İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) köklü kuruluşu İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), Bağcılar ve Güngören ilçelerinde yağmur suyu kaynaklı taşkınlarda yaşanması muhtemel can ve mal kayıplarının önüne geçecek, atık su ayrıştırmaları ile atık su kaynaklı çevre kirliliğini önleyecek projenin yapımına başladı.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İSKİ Bağcılar ve Güngören Çevre Projesi Temel Atma Töreni”nde konuştu.

2 ilçede 6 mahalleyi kapsayan ve 600 milyon liraya mal olması planlanan projenin temel atma töreninde konuşan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

-Hizmette ayrım olmaz. Hizmette birlikte olmanın çok değerli bir yönü var. Milletimize hizmet ediyoruz. Dolayısıyla, orada siyasi şapkalarımızı geride bırakırız ve hizmete dair milletimizin yanına koşar, bir oluruz, birlikte oluruz.

-Ama ne yazık ki, bugünkü atmosferde bunu engelleme konusunda, bunu milletin o derin kültüründen uzaklaştırmaya dönük çok enteresan bir ortam yaşıyoruz. Yani hem dil ile hem tavır ile ve ısrarla da bunun karşısında olmaya, bunu dile getirmeye gayret ediyorum.

-Çünkü, bu milletin hiçbir unsurla ayrışmaya, kutuplaşmaya tahammülü olmaz, olamaz, olmamalı. Bu milletin en büyük gücü, birlikte olabilmek, birlikte yaşayabilmek. 86 milyonun gücü de oradan geliyor, 16 milyon insanımızın İstanbullunun da huzur oradan geliyor.

-O bakımdan bizim bu atmosferimizi bozmaya, bunu kendi siyasi menfaatine taşımaya ve buradan oy devşirerek, insanları birbirine düşmanlaştırarak, insanları birbirinden uzaklaştırarak buradan seçim kazanma vesaire gibi çıkar, menfaat peşinde koşanların artık dönemi bitti, bitiyor, bitireceğiz. Bu sona ermeli ki, evlatlarımız huzur bulsun; çok net söyleyeyim. Çocuklarımız birbirine farklı gözlerle bakmasın.

-Düşüncenin, bireysel düşüncenin hak olduğunu, özgürlük olduğunu, fikir özgürlüğü, kapsamına girdiğini ve hiç kimsenin düşüncesinden ötürü bir başkasını suçlu kabul etme hakkı olmadığını her evladımız biliyor.

-Ve o evlatlara, o güzel çocuklarımıza, gençlerimize güçlü bir gelecek hazırlamak için, birlik ve beraberliğimizin harcını karmaya başladık.

-Yakında, birlikte bu binayı inşa edeceğiz. Bu çok yakındır, onu söyleyeyim. Onun için her bir ferdimizin bu meseleye böyle bakması gerekir.

-Bugünü kurtarma peşinde olanlar ne yapar? İşte tweet atarlar. Ne der tweetinde? ‘İstanbul depreme hazır mı, değil mi? İstanbul ne oldu? Ne oluyor’ derler.

-Yani dün tweet atıyor Sayın Cumhurbaşkanı. Bizi suçlamaya ya da bizi hani halkın önüne koyarak, ‘Oradaki yerel yönetimler ne yapıyor’ diye cümleler kuruyorlar. Yahu şaşkınca birkaç kez okudum. Yani bu ülkeyi, 99 depreminden sonra deprem hayatına girmiş olan… Çünkü İstanbul'da yaşanan deprem, hepimize depremi hissettirdi. 2002’den beri bu ülkede iktidar olan bir akıl, bir anlayış…

-Ege Denizi bolca sallanınca, bu tehdit üzerinden şunu diyebilirsin: ‘Biz çalışıyoruz, eksikliklerimizi gidereceğiz. Hep bir olmalıyız, sorumluluk sahibi olmalıyız. Yan yana durmalıyız, birlikte düşünmeliyiz, birlikte çalışmalıyız.’

-Bunları diyebilirsiniz. Biz de alkış atarız. Hani şimdiki sosyal mecralarda beğeni atarız veya başka bir şey yaparız. Ama burada dahi belediyelere laf ederek, yani bizi köşeye sıkıştırma gayretinde olma anlayışı. Neresi bu? Devletin en üst makamı. Olacak iş değil.

ERDOĞAN'A SLOGAN VE SEÇİM CEVABI

"Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atılması üzerine İmamoğlu, Durmayacağız. Hangi engel olursa olsun, durmayacağız. Bizi yıldırmak için neler yapıyorlar neler. Gece yarısı ihbarlar, gece yarısı tehditler. Ama yargı üzerinden ama başka kavramlar üzerinden… Ama biz, bu şehre ve bu ülkeye hizmet konusunda kararlıyız. Başımızı ancak ölene eğdirir biliyor musunuz? Milletimize olan sözümüzü yerine getirmemek başımızı öne eğdirir. Bizim başımızı, baskıcı kavramlarla yıldırmak üzerine yalanla, iftirayla öne eğdirecek hiçbir güç anasının karnından doğmadı arkadaş. Bu kadar net. (Bu sırada kalabalıktan ‘Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiç birimiz’ sloganı yükseldi.) Bunu da 70’li yıllardaki solcu, mücadeleci bir gencin sözlerine atfa yollamış Sayın Cumhurbaşkanı. Hatırlatalım; bu Alman şair Bertolt Brecht’e ait bir sözdür. Yani tabii biraz kitap okumakla okumamak arasındaki bir kavramla ilişkili konu bu" ifadelerini kullandı.

Ekrem İmamoğlu, temel atma töreninin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İSKİ Bağcılar ve Güngören Çevre Projesi Temel Atma Töreni sonrası gündeme dair soruları yanıtladı.

“Sandık ilaçtır demişti Erdoğan siz de onu hodri meydan dediniz ama dün muhalefetin sakat gündemleri zerre miskal umursamıyoruz dedi. Bu konu hakkında ki düşünceleriniz neler” sorusu üzerine İmamoğlu, şu yanıtı verdi:

-Vallahi bizim gündemimiz milletin gündemi. Açıkçası milletin ekonomiyle olan büyük sınavı hem emeklilerin durumu hem asgari ücretlinin durumu bu ülkenin çok sorunu var. Yani sadece ekonomiden bahsedersek bile yarım saat liste yaparız. Yerel yönetimlerin sorununu konuşsak sayfalar dolar.

-Aynı şekilde eğitimden mi başlasak? İşte büyük bir haksızlık ve hukuksuzluğun belki de son günlerde en fazla mağduru haline geldiğimiz yargıdan mı adalet sisteminden mi bahsetsek ya da yargının siyasallaştırılmasıyla ilgili siyasetin ortaya koyduğu bugünkü iktidarın ortaya koyduğu düzeni mi bahsetsek.

-Yargı süreci devam eden dosyalarda gizli kararı varken turpun büyüğü heybede diyerek bir dosyanın içeriğini bildiğini hatta sonucunu bildiğini ima eden Cumhurbaşkanı'nın sözlerinden mi bahsetsek? Düşürülemeyen enflasyondan mı bahsetsek? Bizim bütün bu konular milletin gündemi hiçbiri suni değil hepsi gerçek.

-Ama şöyle bir şey ifade edebilirim. Onların gerçekleri kendi yaşam alanları, dolayısıyla milletin gündemini suni olarak görebilirler.

-Çünkü milletin gerçek gündemiyle bağ kuracak hiçbir ilişkileri kalmadı. Bütün bu feryatları insanın şikayetlerini duymaya asla bir fırsatları yok. Çünkü pazara inemiyorlar, sokağa çıkamıyorlar.

-Ben bugün gene pazar gezeceğim iki gün önce gezdim, dört gün önce gezdim. İnsanlarımızı orada dinliyorum. Bir tek görüntüleri var mı çıkın bakın burada medya mensuplarısınız arşivlerinizi dökün.

-Ajansları bir tarayın bakalım. Bugünün iktidarının bu milletin en büyük sınav verdiği pazarlarda bir görüntüsü. Bir videosu, bir fotoğrafı var mı? Adına Belediye Başkanı diyebilirsiniz. Milletvekili diyebilirsiniz.

-Başka makamları da sıralayabilirsin. Bakın da bizim konumuz milletimizin ihtiyaçlarıdır. Bugün ben demiyorum yeter artık bağırışlarını, çağırışlarını milletimizle buluştuğumuz her yerde, milletimiz söylüyor.

-Açıkçası erken seçimi talep eden de milletimiz. Bu iktidarın çözüm olamayacağını da anlatıyorlar. Biz de bunu dile getiriyoruz. Şikayetlerimizi dile getiriyoruz.

-Bu manada erken seçim milletin talebidir. Millet de büyüktür. Bu manada biz bu sözün takipçisi olacağız. Talebimizi yenilemeye, yinelemeye devam edeceğiz.

-Bir yandan Cumhurbaşkanı adaylığını açıklarken bir hafta sonra partimizdeki yüksek kararlılık ve bu yolda ortaya koyulan güçlü adımlardan sonra seçim 2028’dedir mesajını vermek açıkçası iktidarın, hükümetin ürkekliğini ve sürece dair tedirginliğini göstermektedir.

YAVAŞ'IN SÖZLERİNE YANIT

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın "Aday belirlemenin çok erken olduğu düşüncesindeyim" sözlerini de değerlendiren İmamoğlu, şunları kaydetti:

-Açıkçası şu an partimizin ortaya koymuş olduğu eğilim tarihidir. Bu bir demokratik devrimdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürecinde ilk kez halk kendi partisinin adayını sandığa giderek seçme eğilimini ortaya koyma gayreti içerisindedir.

-Bu konuda kararlar alınma çalışmaları içerisindedir. Bu demokratik devrimi yürekten destekliyorum, gönülden destekliyorum. Değerli başkanımız Mansur Yavaş başkanımızın bakışı ya da görüşü farklı olabilir ama yine de biz konuşuruz.

-Bunlar parti içi meselelerdir. En doğruyu buluruz, en doğru yolu buluruz. Bütün ellerimizin birlikte havaya kalktığı bir süreci birlikte tarifleriz, tariflemek zorundayız. Ben o, bu, şu meselesinin çok ötesine bu işi koyup, dediğim gibi artık milletimizin önümüzdeki 20-25 yılı umutla görmesi gerektiği bir başlangıcın arifesindeyiz.

-Aksi takdirde milletimizin umutsuzluğu, sadece ekonomik kayıplara değil, bu ülkenin insan kaynağının kaybedilmesine ve geleceğin kaybedilmesine, fırsatların kaçırılmasına, dünya değişirken treni kaçıran bir ülke olmanın hepimizi çok büyük bir umutsuzluğa düşüreceğini bilen birisi olarak hepimizin ellerinin birlikte ayağa kalktığı bir ortamı hayal ediyorum.

-Konumlanmanın ötesinde bir durum bu. O manada buluşuruz, birleşiriz. Fikirlerimizi birleştiririz. Çok güçlü bir şekilde iktidara yürürüz endişeniz olmasın.”