Acı çeken insanların yaşadığı bir dünya Philip K. Dick'ten Yüksek Şatodaki Adam. İkinci Dünya Savaşı'nı Almanlar ve Japonlar kazansaydı... Eğer Almanlar ve Japonlar, biri batıdan diğeri doğudan ABD'yi işgal etselerdi. Ortaya çıkan, Nazi vahşetinin ve muhafazakâr Japon imparatorluğu şiddetinin hüküm sürdüğü bir kâbus mu olurdu, yoksa bugünküne çok benzeyen, içinde yaşayan, seven, para kazanmaya çalışan, acı çeken insanların yaşadığı bir dünya mı? Yazar, bize böyle bir dünyayı "işgalci" bir Japonun gözünden anlatıyor... (Alfa Yayıncılık)   Kahvaltı sofralarınız için lezzetli tarifler Nathalie Stoyanof Suda’dan Kahvaltı & Brunch/Beyaz Fırın’ın Tarif Defterinden. İki asırlık pastane Beyaz Fırın’ın beşinci kuşak temsilcisi Nathalie’den, kahvaltı sofralarınız için lezzetli tarifler... Beyaz Fırın lezzetleriyle hazırlanan bu kahvaltı kitabında damak tadına hitap eden bolt çeşitli mönüler yer alıyor. İşte bunlardan bazıları: Yumurtalar & Krepler. Poğaçalar, Börekler, Çörekler & Tartlar. Ana Yemekler, Tatlılar, Reçeller & Ekmekler. (Remzi Kitabevi) İki kadın iki ayrı yol Elfriede Jelinek’ten Aşık Kadınlar. Feminist şair, oyun yazarı, çevirmen ve romancı, kalabalık korkusu ve sosyal fobisi nedeniyle 2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almaya bizzat gidememiş ama törende gösterilmesi için kaydedilen videoda, nota sehpasından okuduğu konuşmasında “Lisan bazen kazara bulur yolunu ama yoldan çıkmaz” demişti. Yazar, kitabında da anlatacağı hikâyeye hizmet eden özel bir üslup kullanarak kadınlığı ve evlilik kurumunun ekonomik güvenceyle ilişkisini irdeliyor. Alplerde bir kadın iç çamaşırı fabrikası. Mutluluk peşinde iki kadın işçi. Brigitte ile Paula. İçinde bulundukları ekonomik sınıfı terk ettikleri, eşleri ve çocuklarıyla mutlu mesut yaşadıkları bir gelecek var hayallerinde. Bu hayale ulaşmaksa fabrikadaki çalışma şartları kadar zor. İki kadın, iki ayrı yol. Bir iyi, bir de kötü örnek. (İthaki Yayınları) Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir George Orwell’dan Hayvan Çiftliği. Hayatları boyunca köle olarak yaşayan hayvanlar, nihayet kendi kendilerinin efendileri olmaya karar verip isyan bayrağını çekerek insanları alt ederler. Artık düşledikleri dünyayı yaratma şansı onlardadır. Fakat kendi kendilerine yetecekleri adil bir sistem kurma hayalleriyle çıktıkları bu yolda insanların hatalarını tekrarlamaktan ve yozlaşmadan kaçamayacaklardır. Yazar, bu unutulmaz eserinde otoriter ve totaliter rejimlerin tehlikelerini gözler önüne sererek, geçmişteki ve günümüzdeki toplumların işleyiş mekanizmalarını büyük bir ustalıkla eleştirir. (Altın Kitaplar) Doğanın güzellikleri Thomas Hegbrook’tan Doğa-Dünyadan Öyküler. Bu sessiz kitapta doğanın güzelliklerini ve mucizelerini keşfedin, bırakın hayal gücünüz her şeyi canlandırsın! Nefes kesici çizimler, doğumdan ölüme, kıştan sonbahara zamanın akışında çeşitli hayvanların ve böceklerin doğal ortamlarındaki yaşamlarını ve yaşadıkları değişimleri yansıtıyor. (Bilgi Yayınevi) Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Cemal Süreya’dan Sevda Sözleri. Biliyorum sana giden yollar kapalı. Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni. Ne kadar yakın ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi. Uyandım uyandım, hep seni düşündüm. Yalnız seni, yalnız senin gözlerini. Kitap yazarın öğrencilik yıllarında başlayan ve ölümüne kadar devam eden şiir hayatında yayımladığı tüm eserlerin yanı sıra, dergilerde ve mektuplarda kalmış, bazısı adsız ve yarım bırakılmış şiirleri de bir araya getiriyor. (Can Yayınları) Duygu karışıklıkları hayal kırıklıkları Zeynep Çelik’ten Yaşamadığım Bir Gün. Tuna çukur açmayı seviyor. Toprakla bağı dedesinden geliyor. Çukur açmayı ondan öğreniyor. Önce çiçeklere sonra insanlara. Bir mezar kazıcı olarak açtığı her çukur içine doğru giden bir kuyuyu daha da derinleştiriyor. Kendisini kazıyor Tuna. Duygu karışıklıkları hayal kırıklıklarına sürüklüyor. Ama çukur açmayı bırakmıyor. Kişi önce çocukluğunu sonra geleceğini terk ederse kendisi olabilir mi? Yüzeysel bir hayattaki planlı ilişkilerin içinde topluma tutunamazsa varoluşunun anlamını hayatta olmayanlarda bulabilir mi? (Dağhan Külegeç Yayınları) Hikâyelerde umudun ve aşkla yazmanın izleri var Bir Tabu Meselesi-Tabu ve Affetmek Temalı Öyküler… “Yazarlar için tabular, her zaman üzerine gidilmesi gereken konular olmuştur. Toplumun sessiz kabulü illa ki doğruyu yansıtmaz. İşte o zaman bir yazara düşen görev, vicdanın sesi olmaktır. Bu kitap da yazarlık okulu katılımcılarımızın çıkardıkları ortak bir ses olarak ayrı bir öneme sahip.” Gülşah Elikbank. “Bu hikâyelerde umudun ve aşkla yazmanın izleri var. Yeni sorular sordurtma heyecanı da... Görmek ve duymak gerekiyor.” Mario Levi. “Tabular, bize düşünmememiz salık verilen mor inekler gibi... İstemsizce meşgul ediyorlar zihnimizi. Üzerlerine düşünüp bir şeyler yazdığımızda ise onları adeta tasnif edip paketleyerek raflarına koymuşuz misali terk ediyorlar gündemimizi. Affetmek, başkasından çok kendimize yaptığımız bir iyilik... İyileşme sürecimizin bir aşaması. Bu iki temanın harmanlandığı hikâyelerin tadını düşünebiliyor musunuz?” Selda Terek. (Destek Yayınları) Gelgitlerle dolu bir aşk Gerhart Hauptmann’dan Sevgili Wanda. Kitap, heykeltıraş Paul Haake ile bir sirk kızı olan Wanda arasındaki gelgitlerle dolu aşkın üzerine kuruludur. Sanatında emin adımlarla ilerleyen yetenekli heykeltıraş Haake, genç Wanda'ya büyük bir tutkuyla bağlanır. Meslek hayatını riske atmak pahasına; zenginliği, şöhreti ve unvanı elinin tersiyle itip Wanda'nın çalıştığı sirkin peşine takılır, hatta bu uğurda ölümü göze alır. Aşkın Wanda cephesindeyse durum son derece karışıktır. Kitap, sevilip sevilmediğini ömrünün sonuna dek anlayamayan bir adamın, parmaklarıyla soğuk heykeller yontan bir sanatçının, aşkın o beyaz körlüğünün hikâyesi. (Everest Yayınları) Toprak ilk Akdeniz halklarının kültürel temeliydi James H. S. McGregor’den Tarihöncesinden Bugüne Akdeniz Dünyası ve Doğa-Kriz Çağına Nasıl Geldik? Toprak ilk Akdeniz halklarının kültürel temeliydi; toprağa bağlı ve yakın olduklarını kabul ediyor, doğayı çeşitli şekillerde işlenen kırsal dünya içerisinden kavrıyorlardı. Sahip oldukları bu doğa imgesi, ticaretten sosyal yaşama, dini ritüellerden tarım etkinliklerine kadar hayatın her alanına nüfuz etmişti. Binlerce yıl boyunca insanlık ile ona ev sahipliği yapan toprak arasında keskin bir ayrım yoktu. Doğayla büyük ölçüde uyumlu bir ilişkinin var olduğunu kabul eden yaygın bir uzlaşı vardı. Antik Akdeniz’de geleneksel tarım, doğal ekosistemlerin temel özelliklerine aykırı değildi. Zengindi, karmaşıktı, kendi kendini düzenliyordu ve esnekti. (İş Bankası Kültür Yayınları) Bir dönemin önemli geleneği Selçuk Karakılıç’tan Jübile-Edebiyatın Renkli Dünyasına Uzun Bir Seyahat. Bir zamanlar böyle bir şey vardı. Başarının toplu veda töreniydi. Bir gönül borcu ve saygı duruşu olarak kendisine has bir kültür bile yaratmıştı. Herkes alkışlardı jübilesi geleni. Geçmişin takdiriydi aynı zamanda. Seçkin bütün meslek gruplarında düzenlenen, özel merasimlerdendi. Şimdi unutuldu. Bazı şöhretli sporcular için yapılıyor eski sıklıkta olmasa da. Yazar, özellikle 1930- 1970 arasında esen bu jübile rüzgârının matbuat âlemindeki yansımaları arasında dolaşıyor, çarpıcı haberler içinden devşirdiği ilginç anekdotlarla bir dönemin bu önemli geleneğine ışık tutuyor. Detaylar ve olaylar kadar şahıslar da edebiyat ve kültür tarihimizin unutulmuş bir güzelliğini önümüze seriyor. (Kapı Yayınları) Flört etme sanatında başarılı olmak için Adil Yıldırım’dan Flört Etme Sanatı. Flört bir sanattır ve inceliklerini bilirseniz hayatınıza renk katan bir oyun haline gelir. Flört etme sanatında başarılı olmak için birtakım becerilere sahip olmanız gerekir ve o noktaya geldiğinizde bu oyundan en çok keyif alan siz olursunuz. İlişki koçu ve yazar kitabında Türk toplumunun kadim yarasına dokunuyor. Dünyaca ünlü James Bond filmlerinden örnek flört sahneleri veriyor, sırtlan erkeklerden avcı kadınlara uzanan geniş yelpazeyi anlatıyor ve en gizemli flört taktiklerini ilk defa açıklıyor: Neden flört edemiyoruz? Flörtün altın kuralı nedir? Flörtü kim başlatır? Flörtün amacı nedir? Flört etme sanatında nasıl başarılı olabilirsiniz? (Karakarga Yayınları) 11 öyküden oluşan kitap Mihail Afansyeviç Bulgakov’tan Şeytani. Rus edebiyatının en özgün ve sıra dışı ustalarından biri yazar. Eserlerinde fantezi ve gerçeküstücülüğü, gerçekçilik ile bu kadar ustaca bir araya getirebilen başka bir yazar saymak oldukça zordur. Birbirini takip eden 11 öyküden oluşan kitap bunun en güzel örneklerinden. Kibrit Malzemeleri Genel Tedarik Merkezi’nde çalışan Korotkov’un serüveninde Bulgakov, bir yandan bürokratik hantallığı üzerinden Sovyet rejimini eleştirirken diğer yandan her kelimesinde kalemin kılıçtan daha keskin olduğunu ispatlıyor. (Kırmızı Kedi Yayınevi) Çeşmir köyü amansız kuraklığı Dursun Akçam’dan Kanlıdere'nin Kurtları. Demirkırat'ın iyice sertleştiği yıllardır; Doğu Anadolu'nun ücra köşesindeki Çeşmir köyü amansız kuraklığın altında ezilmektedir. Bey, kasabadaki partili yandaşlarına sırt dayıyarak köylüye zulüm ederken kesesini de dolduracak kirli oyunlar çevirir. Öte yandan Muhtar, İmam, köyün ileri gelenleri, Bey ile işbirliği içinde olup gidişata izleyici kaldıkları gibi kendi çıkarlarının peşindedir. Yiyecek bulamayan köylü, aynı zamanda vergilerin altında inim inim inlerken köyün delikanlısı Merdan ile arkadaşları, Bey'e başkaldırıp sömürü ve zulüm düzenini yıkmak ister... (Literatür Yayıncılık) Bilim, günlük hayatımızı değiştiriyor Daniel H. Pink’ten Augmented - Artırılmış Gerçeklik. “Bilim, günlük hayatımızı radikal bir biçimde değiştiriyor. İnsanlar geleceğe genelde ümitsizlikle bakıyor ancak kitap, geleceğe dair iyimser bir anlayış sunuyor ve bence de imkânlar sonsuz…” Tory Belleci, Mythbusters programının sunucusu. “Geçtiğimiz birkaç on yılda yapılan inovasyonları görmüş biri olarak, değişime neden bu kadar direnildiğini anlayamıyorum. Yazarların bu kitapta tarif ettikleri dünyada, yaşamlarımızı kökten değiştirecek eli kulağında gelişmeler var. Augmented, gerçekten de soluk kesici bir eser.” Nolan Bushnell, Atari’nin kurucusu. (Maltepe Üniversitesi Kitapları) Eşitlik prensibine vurgu yapılıyor Odeabank'tan, 'Eşit Masallar' projesine 2 yeni kitap ile devam ediyor. Seriye eklenen “Kurbağa Prens” ile “Pamuk Kalpli Prens ve Yedi Cüceler” kitapları, çocuklarda toplumsal rollerle ilgili eşitlikçi algının yerleşmesini ve kız çocuklarının gelişmesini desteklemeyi hedefliyor. Can Yayınları ve Odeabank iş birliğiyle, psikolog Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk’un içerik danışmanlığında; modern edebiyat yazarları Fadime Uslu ve Hikmet Hükmenoğlu imzasıyla eşitlik prensibine vurgu yapılarak yeniden yorumlanan iki kitabın illüstrasyonlarını Mert Tugen ve Sibel Açıkalın yaptı. Açık havada farklı şeylerle uğraşmak Elvin Öven’den Fırat’ın Uzay Problemi. Alp ile Irmak ikiz kardeşler, ikizler ama dış görünüşleri tamamıyla farklı. Fırat teknoloji meraklısı, çok sevdiği bir de kuzeni var: Alp. Onunla bir araya geldiklerinde tabletlerinde oyun oynamaktan başka bir şey yapmıyorlar. Saatlerce tablet başında kalmaları, gözlerinin başka bir şey görmemesi elbette anne-babalarının hoşuna gitmiyor. Onların biraz da dış dünyayla, insanlarla, doğayla ilgilenmelerini, açık havada farklı şeylerle uğraşmalarını sağlamak için müthiş bir plan hazırlıyorlar. Çocukları alıp tatile çıkıyorlar ama daha deniz kenarındaki köye varır varmaz işleri çıktığı için çocukları orada bırakıp kente dönüyorlar. Köyde kalan üç kafadar ise nasıl bir oyunun içine itildiklerini anlamıyorlar. (Sia Kitap) Farklı toplumsal yaşantıların dünyası Ahmet Ümit’ten Başkomser Nevzat 2-Tapınak Fahişeleri. Yazarın polisiye roman ve öykülerinin efsanevi kahramanı Başkomser Nevzat, bizi bu üç çarpıcı macerada, yardımcıları Komiser Ali ve Kriminolog Zeynep'le beraber İstanbul'un kadim semtlerinden farklı toplumsal yaşantıların dünyasına, insanın aşk ve onurunu korumak için neler yapabileceği ile yüz yüze getiriyor. Ne garip değil mi polis? Ben sahte peygamberlerden medet umdum, satanist kardeşim şeytandan medet. (Yapı Kredi Yayınları) Ötesi olmayan en yüce yapı Dante Alighieri’den İlahi Komedya–Cennet. Kitap, Dante'nin Cennet'e yaptığı yolculuğun öyküsüdür. Cennet, ilk yedi katı iç içe geçmiş yedi gökten oluşan, on katlı, kâinatın tümünü saran, ötesi olmayan en yüce yapıdır. Maddeden tamamen arıdır. Yalnızca duyularla algılanır, çünkü saf ışığın sarıp sarmaladığı, zaman mefhumunun olmadığı bir dünyadır. Dante'ye Cennet yolculuğunda Araf'ın tepesinde Vergilius'un yerini alan Beatrice eşlik eder. Şair ilk yedi katı geçip de sekizinci ve dokuzuncu katlara geldiğinde bu yolculuk boyunca neden sürekli olarak tarihi şahsiyetleri gördüğünü öğrenir. Bu tanrısal bir sırdır ve ancak ahlak ve erdem sahibi inanlı kimselere bahşedilmiş ruhsal bir taçlandırmadır. (Alfa  Yayınları) Hayal kurmanın hayalini kuralım Dallas Clayton’dan Harika Hayaller. Çocukluğun rengidir hayaller; sınırsız, koşulsuz, rengârenk, yaratıcı... Kitap, düşünmek ve düşlemek sahip olduğumuz en değerli şeylerdir diyor. Tüm ümidini ve planlarını evlere, arabalara hatta mobilyalara dönüştürenler onları kaybettiğinde yollarına devam edebilecekler mi acaba? Oysa zihnimiz bize durmaksızın hayal kurmamızı söylüyor. Düşünsenize, onlar asla kaybolmaz, eskimez, bozulmazlar... Haydi, hayal kuralım, hatta hayal kurmanın da hayalini kuralım! Yazar, kitabıyla çocuk dünyasını, hayal kurmanın güzelliğini, farklılıkların değerini ve asla vazgeçmemek gerektiğini sıcacık bir dille anlatırken hepimize müthiş bir evrenin kapısını aralıyor. (Altın Kitaplar) Dizelerdeki melankolik Cemal Süreya’dan Sıcak Nal. Ağzı ağzına dolu telefonlardan. Gözleri bozuk paralardan. Saplantılı duvar saatlerinden. İçkilerin giderek küçülmesinden. Belli, iyi şeyler olmayacak. Bu kitaptaki şiirler yazarın güz mevsimine ait. Erken kaybettiği dostları Edip Cansever ve Turgut Uyar'dan söz eden, türbeleri dolaşan ve "Yaşadım, Tanrım" diye hayatının muhasebesini yapan şairin kitaptaki tüm dizelerinde aynı melankolik hava esiyor. (Can Yayınları) Sevginin ne olduğu, düşündüren bir hikâye Geraldo Valerio’dan Gölde. Booklist 2019’un En İyi 10 Sessiz Kitabı Listesi’ne giren kitap için bazı yorumlar: “Her yaştan okuru sevginin ne olduğu, onu kazanmak ve sürdürebilmek için neler gerektiği üzerine düşündüren önemli bir hikâye.” (School Library Journal) “Geraldo, 3 ile 7 yaş arasındaki tüm çocukların keyif alacağı, güzel bir şekilde ifade edilmiş bu yeni eserinde gerçek dostluğun ve sevginin doğasını araştırıyor. Ailelerin kitaplıklarının, kreşlerin, anaokullarının, ilkokulların, kütüphanelerin ve resimli kitap seçkilerinin kıymetli bir parçası olacak.” (Midwest Book Review) “Empatiyle doğanın kesişiminde sessiz bir başyapıt.” (Let’s Talk Picture Books Blog’u) (Bilgi Yayınevi) İsteklerinin gerçekleşmesi için neler yapıyorsun? Anette Inselberg’ten Gerçekten İstiyor musun? Rüzgârın yönünü değiştiremezsin ama yelkenini hedefine doğru çevirebilirsin... XSENTIUS. Bir işin olsun istiyorsun. Bir eşin olsun istiyorsun. Çocuğun olsun istiyorsun. Evin, araban olsun istiyorsun. Dileklerin gerçek olsun istiyorsun. Tabii ki mutlu olmak istiyorsun. Peki, bütün bu isteklerinin gerçekleşmesi için neler yapıyorsun? Mutsuzluğunu, yoğunluğunu, çaresizliğini ve yalnızlığını bahane ederek bir köşede oturuyor, her birinin sana kendiliğinden gelmesini mi bekliyorsun? Gerçekleşmeyen isteklerin yüzünden kendini daha mutsuz ve daha ümitsiz mi hissediyorsun? Oysa isteklerin öyle büyük ve gerçekleşmesi zor şeyler değil üstelik... Madem öyle neden olmuyor diyorsun değil mi? (Destek Yayınları) Anlatımıyla dahi sarsıcı Huşeng Golşiri’den Şehzade İhticab. Yazarın kitabı 1920'lerin İranı'nda, bir taşra kasabasında, virane bir evde yaşamını sürdüren devrik bir şehzadenin yaşamını konu alır. Şehzade İhticab veremden ölmek üzeredir. Atalarının ihtişamlı geçmişi, eski günlerin görkemi ve puslu hatıralarında teselli arar. Hatıraların yetmediği yerde hayal gücüne sarılır. 1974 yılında İranlı yönetmen Behmen Fermenara tarafından filme de uyarlanan Şehzade İhticab, seslerin ve görüntülerin birbirine karıştığı, hatırlamanın yorgunluğundan mustarip bir şehzadenin enkazı. “Golşiri'nin çizdiği resimden anlam çıkarmak için Farsça ve İran tarihi bilmenize hiç gerek yok… Son zamanlarda okuduğum en rahatsız edici kitaplardan... Anlatımıyla dahi sarsıcı.” Glasgow Herald. (Everest Yayınları) Döneminin en çok okunan yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan Günümüz Türkçesiyle Şıpsevdi - Türk Edebiyatı Klasikleri 55. 1901’de “Alafranga” adıyla tefrika edilirken sansürün hışmına uğrayarak yarım kalan roman, 1909’da Şıpsevdi adıyla yeniden doğar. Hüseyin Rahmi Batı özentisi tiplerin en meşhurlarından birini, Meftun’u yaratmış, üslubundaki yüksek mizahı ve felsefeyi bugünün okuruna tattırmayı bilmiştir. Şıpsevdi zamansız bir eserdir. Yazar (1864-1944) Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer. Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. (İş Bankası Kültür Yayınları) Hareme ait bilinmeyen ve saray entrikaları Suat Derviş’ten Bir Haremağasının Hatıraları. Kitap, 2. Abdülhamit saltanatının son birkaç yılı içerisinde Yıldız Sarayı’nda geçen ve bu dönemi Hayrettin adlı bir haremağasının gözünden tüm ayrıntılarıyla anlatan bir tarihi roman. Ancak yazar sadece hareme ait bilinmeyenleri, saray entrikalarını anlatırken değil, hadım edilen, köleleştirilen bir erkeğin psikolojisini tasvir ederken de ustalığını gösteriyor. Bu romanı okurken Osmanlı sarayının gelmiş geçmiş tüm haremağalarını, bu insanların çocuk yaşta vatanlarından koparılışlarını, âdetini, dilini bilmedikleri bir coğrafyada kuma gömülerek etleri dağlanırken hissettikleri acıyı düşünün. Köle olarak satılığa çıkarılışlarını, hayatları boyunca tüm kaderlerinin bir başkasının iki dudağının arasında oluşunu aklınıza getirin. (İthaki Yayınları)