İş dünyasında; “kadın güçlenmesi”, “pozitif ayrımcılık” temalarının öne çıktığı yıl 2002 olmuştu...

Aynı yıl, Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) bir atak yapmış ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) kuruluşuna destek vermişti.

Bu tarih birçoğunuza AKP’nin iktidara gelişini hatırlatabilir...

KAGİDER, Abdullah Gül başbakanlığında güvenoyu alan (Kasım 2002) ilk AKP hükümetinden 2 ay önce yola çıkmıştı...

Tarihsel çakışmayı bu yazının konusu yapmayacağım. Ama bugünlerde “kadına yönelik aile içi şiddeti önlemenin” anayasası kabul edilen “İstanbul Sözleşmesi”ne saldırılar artınca, AKP’ye sorumluluğunu hatırlatmayı da görev kabul ediyorum...

★★★

Covid-19 salgını ile dünyanın, “kitlesel kadın yoksulluğu” sorunu ile karşı karşıya kaldığını anlatmak için Türkiye’nin “kadın güçlenmesi” hareketinden giriş yaptım.

Çünkü bu meseleyi küresel izleme noktasına taşıma birikimi “yalnızca” aynı yollardan geçenlerde bulunuyor.

Kurucuları arasında yer aldığı KAGİDER’in geçmiş dönem başkanı, G20 bünyesinde yer alan Women 20 (Kadın-20) Türkiye Kurucu Başkanı ve Uluslararası Kadın Forumu (IWF) Türkiye Başkanı Gülden Türktan’ın geçtiğimiz nisan ayında Barcelona’da katıldığı OECD toplantısından aktardığı notlar, gelmekte olan kadın yoksulluğunun öncü habercisiydi...

★★★

OECD Genel Sekreteri Angel Gurría, bu toplantıda ekonomik krize çözüm için; vergi mükelleflerinin ve devletin likidite ihtiyacının dengelenmesini önermişti.

İşe dönüş teşviklerinin, bugün devletlerin hazırladığı ekonomik destek paketinden daha pahalı olacağını; “Marshall Planı”  gibi çözümlerin, uluslararası bir fon ile kadınlara işe geri dönüş ve/veya yeni işe başlama fonları kurulması gerektiğini savunmuştu.

Kadın Fonu” önerdi!

★★★

Covid-19 salgını; “çeşitlilik”, “sürdürülebilirlik”, “kapsayıcılık”  kavramlarıyla birlikte ele alınan “kadın güçlenmesi” rotasında, aks değişikliğine yol açıyor!

Kadın yoksulluğunu” konuşacağız...

2008 krizinde küresel platformlarda ekonomik krizin kadın kimliğine vurgu yapan “she-cession” tanımlaması yapıldı.

Bu kavram güncelleniyor...

Önerilerden bir olarak; “Vatandaşlık Temel Geliri” (VTG) benzeri bir uygulama, kadın cinsiyeti üzerinden “acil eylem planı” olarak tartışmaya açılıyor.

Ne var ki; VTG’nin; cinsiyet, gelir durumu, yaş, siyasi aidiyet gibi koşullardan bağımsız olarak, her bireye, sürekli ve anayasal bir hak çerçevesinde öneriliyor olma özelliği, cinsiyetçi yaklaşımlarla örtüşmüyor.

Hayalleri gerçeklere dönüştürecek entelektüel tartışma sürüyor.

Bugün ve hemen, her eve temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir maaş girebilecek mi?

Asıl soru önemini koruyor.

★★★

Önceki gün arkadaşımız Özlem Ermiş Beyhan’ın haberinde, “YANINDAYIZ Derneği” ve Suteks Yönetim Kurulu Başkanı Nur Ger’in, “vatandaşlık geliri” yorumu yer alıyordu...

Ger, kadınların korona salgını ile gelecek ağır işsizlik dalgasının altında kalmaması için yeşil kart uygulamasının bir vatandaşlık geliri sistemine dönüştürülmesini, bu gelirin ise her ailede kadının hesabına yatırılmasını öneriyor.

★★★

DİSK-AR’ın Nisan 2020 “İşsizlik ve İstihdam Görünümü Raporu”na göre; kentsel genç kadın işsizliği yüzde 32’ye dayandı.

1 milyon 9 bin kayıt dışı çalışan kadına, salgın günlerinin kuralsız çalışma koşullarında yeni kayıt dışı çalışan kadınların da ekleneceğini tahmin etmek zor değil...

★★★

ILO (International Labour Organization/Uluslararası Çalışma Örgütü) küresel düzeyde çok daha çarpıcı bir rapor ortaya koydu.

Buna göre, Covid-19 nedeniyle, küresel işgücünün neredeyse yarısını oluşturan kayıt dışı ekonomideki 1.6 milyar işçinin geçim imkanları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Kayıt dışı ekonomilerdeki en geniş kesim de; evde temizliğe giden, tarlada çalışan, lokantada-kuaförde-tekstil atölyesinde hizmet veren kadınlardan oluşuyor.

★★★

Salgınla birlikte işsiz kalan kadınların büyük bölümü işlerine dönemeyecekler.

Okulların uzun süre kapanması, hasta ve yaşlı bakımlarının evlerde olması nedeniyle kadınlar evlerde kalıyor; belki uzun bir süre de kalacaklar!

Üstüne üstlük tüketici talebinin daralması, lüks tüketime giren ve daha çok kadın emeğinin yoğun olduğu; havayolları, spor, turizm, güzellik salonu gibi işyerlerinde hizmetlerin azalması ve yükselen teknoloji ile birlikte geri dönecek işleri de kalmayacak...

Kitlesel işsizlik” sorunu “kadın yoksulluğu” başlığını öne çıkarıyor.