- Film çekimleri sırasında yaşadığınız ilginç olaylar oldu mu?
Film bittikten sonra sekizi bacaklarımda olmak üzere vücudumda 10 yara ve çürük vardı. Manevra mermileri kullandığımız, gerçek tüfeklerle canlandırdığımız aksiyon sahneleri yüzünden omzumda, dipçiğin altında morluk bile oluştu.
Çekimlerimiz 2.5 aydan uzun sürdü. Dağların tepesinde, derin uçurumların birkaç metre dibinde, dik yamaçlarda durarak sahneler çektik. Adana (Kozan), Konya (Karapınar), Ankara (Beypazarı ve Gölbaşı), Isparta’da (Eğirdir) çekim yaptık.
- Önce ‘Dağ 2’yi konuşalım...
Filmin kazandığı başarıdan dolayı çok mutluyum. An itibariyle, 2.5 milyona yakın gişesiyle 2016’nın en çok izlenen filmi oldu ‘Dağ 2’. Film yedi haftadır vizyonda olmasına rağmen gücünü kaybetmedi. Halkımız sinemada da askerine sahip çıkıyor.
- Bu başarı beklediğiniz bir durum muydu?
Bir yıl önce senaryoyu okuduğum andan beri gişe ve takdirden emindim. Bu içerikte bir filmin yarattığı duygunun zamanlamasının sosyolojik açıdan çok doğru olduğunu görüyordum. Türk seyircisinin anlattığımız öyküdeki gibi hissetmeye ihtiyacı vardı.
Bilim adamı olmayı çok isterdim
- Filmde canlandırdığınız Kurmay Yarbay Veysel Gökmusa karakteri oyunculuk kariyeriniz boyunca en özel rollerinden biri olmalı...
Kesinlikle evet. Veysel Gökmusa, oyunculuk hayatımın en özel, büyük ve kapsamlı rolü. Alper Çağlar o kadar derin ve katmanlı bir rol yazmış ki, çekimlerde karakter detaylarının ve sembolü olduğu anlamın sorumluluğunu her an sırtımda hissettim.
Veysel Yarbay, cerrahi hassasiyette ve uzmanlıkta müthiş bir komutan olmasının yanında, geçmişinde derin yaraları olan acı içinde bir yürek. Mesleği gereği, sahip olduğu derin duygusallığını asla dışa vuramıyor. Bu duyguların seyirciye de geçmesi gerekiyordu. İşte Veysel’i oynamak bu yüzden çok keyifliydi ve bir o kadar da zorlu. Rolün nefes alışına bile çok özendim.
- Çocukluk yıllarınızda hiç asker olmayı düşündünüz mü?
Çocukluğumda bilim adamı olmayı düşündüm; astronot olmayı çok isterdim. Sonra bunun Türkiye’de pek yaygın bir sektör olmadığını fark edince bu hayalimden vazgeçtim.
- Askerliğinizi yapmış olmanın canlandırdığınız role pozitif anlamda katkısı oldu mu?
Rolüme hazırlanırken çok sayıda askeri film ve dizi izledim, kitap okudum. Bunların sonunda da Veysel Yarbay iç dünyamdan ortaya çıktı.
Biraz da özel hayat…
- Babanızın size vasiyeti oldu mu?
Babamın verdiği öğütler vasiyet değil ama nasihat tarzında oldu.
Gerek sözleriyle verdiği mesajlar gerekse tavırlarıyla sergilediği duruş hayatı kullanma kılavuzum oldu ve öyle de devam edecek.
- Anneniz nasıl?
Annem çok iyi. Kardeşimle evimin arasında mekik dokuyarak torunlarıyla ilgileniyor. Annemin başımın üstünde yeri var, üst katımda oturuyor (gülüyor).
- Siz evli ve iki çocuk babasısınız. Biraz da onlardan bahseder misiniz?
Altı yaşına girmek üzere olan Beste ve Bade adlarında ikiz kızlarım var. Bade daha çok insan ilişkileri, taklitler konusunda ön plana çıkıyor. Beste ise benim teknoloji merakımı ve yatkınlığımı almış durumda.
Beş ay boyunca diyet ve spor yaptım
- Bu rol fiziksel olarak sizi zorladı mı?
Yarbay rütbesinde olmasına rağmen Veysel Gökmusa hâlâ sahada savaşıyor. Bunun için fiziksel olarak idmanlı ve görsel olarak uygun olmalıydım.
Rolün gerektirdiği fiziksel özellikler beni pek zorlamadı çünkü aylarca hazırlandım.
Ancak kariyerimde ilk defa oyunculuk performansı açısından zorlandığım sahneler de bu filmde.
- Forma girmek için neler yaptınız?
Beş ay boyunca diyet ve spor yaptım. Her gün beş kilometre kürek çekip, üzerine de bir saat kardio yaptım ve ağırlık çalıştım. Film için 15 kilo verdim. Ekmeği hayatımdan tamamen çıkarıp, düşük karbonhidratlı bir beslenme programı uyguladım.
- Bu filmle birlikte ikinci askerliğinizi yaptığınızı söyleyebilir miyiz?
(Gülüyor.) Evet. Filme dair anılarımı arkadaşlarıma anlatırken söze “Askerdeyken” diye başlıyorum. 1994-1996 yılları arasında Manisa ve İzmir’deki askerliğim bu filmin çekimlerinde yaşadıklarımız yanında ofiste çalışmak gibiydi. Askere gidişimin üzerinden 22 yıl geçti.
Rekabet kaliteyi doğurur
- Ekrandaki dizi mücadelesini nasıl yorumluyorsunuz?
Dizi sektöründeki rekabet vahşileşti.
Sektörde başarılı olmak çok zorlaştı ancak ne olursa olsun ben dizilerde oynamayı seviyorum. Rekabet kaliteyi doğuracağı için bana göre olumlu bir kavram.
- Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu biri olarak oyunculuğa nasıl yöneldiniz?
Mimarlık eğitimi aldım ama hayatım boyunca mimarlık yapmayı düşünmedim. Kamerayla da ilk olarak reklam oyunculuğuyla başladım. Daha sonra prodüksiyon şirketimi kurdum, ardından sitcom yönetmenliği yaparken aldığım dizi ve film oyunculuğu teklifleri artmaya başladı. Oyunculuk benim için hayatın en büyük keyiflerinden biri oldu.
- İkisi de oyuncu olan babanız ve anneniz oyunculuğa geçişinizi destekledi mi?
Annem ve babam, ulusal sineması zayıflamış, tiyatrosu dar bütçeli ve televizyonu tek kanallı dönemi yaşayan sanatçılar olarak mesleğin zorluklarını fark etmemi sağladılar. Nasıl bir seçim yaparsam yapayım beni hep destekliyorlar.
