmadığı dönemde o kadınlar çıktılar ortaya ve ilkin kadınları oldular. Kimisi ilk neşteri atan doktor, kimisi ilk kurşunu atan komutan, kimisi bilim uzmanı, kimisi dünya güzeli, kimisi göklerin hakimi… Bu kitapta sizleri ilkin kadınları ve Atatürk ile olan anıları ile örülü bir yolculuğa çıkarıyoruz tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Dünya’da her şey kadının eseridir…” (Sentez Yayıncılık) Sıkı dostlar Seza Kutlar Aksoy’dan İdil'in Şarkısı. Pembe bir balık, “Kum kadar param olsun!” diyen balıkçı, tatlı mı tatlı bir kız... Balıkçı Amca, Pembe Balık’ın pembe pullarının peşinde. Küçük İdil ise balık dostunu kurtarmaya kararlı! Bakalım sıkı dostlar bu işi başaracak mı? (İş Bankası Kültür Yayınları) Aşk güneş gibi doğacak Sinem İşler’den Denize Karşı 2. Bitti dediğiniz yerden yeniden başlar hayat ve ışıkla bezer yürünen yolu. Deniz ve Şahin, mantıklarının kılavuzluğuna sığınıp yaralarının devasını birbirlerinde ararlarken evliliklerinin aşkla taçlanacağını beklemiyorlardı. Aşk, şimdiye kadar yaşadıklarının ödülü olan bir güneş gibi doğacaktı evliliklerine. Deniz, Murat'a anne ve Şahin'e eş olmayı öğrenirken geçmişin yaralarını saracak, kendi çocuk yanını iyileştirecekti. Şahin ise onda bir kadının ne kadar eşsiz olabileceğini keşfedecekti. (Müptela Yayınları) Rüya gibi bir öykü Milton Hatoum’dan Eldorado Öksüzleri. Yazar, bizi Amazon’un efsanevi şehri Eldorado’nun peşinde büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. Amazonas eyaletinin başkenti Manaus’ta babasıyla birlikte yaşayan Arminto, babasının ölümünden kısa süre sonra hayatının aşkıyla karşılaşır. Yetimhanede kalan Dinaura adındaki bu kıza duyduğu aşk, kızın aniden ortadan kaybolmasıyla umarsız bir hasrete dönüşür. Kulağına çalınan söylentilere göre, nehirlerin dibindeki büyülü şehir Eldorado’ya gitmiştir Dinaura. Arminto’nun aklında her daim tek bir soru vardır: Nerededir sevgilisini alan bu altın şehir, Eldorado nerededir? İncelikle işlenmiş, rüya gibi bir öykü. Financial Times. (Alfa Yayıncılık) Tuba ağacı Serhat Tomur’dan Cevherin Yansımaları/Kabe-i-Aşk. Tuba Ağacı: Yürüyorum Gözlerinde, Kalp Atışlarım Dilsiz Kalıyor, İpek Zülfün Dolanıyor Ağacıma, Düşlerime, Gömüyor Kendimi, Sözgelimi Cennetteyim, Tuba Ağacına, Yaslanıyor Düşlerim, Karşımda Siyah Benli Bir Çift Ay, Süzüyor İpek Gibi, Dolanıyorum Kendime, Ters Dönüyorum, Yerde Tutunuyorum Dallarıma, Köküm Havada Kalıyor, Seven De Sevilen De Ben Oluyorum! (Alan Yayıncılık) Akdeniz’deki tehlike Elçin Kuzucu’dan Okyanus Macerası. Dünya çok ciddi bir sızıntı sorunuyla karşı karşıyadır. Antalya’da kurulan araştırma merkezinde, dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanları, Akdeniz’deki tehlikeye çözüm arar. Ayaz ve arkadaşı Rubina da bu çalışmalara katılır. Bulduğu her plastik ürünü yiyerek büyüyen solucanlar ve okyanustaki sızıntıyı yutan okyanus spiralleriyle ilerleyen macerada, Ayaz ve Rubina’yı acaba nasıl bir sürpriz beklemektedir? Ayaz ve arkadaşlarının okyanus macerasına katılırken, hayallerine doğanın minik canlılarını da almayı unutma! (Altın Kitaplar) Kimseye görünmezler Aytül Akal’dan En Komik Şeyler: Tittirikler-5. Çocukların şaşırtıcı düş gücü, şirin canavarlar yaratır. Peki, kendilerine Tittirikler adını veren canavarlar uslu durur mu? Tabii ki hayır! Kimseye görünmeden ortalığı altüst eder ve çok eğlenirler. (Bilgi Yayınevi) Hayatını değiştirecek Yusuf Atılgan’dan Aylak Adam. Kitabın kahramanı C., kendisine miras kalmış parayla geçim derdi olmadan rahat bir yaşam sürmektedir. Biri diğerine eklenen günlerini İstanbul’un sokaklarında, caddelerinde dolaşarak, şehrin sinemalarını, atölyelerini gezerek geçirir. Bir şey eksiktir yine de. Hayatını değiştirecek, yaşantısına anlam kazandıracak olanı aramaktadır. Ancak bu şeye, bu insana, şehrin sokaklarında rastlayabilecek midir? Yazarın kentli aydının basit, amaçsız ve “aylak” varoluşunu anlattığı romanı, edebiyatımızın en başarılı tiplemelerinden birini yaratmıştır. (Can Yayınları) Çağın kahramanları Franz Kafka’dan Dönüşüm ve Diğer Hikâyeler. “Gregor Samsa kanatlarının farkında olmadığından kozasını delememiş, yani odanın-evin dışına çıkamamış; dolayısıyla dönüşüm döngüsünü tamamlayamadan, devam etmekten vazgeçip ölmüştür.” İbrahim Yıldırım. “Yazmak ve büro birbiriyle uyuşmaz” diyen Kafka, sıradan, zavallı memur hayatından, sıkıcı küçük burjuva ailesi yaşantısından bir hamamböceği olarak uyanan Gregor Samsa’yı yarattı. Ve yaratıcılık ile otomatlaşma, başkaldırı ile itaat arasındaki amansız çelişkiyle vücut bulan bir çağın kahramanlarını... (Doğan Kitap) Herkes çok heyecanlı Ayça Kaya’dan Karnım Zil Çalıyor. İki hafta sonra uçurtma şenliği var. Herkes çok heyecanlı! Mahalledeki bütün çocuklar bisikletleriyle parktaki tepeye çıkacak ve birlikte uçurtma uçuracaklar. Ama Pınar ve arkadaşı Alican’ın biraz canı sıkkın çünkü ikisi de ne zaman bisiklete binseler hemen yoruluyorlar. Pınar’ın teyzesi Ayça bu sorunu çözmek için kolları sıvıyor ve bir güçlenme takımı kuruyor. Bu takım iki hafta boyunca Ayça Teyze eşliğinde çalışacak ve sağlıklı büyümenin sırlarını öğrenecek. Acaba Pınar ve Alican uçurtma şenliğine katılabilecekler mi? (Doğan ve Egmont Yayıncılık) İnsan her koşulda insandır Ayşe Bilge Selçuk’tan İnsan Her Koşulda. İnsanın yaşam yolculuğu zorludur. Tıpkı çocukların hızla boy attıkları gelişme dönemlerindeki “büyüme ağrıları” gibi, psikolojik gelişmede de zorlanma büyümeyi beraberinde getirir. Zorlanma yoksa gelişme de sınırlıdır. İnsan bazen çocuktur, bazen anne, bazen baba... Bazen isyankârdır, korkularına kapılan ve şiddete yönelendir. Bazen de rehberlik eden, destan yazandır. Empati de şefkat de ona dairdir. Şartlar değişir, düşünceler, duygular, tepkiler değişir, her deneyim değişim yaratır. Ancak, insan her koşulda insandır. (Destek Yayınları) Doğruları ve yanlışlarıyla Beşir Ayvazoğlu’ndan Fikret: Kendi Cevvim-Kendi Eflakimde Kendim Tairim. Yazar, bu geniş oylumlu kitabında Fikret’i sadece bir şair olarak değil, bütün yönleriyle anlatıyor: Ailesi, öğrencilik hayatı, şiirle nasıl tanıştığı ve kimlerden etkilendiği, mizacındaki ani değişme, Serveti Fünun macerası, ressamlığı, mimarlığı, Mektebi Sultani Müdürlüğü ve Robert Kolej hocalığı, gazeteciliği, İttihat ve Terakki yönetimiyle sancılı ilişkileri, hayalleri, öfkeleri, isyanları, kavgaları, heccavlığı, istifaları, hastalıkları, ölümünden sonraki gelişmeler; dili, fikirleri ve oğlu Halûk etrafında yıllardır devam eden tartışmalar… Elinizdeki kitapta Fikret, hain veya kahraman, dost veya düşman ilan edilmeksizin, doğruları ve yanlışlarıyla, meziyetleri ve zaaflarıyla bir insan olarak anlatılıyor. (Everest Yayınları) Yazar çekiçle felsefe yapıyor Marcus Steinweg’ten Tutarsızlıklar. Fragmanlar, vecizeler, uzun tefekkürler ve notların içinden sarih bir felsefi konumun billurlarlaştığı bu kitap, içinde yaşadığımız gerçekliğin tutarsızlığını ifade eden ve kendi yapısıyla bizatihi ortaya koyan bir bakışı gözler önüne seriyor. Ne yerleşik yazma teamüllerine uyan ne de ucuz popülerliğin sularında kulaç atan kitap, gücünü tam da yarıklarda dolanmasından alıyor. Yazar çekiçle felsefe yapıyor. Post-eleştirel çağda ihtiyacımız olan şey tam da bu. Ama gerek felsefi öncülleri derinden kavrayan gerekse güncel sanatçılarla hasbıhalde olan bu felsefe, ince notalara da basıyor. Şimdiki zamanın taşlı patikasında, Yazar bize düşünmemizi sağlayacak ve yaşamamıza destek olacak bir söz dağarcığı sunuyor. - Hal Foster, Princeton Üniversitesi, sanat tarihi profesörü - (İthaki Yayınları) Yenilgiyi kanıtlamak Osman Olcay’dan Sevres Antlaşmasına Doğru. Türkiye’nin devlet olarak yazgısını etkileyen temel antlaşmalardan olan Sèvres Barış Antlaşması, Lozan Antlaşması’nın bir antiteziydi. Yıkılma ve yenilgiyi kanıtlamak için olduğu kadar birikmiş bir hesaplaşma isteğinin tüm öğelerini içermek üzere kaleme alınmıştı. Türkiye’ye karşı gözü dönmüş bir yobazlığa evrilen düşmanlığın “Türk’ü Avrupa’dan atalım” temasını nasıl işlediği bu yapıtta, belgelere dayanılarak ele alınıyor. Osmanlı Devleti’nin yaşamının son büyük siyasal belgesi olan bu antlaşmanın hazırlık dönemindeki toplantı tutanak ve belgeleri ülkeyi bugün bile meşgul eden birçok sorunu anlamak açısından büyük değer taşıyor. (Kırmızı Kedi Yayınları) Hayat yolculuğu Mirza Tazegül’den İnsan ve Maskesi. Anadolu’nun soğuk kış gecelerinde babasından dinlediği masallardan içinde doğan sözcük ve öykü anlatma sevdasını, tarihe, sanata, psikolojiye uzanan bir ömrün tecrübeleriyle harmanlayarak paylaşıyor kitap. Yazar, “Zaman, kimi anıları zihnin en derinine iter. Hatırlanması güçleşse bile bazı anılar hafızanın derinliklerinde kolay kolay kaybolmaz” diyerek, ipotekli yaşamlarımızdan sıyrılıp bir “hayat yolculuğuna” çıkmaya davet ediyor bizi… (Mona Kitap) Köy kadının dramı Sabahattin Ali’den Kağnı-Ses: Hikâyeler. Yazarın olgunluk dönemi öykülerini bir araya kitabın ilk basımları arka arkaya yapıldı. İlk öykü olan kitap, toplumsal eleştirisi güçlü bir öyküdür. Kırsal yaşam içinde, cinayet kurbanı oğlunun hakkını bile arayamayan bir köy kadının dramı verilmektedir. Yazar bu ciltteki diğer öykülerinde de aynı duyarlığı sürdürmektedir. (Remzi Kitabevi) Yılgınlığı yenme uğraşı Feyza Hepçilingirler’den Sabah Yolcuları. “Bunlar sabah yolcuları değil. Sabah yolcuları sessizdir. İleri geri konuşmazlar, evreni boylarıyla ölçmezler. Hem en büyük hem en küçük olanı, kısaca kendilerini düşünürler... Dedikodu edecek zamanları ve güçleri yoktur. Uykunun engin, düşlere sürükleyen rahatlığından yaşamın bıkmışlığına geçmenin yarattığı yılgınlığı yenme uğraşı verirler hep.” (Sia Kitap) Duygusuzluk ve doyumsuzluk Şeyma Kısakürek Sönmezocak’tan Saklambaç. Okurlarıyla konuşan, sorular sorarak onu kurmacaya dahil eden bir roman. İç içe geçen bu kurmacanın detaylarında ise, modern çağ insanının duygusuzluğu, doyumsuzluğu eleştiriliyor. Romanın hemen başında bunun bir oyun olduğu ve bu oyunun bir kuralı olduğu ifade ediliyor: Elma dersem çık, armut dersem çıkma! Kitabın okurları bu kuralı unutmamalı... Yazar ilk romanında kurmacanın olanaklarını zorluyor ve okuru kurmacayı yeniden kurmaya davet ediyor. (Timaş Yayınları) Macera dolu bir yolculuk Zübeyir Tokgöz’den Göktürk Prensi-İstemi Kağan'ın Buyruğu. Göktürk Hükümdarı İstemi Kağan, ipek ticaretini korumak için gelecekte iyi bir komutan olacağına inandığı Göktürk’e gizli bir görev verir. Arkadaşları Altın Börte ve Sungur ile Orta Asya bozkırlarında macera dolu bir yolculuk beklemektedir Göktürk’ü. Çinli ve Soğdlu casuslardan kaçtıkları, gizemli mağara ve bahçelerle karşılaştıkları bu yolculukta Göktürk, cesareti ve azmiyle gizli görevi başarıyla yerine getirebilecek mi? Orta Asya topraklarında macera dolu bir yolculuğa hazır mısın? (Genç Timaş) Modernleşme dönemi Mustafa Ruhi Şirin’den Çocuk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış. Kitap eleştiri türünde bir kitap değil, Türkiye’deki çocuk edebiyatı kültürü ortamının değerlendirilmesine yönelik bir çalışmadır. Bu kitapta modernleşme dönemi ana akım çocuk edebiyatı kültüründen hareketle Türk çocuk edebiyatının köklü sorunlarına ve sarmallarına değiniliyor; yazar anlayışları ve dönem özellikleri değerlendiriliyor (Uçan At Yayınları) Hayata yeniden tutunma Ahmet Ümit’ten Masal Masal İçinde. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir varmış bir yokmuş... Şapkacı’nın büyük bahtsızlığından nefsine karşı girdiği mücadeleyi kaybeden Müezzin’e, ancak gözlerini kaybettiğinde hatasını görebilen Köradam’dan bilge babasının mirasıyla hayata yeniden tutunan Kuyumcu’ya... Hatalar, pişmanlıklar, keder ve elemle örülü masallar ders çıkarmasını bilene huzurun sırrını vaat ediyor, çiğ süt emmiş insanı kendi hatalarında pişmeye çağırıyor. Aydınlık bir göğü, parıltılı bir denizi, verimli toprakları olan güzel mi güzel bir ülke varmış... Yazar aile yadigârı masallarını taşıdığı çıkınını büyük bir cömertlikle seriyor okurlarının huzuruna. (Yapı Kredi Yayınları) Kaderine güveniyor Ferdinand Von Schirach’tan Suç-Bir Ceza Avukatından Gerçek Hikâyeler. Yazar mesleği gereği, uç şeyler yapmış ve yaşamış sıradan insanlarla ilgileniyor. Suça bulaşıp çizginin öteki tarafına geçen suçsuz insanları savunuyor ve onların nefes kesici hikâyelerini nefes kesici bir yalınlıkla kaleme alıyor. “Schirach öyle üstün, açık ve anlaşılır yazıyor ki, sanki hayatı boyunca başka bir şey yapmamış. Olağanüstü bir anlatıcı, çünkü insanlara ve kaderlerine güveniyor. Küçük çapta yazılı sinema” Der Spiegel. (Alfa Yayıncılık) Eğlenceli bir çalışma Asuman Portakal’dan Şagali'nin Düşleri. Yazar “Renklerin ve sevginin ressamı olarak tanınan Marc Chagall’ın masalsı dünyasından öyküler kurgulamak, benim için eğlenceli bir çalışma oldu. Yapıtlarıyla beni etkileyen sanatçıların başında gelen Marc Chagall, dünyayı bir çocuk saflığıyla resmeden sayılı ressamlardan biridir. Renklerin sihirbazı, mavinin büyüsü, kırmızının kahkahasıdır o. Çizgisine umut, boyasına sihir katan Marc Chagall, mutluluktan havaya uçan insanların ressamıdır” diyor. “Chagall bu imgeleri nereden buluyor bilmiyorum, kafasında bir melek olsa gerek.” - Pablo Picasso. (Altın Kitaplar) Tek solukta okunan bir roman Fatih Tuncay’dan Kum Saati. Çocukların hayal dünyasını zenginleştiren, dostluğu pekiştiren, dayanışmayı gösteren ve en önemlisi “Özgüven” mesajı veren kocaman bir eser. Bir yetişkin için bile sürükleyici bir kitap olmuş. Metin Kökçü/Rehber Öğretmen. Mükemmel kurgu, kusursuz üslup… Okuyanı merakta bırakan, okudukça içine çeken bir eser. - Deniz Civelek/Görsel Sanatlar Öğretmeni. Bu kitabı okurken hem ağladım hem güldüm hem de kahramanlar için endişelendim.- Nisa Sezi Öztürk/6. Sınıf Öğrencisi. Her yaşa hitap edebilen, tek solukta okunan bir roman. Sevde Özkan/Üniversite Öğrencisi. (Bilgi Yayınevi) İnsanca bir yaşam Franz Kafka’dan Dönüşüm. Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. Genç adam bir günde ailesinin iğrenerek baktığı, evden çıkarmak için her yola başvurduğu, toplumun asla kabul edemeyeceği bir varlığa dönüşmüştür. Artık bir insan değildir; buna rağmen hissettiği yabancılaşmadan, eksiklik ve suçluluk duygusundan kurtulmayı, insanca bir yaşam sürmeyi ister. 1915’te yayımlanan öyküsünde yazar insanın trajik yalnızlığını ve üstüne kapanan duvarları aşma çabasını çarpıcı bir yalınlıkla dile getiriyor. Kitap, yirminci yüzyılın çıkardığı en karanlık, ancak en evrensel metinlerden biri, yankısı hiç dinmeyecek bir başyapıt. (Can Yayınları) Düşünme vakti William Styron’dan Karanlık Gözükünce. 1985 güzü, Paris. Dünyaca bilinen Sophie’nin Seçimi’nin yazarı başarısının doruğundadır. Bir ödül almak için gittiği Paris’te depresyonun karanlığına karıştığını fark eder. Ne ödüller ne parlak edebiyat matineleri ne tumturaklı konuşmalar mutlu etmektedir onu. Artık yazar için, Camus’nün ve diğerlerinin izini sürerek yazarı çevreleyen umutsuzluk, çöküntü, intihar düşüncesi üzerine düşünme vakti gelmiştir. Karanlık Gözükünce, melankoli ve depresyonu hiçbir psikiyatri seansının sağlayamayacağı bir derinlik ve samimiyetle anlatıyor. (Doğan Kitap)