Tüm acının sebebi cehalettir Senin Ruhun Bütün Dünyadır! Budizm'in kurucusu, ruhani öğretmen Siddhartha Gautama'nın binlerce yıl öncesinden günümüzün düşünce dünyasına ışık tutmaya devam eden köklü bilgeliğiyle, yirmi birinci asrın bilim insanı ve filozofu bir araya geldiğinde neler olur dersiniz? Bilimle bilgeliğin, bilgiyle iradenin, eylemle inancın, zihinle ruhun buluştuğu eşsiz bir yolculuk bu... İletişim bilimleri uzmanı Prof. Uğur Batı ve Uzman Doktor Nörolog Timur Yılmaz'ın birlikte kaleme aldığı kitap felsefeyle bilimi, binlerce yıllık öğretisiyle günümüzde de ışıldamaya devam eden Siddhartha'nın bilgeliğiyle karşı karşıya getirerek buluşturuyor. (Destek Yayınları) Neden dünyayı ben kurtarayım? Aylin Gezgüç’ten Dünyayı Ben mi Kurtaracağım - Sosyal Etki Pusulası. Neden umrumda olsun ki? Neden dünyayı ben kurtarayım? Bana mı kaldı? Hadi kaldı diyelim; 7,5 milyar insandan sadece biriyim, ne yapabilirim ki? Neye yarar, bana ne faydası olur? 4,5 milyar yaşındaki yaklaşık olarak 1.082.841.310.000 m³ hacmindeki dünyayı, tek başıma nasıl kurtarabilirim? Yazar kitabında size teklifi şu: Çocukluğumuzdaki merakı bugüne taşıyalım. “Ben nasıl olursam dünya da istediğim gibi bir yer olur?” sorusunu sorarak statükoyu yeni bir bakış açısıyla mercek altına alalım. Çünkü… (Doğan Kitap) İki arkadaş ve âşık oldukları iki kadın üzerine Nikolay Gogol’dan Neva Bulvarı. Kitap, yazarı Rus edebiyatının mihenk taşı kabul edilen Petersburg Öyküleri adlı derlemesindeki diğer öyküler gibi Küçük Adam’ın yazgısını anlatır. Çarlık Rusya'sında yaşanan sosyal sınıf çatışmasını, biri ressam diğeri subay iki arkadaş ve onların âşık oldukları iki kadın üzerinden anlatan öykünün bir diğer karakteri Petersburg yaşamının bütün ihtişamı ve sefaletiyle akıp gittiği Neva Bulvarı'dır. "Gogol tuhaf bir yaratıktı, ama zaten deha hep tuhaftır." -Vladimir Nabokov. (Can Yayınları) Düşündürücü ve sıra dışı bir öykü Yüce Yöney’den Karanlıkta Zikzak. Metnin ve illüstrasyonların yaratıcı şekilde bir araya geldiği, düşüncelere dalmanın ve ayrıntılarında kaybolmanın kitabı. Yazar ve Turgut Yüksel’den gölgeler, fikirler, anahtarlar üzerine düşündürücü ve sıra dışı bir öykü. Zikzak, kendini rüyaların kucağına bırakmaya başlarken duyduğu belli belirsiz sesle gözlerini açtı. Kimseyi göremedi. Bu bir ses miydi, değil miydi? Bu sorunun cevabı için ışığı açıp kitabı okumanızı öneriyoruz. Çünkü o, sadece ışıkla var oluyor. (Çınar Yayınları) İnsan hayatı bir mucize Bülent Gardiyanoğlu’ndan Kendini Ertelemekten Vazgeç. Mutlu, sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir hayata ulaşmanın anahtarı, hayalleri ertelememektir... İnsan hayatı, başlı başına bir mucize... “Ömür” denen kısıtlı zamanı hakkıyla değerlendirmekse insanın boynunun borcu... Peki ama nasıl? İnsanın zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişiminin önüne engeller koyan korkular, kaygılar, güvensizlikler ve çekirdek inançların temeli çocukluk döneminde atılıyor ve ömür süresini olduğu gibi esareti altına almayı başarabiliyor. Ta ki kişi, gelişiminin önünde duran engellerin farkına varıp bunları aşmaya karar verinceye kadar. İlahi sistem, tekâmülü gerçekleştirmeye kapılar açan, fırsatlar sunan bir sistemdir. İş ki ilham dolu bu kapılardan geçmeye karar vermiş olun. (Destek Yayınları) Cesaretini topla ve daveti bekle Göktuğ Canbaba’dan Hayaller Tarlasına Davet. Defne'nin aklı annesinin ona anlattığı Hatıralar Ağacı efsanesinde kalmıştı. Efsaneye göre hatıralarımız yıldızlardı ve gökteki tüm yıldızlar parıldayan iplerle Hayaller Tarlası'nın derinliklerinde yaşayan Hatıralar Ağacı'nın dallarına bağlıydı. Defne'nin bu ağaca ulaşmak için çok önemli bir sebebi vardı ama yola çıkmadan önce tarlanın özel davetine ve bolca cesarete ihtiyacı olacaktı. Prenses, Ejderha, Kara Kanat, Konuşan Saman Beyefendi, Sufle Şövalyesi ve atı Kremşanti... Hayaller Tarlası'nda yaşayanlar hem gizemli hem de eğlenceli. Bu yolculuğa çıkmak istiyorsan sen de cesaretini topla ve daveti bekle! (Doğan ve Egmont Yayıncılık) Yürek fısıltılarının sesini yükseliyor Nuran Taşhan’dan Zemra. Yazarın kitabını okurken büyük olaylar, çözülmesi gereken esrarengiz konular bekleyen okurun hayallerinin yıkılması kaçınılmaz, yıkılacak çünkü daha büyük hayallere yer açılıyor. Yazar, ilk insandan bu yana çözülememiş bir esrarın peşine düşüyor, duymak istemediğimiz yürek fısıltılarının sesini yükseltiyor. Bir kadının Londra’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Bodrum’a, Bodrum’dan yine İstanbul’a, nihayet kendisine uzanan hikâyesi bu… Biz sadece bir roman okumuyoruz aslında, insanın karmaşık ruh yapısıyla, dünyanın karmaşık düzeninde yol almaya çabalıyoruz. Her ikisine de hem esir olup hem isyan ederek hüzünle mizah arasında mekik dokuyoruz. (Edebiyatist Yayınevi) Değişen hayatın anlayışı Ahmet Telli’den Dinlersen Anlatırım. Günümüzde yazılan Türkçe şiir, zamanın ruhuna bel bağlamadan, belleğin biriktirdiği gelenekselden arınarak kendine dair bir “ben” oluşturuyor. Egemen estetik beğeniye, anlatıya, lirizme karşı durarak modern şiiri yeni bir evreye taşıyor. Buna yeni bir kuşak oluşumu değil, bir kopuş denemesinin poetik duruşu diyebiliriz diye düşünüyorum. Belki de, geleceğin yelesini bugünden avuçlarına alma isteği. Şiirdeki bu değişim düz bir zeminde ilerleyişle değil, hayatın hız ile edindiği sıçramalarla anlaşılabilir. Çünkü değişen hayatın anlayışını bir önceki estetik salınım karşılamıyor. (Everest Yayınları) Antarktika keşif günlükleri Barkın Özdemir’den Antarktika Herkesin Antarktika Kimsenin. Günlüğün anlamı; kendi düşüncelerimizi, zihin akışımızı, yaşadıklarımızı ya hayallerimizi kimsenin görmesini istemediğimiz defterlere aktarmak olsa da, içten içe "biri okursa" endişesi taşıyabiliriz. Yazar, her ne kadar en başta yazdıklarının kitaplaştırılacağını hayal bile edemese de ilerleyen sayfalarda yaşadıklarını gerçekten aktarabilmenin tutkusuna kapılarak yazıyor. Zaman zaman korksa ve bazen olumsuzluğa kapılsa da bir hayali gerçekleştirmek için insanın neleri göze alabileceğinin bir kanıtı o. Ertelediğiniz hayalleri, kendinize koyduğunuz engelleri bir kez daha düşünmenize sebep olacak kıpır kıpır, yerinde durmayan; anlatmak, aktarmak ve paylaşmak isteyen yazarı ve onun gözünden aktarmak ve paylaşmak isteyen Barkın'ı ve onun gözünden Antarktika'yı tanımalısınız. (Epsilon Yayınevi) Fedakârlık yapmaktan korkmayan kişi Jan Patocka’dan Sorunsallıkta Yaşamak. Yazara göre filozof, ruhunu beslemeye, öğrenmeye, bütünü anlamaya çalışan kişidir. O, fedakârlık yapmanın anlamını ve önemini kavradığı için fedakârlık yapmaktan korkmayan kişidir. Filozof, sürekli olarak olumsuzlukta ve sorunsallıkta yaşayan kişidir. Bu yüzden de eksikliklerini yüzüne vurduğu toplumla zorunlu ve sürekli bir çatışma hâlindedir. Yine de filozofun görevi, bu uyanışı yaymak ve geliştirmektir. Felsefenin amacı, sorunsallıkta yaşayan felsefi kahramanlar ortaya çıkarmaktır. Bu kitapta yazar, bir kahramanlık felsefesi, felsefi bir kahramanlık çağrısında bulunmaktadır. (Fol Kitap) Kendi gerçekleriyle yüzleşme hikâyeleri Füsun Çetinel’den Olmayan Şeyler-Öyküler. Genç yaşamların türlü hallerine ayna tutan 15 kısa öykü, yazarın gözlem gücü ve ince ayrıntılarla zenginleşen gerçekçi anlatımıyla derinleşiyor. Samatya'dan Pera'ya, Berlin'den Prag'a, bazen bir trende, bazen bir otobüste, bazense insanın büyüme serüveninde kendi iç dünyasına doğru çıktığı yolculuklarda... Geleceği şekillendirecek gençlerin, toplum baskısı, önyargılar, iletişimsizlik, göç, eğitim sistemi, sevgi ve şiddetle biçimlenen dünyaya tutunma ve kendi gerçekleriyle yüzleşme hikâyeleri. Okurun gündelik yaşamın içinde kendi izdüşümlerini yakalamasına olanak tanıyan; gençlerin hayata dört elle sarılmasının değerini duyumsatan öyküler. (Günışığı Kitaplığı) Trump halen ortalığı toza dumana boğabiliyor Yascha Mounk’tan Demokrasinin Halkla İmtihanı: Liberal Demokrasinin Krizi - Otoriter Popülizmin Yükselişi. Otoriter popülizm dünyanın her yerinde yükselişte! Liderler halka oynuyor, halk da onlara göz kırpıyor. Dünyanın hoşgörü abidesi Hollanda'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi sürekli artan bir destek görüyor, Marine Le Pen Fransa'da başa güreşiyor, en gelişmiş sosyal demokrasilere örnek gösterilen İsveç, Danimarka gibi ülkelerde yabancı düşmanı partiler çok güçlü bir destek alabiliyor. Aşırılar değilse de bir beden küçükleri çoktandır iktidarda. Rusya'da Putin, Hindistan'da Modi, Polonya'da Kaczynski, Filipinler'de Duterte, Macaristan'da Orban, Amerika'da Trump dört yılın ardından düşmüş olsa da halen ortalığı toza dumana boğabiliyor. (h2o Kitap) Efendi-köle ilişkisine psikolojik bakış Zülfü Livaneli’den Engereğin Gözü. "Bu roman hem karanlığın hem de aydınlığın, umudun romanıdır." Yaşar Kemal. Harem-i Hümayun'dan taht oyunlarına açılan ve erk istencinin karanlık dehlizlerinde kaybolup insanı, insan doğasının en aşağılık yönleriyle yüzleştirirken bir umut ışığı yakmayı da ihmal etmeyen büyülü bir anlatı. Efendi–köle ilişkisine psikolojik bir bakış. Yazarın "İstediğimi yapmaya en çok yaklaştığım kitap" dediği 1997 Balkan Edebiyat Ödüllü ilk romanı, küçük yaşta hadım edilip Haremağası yapılmış zenci bir kölenin, Habeş Süleyman'ın gözünden iktidar – birey ilişkisini anlatıyor. Süleyman, "biricik" efendisinin tahtla ölüm arasında gidip gelen kaderinin ellerinde bocalarken yeni sultana "Padişahım çok yaşa!" diye haykırmaktan da geri duramıyor. (İnkılap Kitabevi) Dönemin adalet sistemi, rüşvet ve kayırmacılığı Ahmet Mithat Efendi’den Esrar-ı Cinayat. Yazarın polisiye romanı, olayların akışındaki kurgu ustalığı ve karakterlerinin güçlü bir şekilde canlandırılmış olmasıyla yazarın övgüyü hak eden eserleri arasına girmiştir. Bir genç kızın cesedinin bulunmasıyla başlayan roman, intihar süsü verilerek öldürülmüş ikinci bir kişinin bulunmasıyla sürükleyici şekilde devam ederken, polis şefi Osman Sabri ile Muharrir Efendi’nin iş birliği ve dikkatli takipleri sonucu bambaşka bir hale bürünür. Dönemin adalet sistemini, yargılama usullerini rüşvet ve kayırmacılığı gözler önüne sererek eleştiren roman, yazarın usta işi üslubunu da yansıtarak şaşırtıcı bir sonla biter. (İş Bankası Kültür Yayınları) Unutulmayacak bir kitap Mizgin Bulut’tan Yokuş Aksanı. Geçiyoruz. Hem de acelemiz varmış gibi, kimsenin bizi beklemediği, kimseye merhem olamayacağımız yerlere doğru geçiyoruz. Bu geçişte ne ışıltı ne görkem, ne umut ne de gayret var. Bu geçiş yara almayı da yara açmayı da öğrendiğimiz, önce süte sonra kana özendiğimiz ve toprağa bile yettiğimiz bir geçiş. Bir de geride kalanlar var. Bu geçişin sağalmak olmadığını bilenler. Tıpkı kabuk bağlamış bir yaraya bakar gibi geçişimize bakıp 'Sen bu yaranın kabuğusun, kaşırsam kanarım, düşersen ne âlâ,' diyenler. Yazar kitabında öykülerle okuru şaşırtmayı ve oyun oynamayı seven bir yazar olduğunu müjdeliyor bize. Bireyi, aileyi ve toplumu ele alışındaki sahicilik, kendi sesini gizleyip karakterleri işitmemizi sağlayan dil mahareti ve sıradan görüneni tuhaflaştırmaktaki yeteneği ilk bakışta fark ediliyor. Kitap, uzun süre sizinle gezecek ve unutulmayacak bir kitap. (İthaki Yayınları) Dil vermez derinlerin uğultusu Bülent Güldal’dan Yağmur Salkımları. Dil vermez derinlerin uğultusu. Sığ sularda kulaç atana. Kayıkçıları severim de. Derin deniz kaptanlığıdır işim. (Kafe Kültür Yayıncılık) Yeni cesur, asi ve öncü kadınların yetişmesi için Doğan Satmış’tan Türkiye Tarihini Değiştiren 110 Kadın. Bazı kadınlar idealisttir, engel tanımazlar. Yaptıkları iş farklı olabilir ancak amaçları tektir. Onlar için önemli olan tek şey hedefleridir. Hedeflerine ulaşmak için her şeyi feda ederler. Gözleri başka şeyi görmez ve istediklerini yaparlar. Yaşam öykülerine bakınca şaşırırsınız. Çünkü bu öyküler baş döndürücüdür. “Uğruna ölmeye değmeyecek bir hayat, yaşamaya değmez”derler. Dışlanmak, sürülmek, kapatılmak onları durduramaz... Gazeteci-yazar, Türkiye’de siyasetten girişimciliğe, spordan sinemaya yaptıklarıyla kitleleri peşinden sürükleyen 110 kadının hikâyesini anlatıyor. Onlardan ilham alan yeni cesur, asi ve öncü kadınların yetişmesi için bir katkı sunuyor. (Karakarga Yayınları) Eğitime ve iyiliklere adanmış yaşam Müjdat Gezen’den Çocukluğumu Bindirdim Tramvaya O Gitti Ben Kaldım Yaya. “Müjdat’la Fatih’te doğduk, Karagümrük Ortaokulu ve Vefa Lisesi’nde okuduk. Bu nedenle birçok ortak arkadaşımız oldu. Geçenlerde bunlardan biri olan Ataman’la (Dilgin) konuşuyorduk. Söz döndü dolaştı, her zaman olduğu gibi Müjdat’a geldi. Onun tiyatroya, öğrenci yetiştirmeye, eğitime ve iyiliklere adanmış yaşamından söz ederken, nasıl oldu anlamadım, ikimiz de aynı anda “Müjdat adamdır. Hem de çok iyi bir adamdır” dedik. TRT’de çalışırken Tunceli Ovacık’a gitmiştik. Bizi Munzur Nehri’nin kırk gözeden adeta süt gibi, bembeyaz köpükler saçarak doğduğu yere götürdüler. Eğilip kana kana içtiğim çok soğuk ve berrak suyun tadını hâlâ damağımda hissederim. Ben Müjdat’ın hayatını, o kaynaktaki gibi hiçbir kirin karışmadığı bir akarsuya benzetirim. Kitabı okurken gürül gürül akmaya devam eden bu tertemiz sudan, siz de bir yudum alacak ve tadına doyamayacaksınız…” Uğur Dündar. (Kırmızı Kedi Yayınları) Bulgura sahip çıkmak Asuman Kerkez’den Anadolu'dan Dünyaya Armağan Bulgur. Kitap, üç yıllık emeğin sonucunda ortaya çıkan arşiv niteliğinde bir çalışma. Uzun ve geniş alan araştırması, bin kişiyle gerçekleştirilen anket sonuçları, incelikle işlenen akademik altyapı ve her tarif için dikkatle oluşturulan tariflendirme sürecinin meyvesidir. Mezopotamya’dan Anadolu’ya, Hititlerden Selçuklulara, yağmur duası geleneklerinden anılara, sağlıklı beslenmeden nasıl markalaşacağına kadar çok geniş bir pencereden bulguru anlatır. Bir tabak pilavdan, bir sıkım köfteden ibaret olmayan, binlerce yıllık eşsiz kültürü ifade eden, dünyada her geçen gün daha da önem kazanan bulgura sahip çıkmak, hak ettiği değeri kazandırmak ve gelecek nesillere bırakmak en büyük amacım. (Libros Kitap)   Ben annemi bile hoşnut edemiyorum Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan Cadı - Klasik Maceraperestler. Mesela, farz ediniz ki benim sekiz-on göbekten beri olan büyük annelerim tekrar dünyayı özleyerek hayata geri dönmüşler. (...) Ben bir annemi bile hoşnut edemiyorum. Allah saklasın öyle bir düzine çenesi düşük koca karıyla sonra ne yaparım? (...) Ölü mezarında gerek. Oradan çıkmaları ne kendileri ne de bizim için iyi değildir. Sonra seçimlere karışırlar. Parlamentoya girerler. Dünyadan namusuyla, şerefiyle gitmiş olan edebiyatçıları, bilgeleri buraya milletvekili gönderirler. O biçarelerin de benzerleri gibi iftiraya uğrayarak adları kirlenir. Bir zamanlar nasılsa kazanmış oldukları ünleri bozulur. (...) Bizim Binnaz’ın açtığı bu çığır iyi bir şey olmaz. (Maceraperest Kitaplar) Tarihin en etkili köpekleri Sam Stall’den Uygarlığı Değiştiren 100 Köpek - Tarihin En Etkili Köpekleri. Tek bir köpeğin, tarihin akışını değiştiremeyeceğini sanıyorsanız, belli ki Peritas'ı duymamışsınız; Büyük İskender'i bir filin ayakları altında ezilmekten kurtaran köpeği. Ya da Fransa ile Rusya arasında savaş çıkmasına yol açan İtalyan tazısı Biche'i. Papa VII. Clemens'i ısırıp İngiltere'nin Katolik Kilisesi'nden kopmasına neden olan Urian'ı. Richard Wagner'e operalarını bestelerken yardım eden Peps ile Fips'i... Bunlar, Uygarlığı Değiştiren 100 Köpek'in kahramanlarından sadece birkaçı. (Mundi Kitap) Çarpıcı şirket yapılanma önerisi Daniş Navaro’dan Şirket: Quo Vadis? Deneyimli CEO'dan çarpıcı şirket yapılanması önerisi... Bu eserin baş kahramanı Şirket... Ve Şirket hasta! Neoliberal anlayış, iş dünyasını çökertti. İş dünyasının çivisi çıkmış durumda! EO'lar, büyüme, kâr, EBITDA, performans diye diye, asıl konuyu, insanı, çalışanı, örgütü, ürünü, kaliteyi, kısacası şirketin kendisini ve "işin özü"nü unuttular. Bu çalışmada, yazar, çoğu aktif CEO'lukla geçen iş hayatındaki deneyimlerinden yola çıkarak, bakış açısını akademik ve kuramsal olarak da temellendirerek, günümüzdeki neoliberal modern şirketin, "iyi şirket – kötü şirket" ayrımındaki örtük gerçekliklerini ve daha iyi, daha etkin ve daha mutlu bir şirket alternatifinin nasıl mümkün olabileceğini ortaya koyuyor. (Remzi Kitabevi) Bilim felsefesinin temel sorunları Cengiz İskender Özkan’dan Bilim Felsefesi. Elinizdeki kitap bilim felsefesinin temel sorunlarına ve kavramlarına bir açıklama getirmekte, bilimsel ilerlemenin ve akılcı bir yaklaşımın, günümüz bilim felsefesindeki sorunların çözümünde önemini göstermeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla yirminci yüz yıl bilim felsefesinin önemli düşünürlerinin görüşlerini ele alarak bilimsel gelişmenin olanağının hangi bakış açısından görülebilir olduğu, bilim tarihinin sürekli bir gelişim çizgisi gösterip göstermediği, bilimsel olan ile sahte-bilimsel olan arasında metodolojik bir ayrım yapılabilip yapılamayacağı gibi meselelerin açıklığa kavuşturulması hedeflenmektedir. (Say Yayınları) Beklenmedik bir karar alır Stefan Zweig’ten Yakan Sır. Annesiyle birlikte bir dağ kasabasına giden on iki yaşındaki Edgar, otelde kalan genç ve yakışıklı bir baronla arkadaş olur. Yakışıklı olduğu kadar çapkındır da bu baron ve Edgar'la arkadaşlık kurmasındaki amaç çocuğun annesiyle yakınlaşmaktır. Geçirdiği hastalıktan yeni kalkmış, ergenliğin eşiğindeki Edgar barona duyduğu hayranlıkla onun peşinden ayrılmaz, baron ise çocuğu amacına ulaşmasının önünde engel olarak görmeye başlamıştır. Bir süre sonra büyük bir sır paylaştıklarına inandığı bu iki yetişkinden kuşkulanan Edgar, ihanete uğradığına inanır ve beklenmedik bir karar alır. (Sia Kitap) Tüm sorularınıza bir çırpıda cevap için Adnan Bağrıaçık’tan Doktor Ağrım Var. Bu kitabı hazırlarken; herhangi bir ağrınız olduğunda, hemen aklınıza gelen tüm sorularınızı bir çırpıda cevaplayacak bir başvuru kaynağı olmasını hedefledik. Her evde mutlaka bulunmalı diye düşündük. Yanlışları önlesin, doğruları göstersin istedik. Tam 28 farklı ağrıyı inceledik. Bu ağrıları yaşamamak için alacağınız önlemleri, o ağrıya yönelik nasıl beslenmeniz gerektiğine de değindik. Evde sizin kendi kendinize yapabileceğiniz basit çözümlerden, modern tıbbın tedavi yöntemlerine uzandık. Akupunkturdan osteopatiye, homeopatiden ozon terapiye tam 28 tamamlayıcı tıp yönteminden bahsettik. Hangi ağrıda hangi bitki sorusunu tüm ağrılarda ayrı ayrı cevapladık. Ve her ağrıda sporun, egzersizin şifa verici yönünden söz ettik... (Sözcü Kitabevi) Aşkın birleştirici gücüne övgü Alain Badiou, Nicolas Truong’tan Aşka Övgü. Çevrim içi flörtün risksiz romantizm vaat ettiği, sevginin ise çoğu zaman sadece arzu ve hedonizmin bir çeşidi olarak görüldüğü tüketimcilikle dolu bir dünyada Alain Badiou, aşkın tehdit altında olduğuna inanıyor. Rimbaud'nun ünlü "Aşkı yeniden icat etmeli, besbelli" sözünü özümseyen kitap; Kierkegaard, Platon, de Beauvoir ve Proust gibi isimlerin de eşlik ettiği, 21. yüzyıl modernliği karşısında yeni bir aşk anlatısı. Aşkı varoluşsal bir proje, sürekli gelişen bir hakikat arayışı olarak ele alan yazarın antikapitalist aşkın birleştirici gücüne övgüsü bizi ondan korkmamaya, başkalarını keşfetmeye ve kendimize olan saplantımızdan uzaklaşmaya sevk eden muhteşem bir girişim. (Tellekt Yayınları) Üç kız kardeşin hikâyesi Jokha Alharthi’den Dolunay Kadınları. Umman'ın bir köyünden üç kız kardeşin hikâyesi bu: Kırık bir kalple evlenen Meyye, bir görevi yerine getirircesine evlenen Esma, her şeye rağmen sevdiği adamla evlenmeyi seçen Havle… Bu üç kadın ve ailelerinin hikâyeleri üzerinden hızla değişen Umman’ı, en zengininden en fakirine servet dağılımının alaşağı ettiği hayatları da okurla buluşturuyor Jokha Alharthi. Üç kız kardeşin aynı kader dokusundaki hikâyesi, farklı yollara doğru ilerlerken bu döngüyü kırmak için bambaşka hayatlar kurmaya çalışan çocukları, aynı göbek bağıyla bağlanmış gibi çemberi yeni baştan döndürüyor. (Timaş Yayınları) Çekilen çilelerin sırrını açığa vurmayan yolculuklar Metin And’tan Kırk Gün Kırk Gece: Osmanlı Düğünleri - Şenlikleri - Geçit Alayları. Güzel bir kitap adı olmakla birlikte sözel kültürün zirveleri olan masallardan da izler taşır. Masal kahramanlarının ayrıntısı bilinmeyen düğünleri ve çekilen çilelerin sırrını açığa vurmayan yolculukları kırk gün kırk gece sürer, geriye dönülüp bakıldığında dün gibi gelen, bir arpa boyu yol alınmamış gibi anlatılan masalların gücüyle zenginleşen şenlikler, bize gerçek bir uygarlık hikâyesi de anlatır. Kitap, Osmanlı şenliklerine bir sanat bileşkesi olarak bakan yazarın tespitleri, yorumları, erken ve yönlendirici önerileri sanat tarihi için de iyi niyetli değinmeler içeriyor. Gösterim sanatlarının bu dalında hedefe giden yolun başlarında ve ortalarında onun olağanüstü gayret ve sezgiyle açtığı çığır ve bıraktığı izler var. (Yapı Kredi Yayınları)