Dün Elazığ ve Bitlis’te patladı bomba yüklü terör araçları...
Önceki gün Van’da, ondan önce Diyarbakır’da, hemen öncesinde Mardin’de... Aynı tip hain saldırılar, bomba yüklü minibüsler, kamyonetler... Şu an itibarıyla 20’yi aşkın şehit, yüzlerce yaralı...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara seslendi, “bugüne kadar ne istediyseniz biz size verdik” diye başladığı konuşmasında yine açık çek verdi:
-Terörü bitirmek için ne istiyorsanız vermeye de hazırız!..
Milli mutabakat-milli birlik söylemine pek uygun bir davranış; “Yenikapı ruhuna” da tam uyumlu olduğu kesin... Uzlaşma adına da alkışlanacak bir tavır... Ancak soru şu:
-Nerede o uzlaşma?.. Nerede o milli mutabakat-milli beraberlik?..
Kılıçdaroğlu bu çağrıyı yaparken iktidar cenahında şakır şakır Kanun Hükmünde Kararname(KHK) yazımı sürüyordu!.. Alınan Olağanüstü Hal kararları gazetelerin manşetlerinde yer alıyordu... Soruyorum Kemal Bey’e, alınan bu kararlardan hangisinden haberiniz oldu?.. Alınan kararları içinize sindirebildiniz mi?.. TBMM’nin açıkça pas geçilmesi sizde ne gibi duygular uyandırıyor?.. Ya da daha basit, daha yalın bir şekilde sorayım:
-Siz bu yapılanları uzlaşmanın, milli mutabakatın neresine yerleştiriyorsunuz?!..
Demokrasinin “d’sine” bile varamayız!..
KHK ile alınan kararlara bir bakalım:
-Genelkurmay Başkanı’nı Bakanlar Kurulu’nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı atayacak...
Kuvvet komutanları durumu ise ortaya karışık!... Bakın Milli Savunma Bakanı Fikri Işık bu düzenleme için ne dedi:
-100 kiloluk TSK’yı sağlıklı bir diyetle 70 kiloya düşürüyoruz!..
Nasıl olacakmış bu diyet peki?. Sivil olanların da rütbe karşılığı olacakmış; örneğin müsteşarın rütbesi orgeneral olacakmış, iyi mi!.. Ayrıca bundan böyle Genelkurmay Başkanı olmak için ille de kuvvet komutanlığı yapmak da gerekmiyor. Cumhurbaşkanı herhangi bir orgeneral veya oramirali atayabilecek!.. Ayrıca Cumhurbaşkanı birliklere doğrudan emir verebilecek.. Emir-komuta zinciri mi dediniz?..
-Son bir haftada kan gölüne dönen Doğu ve Güneydoğu’ya bakın derim!..
Başka ne var son KHK’da? Özel harekatçı polislerin sınav şartı olmaksızın mülakatla göreve alınması maddesi var... Bu ne demek? Gayet basit; saray ve iktidarın kendi “paramiliter” silahlı teşkilatını kurması, kendisine “biat edecek” kadroları oluşturması demek!..
Haa, bir de “denetimli serbestlik” genişletildi ve 38 bin kişi salıverildi. Bunu da anlayabiliyoruz tabii; hapishaneler tıklım tıklım dolmuştu, yer açmak gerekiyordu... Serbest kalanların kimlikleri yarın öbür gün muhterem medyamıza düşer, öğreniriz artık!..
Yahu, hiç mi iyi bir şey yok şu olağanüstü KHK’da diye sorabilirsiniz... Evet var ; ordudan ayrılan, uzaklaştırılan pilotlara dönüş yolu açıldı... Hiç olmazsa uçaklarımız pilotsuz kalmayacak, bu da teselli bonusu!.. KHK’dan çıkan sonuç ise net: tek adam rejimi...
-Ufak bir anımsatma: dünya üzerinde hiç kimse bu düzene demokrasi demiyor!..
Muhalefetin “varoluş” nedeni kalıyor mu acaba?!.
Milli mutabakat-milli beraberlik adına “ne isterseniz verelim” diyen ana muhalefet liderine izninizle sormak istiyorum:
-Sayın Kılıçdaroğlu, KHK’larla devletin sıfırlandığı, yarı askeri birimlerin oluşturulduğu, TSK’nın içinin boşaltıldığı, her şeyin tek elde toplandığı, Meclis’in apaçık dışlandığı şu tabloda sizin “varoluş” nedeniniz kalıyor mu?!.
Siz hala “ne isterseniz verelim, terörü bitirin” çağrıları yapıyorsunuz; yalnızca bir haftada, beş ayrı kentimizde birbirinin tıpkısı bombalı saldırılarda onlarca insan kaybettik, yüzlerce yaralı var... Koca ülkenin istihbaratı sıfır!.. Güvenlik güçleri ne yapacağını bilemez halde... Ordunun esamisi okunmuyor... Herkes “başıma ne gelecek” korkusuyla taş kesmiş vaziyette!..
Partiniz şu işten atılan, gözaltına alınan, açığa çıkarılan memurlarla, sanatçılarla, gazetecilerle ilgili dişe dokunur bir çalışma yaptı mı acaba?. Ortalık “yargısız infaz” çığlıklarıyla inlerken, “fırsat bu fırsat tüm muhalifler temizleniyor” haykırışları ayyuka çıkmışken ana muhalefet partisi olarak ne yapıyorsunuz Tanrı aşkına?..
Partinize mensup milletvekilinin Cumhurbaşkanı’na açık mektup yazarak “derhal bir milli mutabakat hükümeti kurdurun” çıkışından haberiniz var mı örneğin?.. Bu bir ana muhalefet partisi adına nasıl bir ciddiyetsizlik, ne vahim bir zavallılıktır farkında mısınız?.. Böylesine yaşamsal bir konuda parti kararı olmadan, en yüksek karar organlarında görüşülmeden bu tür bir çağrı yapılabilir mi?!..
Sizler “milli mutabakat hükümeti” hayaliyle sus pus olmuş otururken, Meclis tamamen “out of order” haline getirilmiş, “tek elden yönetim” her şekliyle hayata geçiriliyor. Bu durumda sizin(MHP’yi artık saymama dahi gerek yok, o kendini fiilen feshetmiş durumda zaten) mevcudiyetinizin bir anlamı kalacağını mı sanıyorsunuz?!.
-Faşist düzenlerde sizlerin varoluş sebebiniz ortadan kalkmış demektir sayın Kılıçdaroğlu, bunu da mı bilmiyorsunuz?!.