Netflix'te bu ayın başında vizyona giren Belçika yapımı Into to Night dizisi hem konusu hem de oyunculuk performansları ile dikkat çekiyor. Güneş'teki bozulmalar sonucu insanlık ırkının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı dizi, pandemi sürecine benzerlikleri ile de etki yarattı. Dizide Türk karakter Ayaz'ı canlandıran isim de Mehmet Kurtuluş'tu. Daha önce yine Netflix'te Hakan: Muhafız'da rol alan Kurtuluş ile hem yeni yapımı hem de pandemi günlerini konuştuk... Yeni diziniz hayırlı olsun öncelikle... Bu dönemde böyle bir dizinin yayınlanması da kariyeriniz açısından da enteresan olsa gerek. Pandemi dönemine denk gelmesini siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Çekimlere ne zaman başlamıştınız? Into to Night'ın ilk sezonunu geçen yaz Sofya'da çektik. Çekerken böyle bir şey yoktu. Pandemi geçtiğimiz Ocak'ta kabarmaya başladı. Bildiğime göre Netflix, "Şimdi mi yayınlasak, yoksa 6 ay, 1 yıl sonra mı yayınlasak?" diye düşünmüş. Bana sorarsanız doğru kararı verip, diziyi şimdi yayınlamalarını bir avantaj olarak görüyorum. Bir bakımdan insanlar evde. Yeni şeylere çok açıklar. Dizi ile dışarıda yaşanılanlar arasında da paralellik görüyorum. Hepimiz aynı durumdayız. Aynı sorunlarla yaşıyoruz. Covid-19 makam, sınır, ülke tanımıyor. Biz de Into to Night'ta yola çıkıyoruz ve birden şunu keşfediyoruz: "Biz beraber bu işi çözersek, beraber de yaşarız. İnsan ırkı devam eder. Ufak savaşlara girersek, ego çatışmalarına girersek hepimiz ölürüz." Onun için Into to Night ve şu anda yaşadığımız paralellik de proje için bir artı... Zor durumlarda beraber çalışmazsanız o iş olmaz. Gemide filminde çok güzel bir cümle vardı, "Bir memleket gibidir gemi" diye... Uçakta da aslında benzer bir şeyi görüyoruz. Bir dünyayı temsil ediyor gibi. Sizin canlandırdığınız Ayaz karakteri de karanlık yönleri olan, güçlü, karizmatik bir karakter. Sizin açınızdan Ayaz'ın hoşunuza giden yönleri neydi? Yazar Jason George'a teşekkür etmek istiyorum. Hakan: Muhafız'da da kendisiyle çalışmıştık. Oradaki karakter de renkliydi. Kendisi çok detaylı karakterler yazıyor. Oyuncu olarak pek de işin kalmıyor. Karakteri okuduğunda, "Bunun haritası budur" diyebiliyorsun. Ayaz bana sorarsanız karanlık bir karakter değil. 25 yıl önce Belçika'ya göç etmiş, birtakım işler denemiş, olmamış ve o dünyaya girmiş. Ayaz'ın yaptığı hamlelerden de görüyoruz. Klasik ve klişe sahneler göstermedik insanlara. Ayaz çok uçlarda yaşıyor. Göz kırpmadan birisini öldürebilirken, bir canı kurtarmak için de her şeyi yapabiliyor. Bu uçlar arasında gidip gelmesi çok hoşuma gitti. Siz "Muhteşem Yüzyıl: Kösem" gibi TV'de yayınlanan bir dizide de, "Hakan: Muhafız" ve "Into to Night" gibi dijital platformlarda yayınlanan dizilerde de rol aldınız. Pandemi ile birlikte siz set ortamında bir değişim olacağını düşünüyor musunuz? Dijital platformlar lokal öykülerimizi global bir şekilde anlatmayı de öğretiyor. 40 dakikalık bir bölüm keyifli geçiyor. Hem yapan, hem de seyreden için... Muhteşem Yüzyıl: Kösem gerçekten kolay bir iş değildi. Yapanlar için işkenceydi, seyredenler için de... Keyif açısından demiyorum, zaman açısından demiyorum. Bir bölümün 172 dakika olması inanılmaz bir olay. Keyfi zedeliyor diye düşünüyorum. Çok uzun! Netflix'in kültürü, bizim de öykülerimizi daha iç içe ve gerilimli anlatmaya da götürür diye ümit ediyorum. Ayaz, Türk izleyicilerinin de övgüsünü kazanabilecek bir karakter. Bazı ırkçı yaklaşımlarla karşı karşıya kalabiliyor. Ayaz karakteri önyargıları kırma noktasında da etkili olabilir mi? Bilhassa bu dönemlerde Türkiye'deki seyircilere az da olsa mutluluk getirdiğimden dolayı ben de çok mutlu oldum. Dizide böyle bir çatışmaya gerek var öykünün devam etmesi için... Biz Türk oyuncular olarak genelde Arap karakterini oynuyoruz. Samuel L. Jackson ile birlikte oynadığımız Big Game filminde Araptım... Başka uluslararası projelerde de Türk karakteri şimdiye kadar önüme düşmemişti. Bu proje bu noktada ilk oldu. Dizide Ayaz "Değişim ve stres, insanlara kendilerini güçsüz hissettirebilir" cümlesini kuruyor. Bugün de yoğun bir stres altındayız. Siz nasıl baş ediyorsunuz bu stresle? İnsan cesaret ettiği için ödüllendiriliyor. Cüretkarlık gösterdiğinde emniyetsiz bir alana giriyorsun ama yaptığın şeyde de ilk oluyorsun. İnsan olarak esnek bir karakter olduğum için olanla mücadele etmeye çalışıyorum. Şu an dışarıda salgın durumu var ama insanlar korkmasınlar. Zaman değişecek ve değişime ayak uydurmamız lazım. Her zaman böyle kalmayacağını büyüklerimiz de her zaman söyler. Kişisel olarak gününüzü nasıl geçiriyorsunuz, Almanya'da mısınız? Almanya'da evimdeyim, Hamburg'ta... Bir köpeğimiz var. Onun sayesinde günde 3 kere dışarıya çıkıyoruz. Karantina günleri de çok sıkı geçmedi o nedenle... Birden herkes köpek sahibi oldu. Geçen ay İtalyan yapımı bir filme başlayacaktım. Bu bahane ile İtalyanca öğrenmeye de başladım. [old_news_related_template title="Karantina Söyleşileri | Füsun Demirel: AVM'leri açıyorsanız, tiyatroların ne günahı var?" desc="Usta tiyatrocu ve oyuncu Füsun Demirel, corona virüsü salgınında gerekli olmadıkça evinden çıkmıyor. Salgından önce Şişman Güzeldir oyunu ile izleyicilerin karşısına çıkan Demirel, evrenle ve kendimizle hesaplaşıp sorgulama sürecine girdiğimizi söyledi. Tiyatrocuların zor günler geçirdiğini belirten Demirel, “Bağımsız tiyatro yapan, vergilerini de kuruşu kuruşuna ödeyen tiyatrocular olarak pandemi sürecinde sahnelere tekrar dönene kadar devletin desteğine ihtiyacımız var” açıklamasını yaptı." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/05/10/iecrop/fusun-demirell_16_9_1589108348.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/karantina-soylesileri-fusun-demirel-avmleri-aciyorsaniz-tiyatrolarin-ne-gunahi-var/"]