Manisa Salihli ilçesine 42 kilometre uzaklıktaki Gökeyüp mahallesinde kadınlar 600 yıllık bir geleneği ayakta tutmak için gayet gösteriyor. Literatürde “Çözülmüş çamurdan yapılmış toprak tencere” olarak nitelendirilen çömlek sayesinde Gökeyüp kadınları bir taraftan geçimlerini sağlarken, bir taraftan da geleneği gelecek nesillere aktarmak istiyor. Mahallenin erkekleri, bölgede sadece Gökeyüp'te yapılan çömleklerin malzemelerini getirmekle sorumluyken, kadınlar evlerinin bir bölümünde kurdukları tezgahlarla binlerce yıllık geleneğe şekil veriyor. HER EVİN BAHÇESİNDE TEZGAH VAR
FOTO: SÖZCÜ
Gökeyüp erkekleri volkanik olduğu düşünülen arazilerden topladıkları özgür kil ve mengele adını verdikleri taşları evlerde öğüterek toz haline getiriyor. Her evin avlusuna kurulu bulunan tezgahlarda kadınlar, elleriyle şekil verdikleri tozdan yapılmış çamurları çömleğe dönüştürüyor. Son şeklini alan çömlekler ise önce güneşte kurutulmaya bırakılıyor, ardından da mahallenin sokaklarında odun ateşinde pişiriliyor. Hazırlanma serüvenini tamamlayan çömlekler köye gelen tüccarlar tarafından alınıp başta İzmir, İstanbul olmak üzere farklı illerde satışa sunuluyor. “16 YAŞINDAN BERİ ÇÖMLEK YAPIYORUM” Gökeyüp mahallesinde 16 yaşından beri çömlek yaptığını ifade eden 85 yaşındaki Rahime Öncü, geçimini çömlek yaparak sağladığını ifade etti. Çömlek yapmayı annesinden öğrendiğini dile getiren Rahime Öncü, çömlek yapımının zor bir iş olduğuna dikkat çekerek, “Genç yaşlarda başladım çömlek işine. O zamanlarda bir kadın olarak yapacak bir iş yoktu. Çömlek yapmak hem zahmetli, hem de zor bir iş. 3 tane gelinim var. Onlara da çömlek yapmasını öğrettim. Şimdi onlar birlikte yapmaya devam ediyorum. Çömlek yapmasını seviyorum ve bana zevkli geliyor. Ancak bizden sonra bu zanaatın yaşaması gerektiğini düşüyorum. Çünkü çömlekte pişen yemeğin tadıyla, normal tencerede pişen yemeğin tadı farklı olur” diye konuştu. “ÇÖMLEK YAPARAK GEÇİMİMİ SAĞLIYORUM”
FOTO: SÖZCÜ
48 yaşındaki Hafize Yılmaz ise 15 yıl önce çömlek yapımına başladığını belirterek, çömlekçiliğin kendisi için bir meslek olduğunu ifade etti. Eşinin vefatından sonra evinin geçimini kendisinin sağladığını söyleyen Hafize Yılmaz, “Eşimin vefatından sonra çömlekçilik artık benim geçim kaynağım oldu. Çömlek yapmayı bende annemden öğrendim. Mahallemizdeki tüm kadınların hepsi neredeyse çömlek yapıyor. Mahallemizdeki kadınlarımızın mesleği haline geldi. Erkekler gerekli taşları gerekli taşları temin eder ve onların toz haline almasını sağlar. Bizde evlerimizin avlularında çamura şekil vererek çömlek haline getiririz. Benim için eğlenceli bir iş.” ifadelerini kullandı. “GENÇLER ‘PİS ZANAAT’ DİYEREK ÇÖMLEK YAPMAK İSTEMİYOR” 50 yıldır çömlek yaptığını dile getiren Arife Aydoğan (66), gençlerin çömlek yapımına ilgi göstermediğini ve bu nedenle yüzyıllardır süren geleneğin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını dile getirdi. Çömlek yaparak 3 çocuğunu büyütüp evlendirdiğini söyleyen Arife Aydoğan, “Çömlek sayesinde çocukları büyütüp evlendirdim. Onlara da çömlek yapımını öğretmeye çalıştım. Ancak istemediler. Günümüzdeki gençler bu işle uğraşmak istemiyor. ‘Pis zanaat’ diyorlar. Ama bana göre en temiz zanaat. Gelecek nesillere bu zanaatı öğretemediğimiz için yüzlerce yıllık gelenek kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya. Önümüzdeki yıllarda mahallemizde çömlek yapacak bir kişiyi bulamayacağız.” dedi. “BİZ ÇİFTÇİLİKLE EŞLERİMİZ ÇÖMLEK UĞRAŞIYOR”
FOTO: SÖZCÜ
Çömlek yapan Arife Aydoğan’ın eşi Raşit Aydoğan (67), üretilen çömleklerin başta İzmir İstanbul olmak üzere Bursa, Çanakkale, Eskişehir, Kütahya, Uşak, Denizli, Erzurum gibi illere satıldığını ifade etti. Çömlekte yapılan yemeklerin 3 gün tazeliğini koruduğunu söyleyen Raşit Aydoğan, “Mahallenin erkekleri çiftçilikle uğraşırken, ev hanımlarımız ise çömlek yapımı ile uğraşıyor. Kimi zaman bizden iyi kazanıyorlar. Büyüklüğüne göre tanesini 20 Lira ile 30 Lira arasında satılıyor. Ancak bu çömleği bir işyerinden almaya kalksanız daha pahalı. Birçok ilden rağbet görüyor. Çünkü çömlekte yapılan yemeğin lezzeti çok farklı. Ayrıca çömlekte yapılan yemek en az üç gün tazeliğini koruyor. Tek korkumuz bu mesleği gelecek nesillere aktaramamak. Mahallemizde yaklaşık 600 yıldır sürdürdüğümüz bu gelenek kaybolmak üzere. Eğer bize sahip çıkarlar ve bir kooperatifleşme yoluna gidebilirsek, belki bu mesleği yaşatabiliriz.” diye konuştu.