Kuşbilimcisi Süreyya İsfendiyaroğlu, İstanbul’daki kuş türlerinden şah kartalı ve yelkovanın neslinin tehlike altında olduğunu söylüyor.  Kuzey Ormanları’nın imara açılması, mega projeler, kentsel dönüşüm ve Kanal İstanbul. Bütün bu projeler insan hayatını etkilerken uzmanlara göre bu alanlarda yaşayan canlı türlerinin de geleceğini tehlikeye atıyor. Magma Dergisi yazarlarından kuşbilimcisi Süreyya İsfendiyaroğlu Türkiye’deki Önemli Doğa Alanlarının haritasını çıkarmış ve burada yaşayan canlı türlerini listelemişti. İsfendiyaroğlu, Gazete Kadıköy'den Erhan Demirtaş'a konuştu ve mega projeler nedeniyle yaşam alanları tehlike altına giren kuş türlerini anlattı. 8-kuslar_4 İSTANBUL’UN ÖNEMLİ DOĞA ALANLARI! Siz uzun zamandır ülkenin birçok yerinde araştırmalar yapıyorsunuz ve çalışmalarınız sonucunda “Önemli Doğa Alanları”nın haritasını çıkardınız. Önemli Doğa Alanı nedir? Anadolu, çok sayıda dar yayılışlı endemik ve nesli tehlike altında olan türü barındırması nedeniyle dünyanın en önemli doğal coğrafyalarından biri. Günümüzde insan faaliyetlerinden kaynaklanan bitki ve hayvan türü yok oluş hızı oldukça yüksek, ancak dünyada ve ülkemizde bu yok oluşu durdurabilecek yeterli zaman ve kaynak kısıtlı. Bu nedenle pek çok doğa koruma kuruluşu kısıtlı kaynaklarla koruma çalışmalarından en yüksek etkiyi yaratmaya çalışmakta. ‘Önemli Doğa Alanı’ (ÖDA) yaklaşımı, kısıtlı kaynakların en öncelikli alanlarda kullanılabilmesi için geliştirilmiş ve küresel olarak kullanılan bir yöntem. Türkiye’de Doğa Derneğinin yayımladığı ve benim de editörleri arasında yer aldığım, ‘Önemli Doğa Alanları’ kitabına göre 305 Önemli Doğa Alanı bulunuyor. Bunların 11 tanesi ise İstanbul’da yer alıyor: Terkos Gölü, Büyükçekmece Gölü, Küçükçekmece Havzası, Batı İstanbul Meraları, Ağaçlı Kumulları, Boğaziçi, Kilyos Kumulları, İstanbul Adaları, Pendik Vadisi, Şile Kıyıları ve Ömerli Havzası. Bu alanlarda hangi canlı türleri yaşıyor? İstanbul’daki Önemli Doğa Alanlarının tamamında, küresel ölçekte nesli tehlike altındaki canlıların önemli popülasyonları yaşıyor. İstanbul ÖDA’larında toplam 124 tür ve/veya takson grubu kriter eşiklerinin en az birini aşıyor. ÖDA’larda bulunan nesli küresel ölçekteki tür sayısı 50. Küresel ölçekte nesli tehlike altındaki bitki türlerine ev sahipliği yapan ÖDA sayısı ise 10. 8 ÖDA ise bölgesel ölçekte nesli tehlike altında bitki popülasyonlarını barındırıyor. Yaşam döngüsünün bir kısmında bu ÖDA’larda yoğunlaşan nesli küresel ölçekteki kuşları barındıran ÖDA sayısı 5. 4 ÖDA küresel ölçekte tehlike altında memeli türlerini, 4 ÖDA sürüngen türlerini ve 1 ÖDA ise gene nesli tehlike altında kızböceklerini kapsıyor. 8-kuslar_11-jpg_leylek MEGA PROJELERİN DOĞAYA ETKİSİ İstanbul için en çok tartışılan konulardan biri yeşil alanların ve ormanların imara açılması. Siz bu durumların canlıların yaşamını tehlikeye soktuğunu düşünüyor musunuz? Yavuz Selim Köprüsü projesi; Boğaziçi ÖDA’sının doğu ve batı yakasındaki orman alanlarını ikiye bölüyor. Daha önceki iki köprü de benzer şekilde doğal ve doğala yakın peyzajlarda inşa edilmiş, 1. Köprü özelinde doğal vejetasyonun yok olması, plansız kentleşmenin yaygınlaşması ve gecekondulaşmasının artması öngörülmüştü. Hem 1973 yılında yapılan birinci köprü, hem de 1989 yılında tamamlanan ikinci boğaz köprüsüyle, köprü çevresindeki alanlar cazibe merkezi haline gelmiş ve bu alanlarda yapılaşma artmıştı. 3. Köprü ve bağlantı yolları Boğaziçi ÖDA’sının doğu ve batı yakasında orman tahribatına, kentleşmenin yaygınlaşmasına neden olacak. Bu yapıların etki alanı sadece Boğaziçi ve çevresiyle sınırlı kalmayacak. 2. Boğaz (Fatih Sultan Mehmet) Köprüsü ve TEM otoyolunun oluşturduğu çekim gücü, kaçak yapılaşmayı su havzalarına (Ömerli, Elmalı ve B.çekmece Havzaları), tarım ve orman alanlarına çekmişti. Sanayi yatırımlarının da yoğunlaşmasıyla su havzaları, hem yoğun yapılaşma hem de kirlilik tehlikesi ile karşı karşıya. 3. Köprü, İstanbul’un en hızlı şekilde işgal edilen Ömerli Havzası’nın da geri dönülemeyecek şekilde kaybolmasına neden olacak. 3. Köprünün Avrupa yakasında yer alan Kilyos Kumulları çevresinde hali hazırdaki kentleşme baskısı artacak ve buradaki kumul ve yalancı maki alanları hem siteler, hem de turizm tesisleri tarafından işgal edilecek, alanda bulunan kumul bitkisi popülasyonları geri dönülemeyecek şekilde tahrip olacak. Havalimanı projesi her ne kadar noktasal bir tehdit gibi dursa da Terkos Havzası, Ağaçlı Kumulları, Batı İstanbul Meraları ve Küçükçekmece Havzası’nın kuzeyinin işgaline ve doğal niteliklerinin kaybolmasına neden olacak. Kanal İstanbul’un nasıl bir etkisi olur sizce? Kanal İstanbul Projesi’nin de tamamlanması halinde İstanbul bir beton adası haline gelecek, Küçükçekmece Havzası tamamen tahrip olacak, su kuşlarının düzenli kışladığı bu alanın yapısı radikal bir şekilde değişecektir. Bu yatırımın getireceği kentleşme baskısıyla batı İstanbul meraları ve onun içerisinde yer alan ve Alibeyköy Su Havzası da tamamen tahrip olacak. Bu bölgede yaşayan birçok nadir kelebek ve bitki taksonu maalesef kaybolacak. HANGİ TÜRLER TEHLİKEDE? İstanbul’da tehlike altında olan kuş türleri var mı? İstanbul’da nesli tehlike altında kuş türleri tabii ki var ama bunlardan iki tanesinin durumu özellikle dikkat çekicidir ki bunlar Şah Kartal (Aquila heliaca) ve Yelkovan (Puffinus yelkouan) türleridir. Yakın bir zamana kadar İstanbul’da Silivri çevresinde yaşamaya devam eden şah kartalların 4 çifti İstanbul sınırlarında barınıyordu. Bu çiftlerin tamamı şu an rüzgar türbinleriyle çevrelenmiş. Bir kısmının yuvasına son derece yakın türbinler bulunuyor, ayrıca bu bölge kentleşme baskısıyla da karşı karşıya. Bu topraklarda Osmanlı’yı, Bizans’ı görmüş bir canlının yakın gelecekte İstanbul’u yurt edinemeyecek olması herkes için kaygı verici bence. Yelkovan kuşları, İstanbulluların yıllardır bildiği göremeseler de adını şarkılarda andığı bir kent sembolüdür. Boğazı boydan boya bitmez tükenmez bir enerjiyle geçer, Karadeniz ve ya Marmara Denizi’ne doğru dalgaların arasında kaybolurlar. Kanatlarını hızla çırptıktan sonra yatay düzlemde tutarak süzülen kuşları izlemenin tadına doyum olmaz. Dünya denizlerinde balık popülasyonları bir biri ardına çökerken, balıkla beslenen yelkovan kuşlarının akıbeti de aynı şekilde dramatik. Dünya Doğa Koruma Birliğine göre yelkovanlar nesli küresel ölçekte duyarlı (Vulnerable) bir tür. Akdeniz’de üreyen tek popülasyonunun büyük kısmının boğazlar sistemini kullandığı düşünülüyor. Yakın zamanda boğazda gerçekleşen balık akımında olta balıkçılarının iğnelerine yakalanmalarına neden olmuş, ancak doğal seyrinde balık akının geçmesiyle yelkovan sorunu çözülebilmişti. Olta balıkçılarını bu dönemlerde daha hassas davranması ve geçici olarak bir süre ara vermeleri küresel bir sorumluluk. Yüksek katlı binaların kuşların göç yollarını etkilediğini söylemek mümkün mü? Yüksek katlı binalar kuş göç yollarını etkilemez. Kuşların göç davranışı milyonlarca yıllık bir evrim sonucu oluşmuştur. Göç yolunun oluşumunda kuşların hayatta kalmasını sağlayan enerji korunum dengeleri, dış ve iç faktörlerin katkısıyla en ideal halini almış. Mesela İstanbul üstünden göç eden bir leyleğin gidecek alternatif bir güzergahı bulunmaz, daha yüksekten uçmak, daha uzakta konaklamak, daha az besinle yetinmek zorunda kalabilir. Bu da zorlu bu yolculuğu tamamlama şansının düşmesi anlamına gelir. Eğer her gün geçtiğiniz bir dere varsa ve her gittiğinizde yolunuzdan bir taş eksiliyorsa, ve siz yine de o dereyi geçiyorsanız, dereye düşme şansınız her geçen gün artar. Göç yollarındaki değişimlerde aynı bu şekilde değerlendirilebilir. Kuşların insan yapımı nesnelerin konumuna göre uçuş yüksekliklerini değiştirmeleri Kanada’da pembe ayaklı kazlarda (Anser brachyrhynchus) görülmüştü. Ama değişen uçuş yüksekliğidir, gidip geldiği yer hala aynıdır. Kuşların binalar, kuleler, iletim hatları ve rüzgar türbinleri gibi çeşitli insan yapılarıyla çarpıştıkları biliyoruz. Amerika’da 2017 yılında yapılan bir araştırmaya göre ABD’de yılda 750 milyon kuş gökdelenlerin cam yüzeylerine çarparak can veriyor, 2014’deki bir diğer çalışma bu sayıyı 365-988 milyon arasında hesaplamıştı. Kuş gözlemcileri yeri ve zamanını bilir ama ilk defa kuş gözlemciliği yapacaklara neler önerirsiniz? Bence Kadıköy halkı bir pazar değişiklik yapıp Haydarpaşa mendireğine gitsin ve orada tepeli karabataklara, sakarmekelere ve martılara baksınlar. Günbatımında Moda’dan Kalamış ve Fenerbahçe’ye doğru uçan İskender papağanı ve yeşil papağan sürülerini izlesinler, onların seslerini dinlesinler.