Dikkat etmişsinizdir, Kılıçdaroğlu CHP’nin seçim beyannamesini açıklarken, “Tayyip” ve “Ahmet” isimleri hiç geçmedi...
Tayyip Bey’e de, Sadrazam Ahmet’e de bir tek eleştiri getirmedi, sadece iktidara gelmeleri halinde neler yapacaklarını anlattı...
Buna karşılık Sadrazam Ahmet ile AKP’liler, o andan itibaren Kılıçdaroğlu’nu dillerinden düşürmez oldular, hücuma geçtiler...
Çünkü korktular!..
* * *
Sadrazam Ahmet artık kendi yapacaklarını değil, “CHP’nin yapamayacaklarını” anlatıyor...
Şu söylediklerine bakınız:
“Şimdi Kemal Derviş ile niye konuştuğunu da iyi anlıyoruz. Çünkü bizim biriktirdiğimiz hazineyi boşaltacak, sonra Derviş’i çağırıp IMF önünde nasıl borç dileneceğimizin hesabını yapacak.
Ben şöyle bir psikoloji hissettim Kılıçdaroğlu’nda, ergen psikolojisi. Bir, babaya ve anneye öykünme. İkincisi, ‘ah şu aile bütçesi elimde olsa ben ne kadar güzel idare ederim... Veya ne kadar istediklerimi yaparım’ gibi bir yaklaşımdır”
* * *
Sadrazam Ahmet, düzeyi daha da düşürerek sözde dalgasını geçiyor:
“Bizim Toroslarda palavracılar için söylenen güzel bir deyiş vardır. Silifke türküsüdür: ‘Aslı yok yaylasında bir sürü koyunum var benim, herkes kendi kesesinden yesin içsin saltanatım var benim’
Kılıçdaroğlu aslı yok yaylasından türküler söylüyor”
* * *
Peki “Aslı yok yaylasında” 13 yıldır yiyip içen iktidarın şimdiki Sadrazamı Ahmet, CHP ile neden bu kadar ilgili?..
Çünkü CHP seçim beyannamesinde vaat edilenlerin hepsinin yapılabileceğini, uygulanabileceğini biliyor...
Ama kendisinin gerçekleştiremeyeceği bazı şartlar var:
1- Yolsuzlukları önlemek
2- Yandaşlara ballı ihalelerin, çeşitli yollardan aktarılan trilyonların; eş, dost, akraba, çoluk çocukla zenginleşmenin önünü kesmek
3- Devletteki israf çılgınlığına son vermek
4- Saray tahsisatını, örtülü ödenek harcamalarını, cumhurbaşkanlığı bütçesini normal düzeye indirmek
Bunun gibi daha birçok hovardalıklar, peşkeşler, belirsiz yerlere belirsiz miktarda kaynak aktarımları önlendiği takdirde bu yoksul halkın yüzünü güldürecek, hayatstandardını yükseltecek bütün vaatler yerine getirilebilir...
* * *
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek korktu, “Bu vaatleri yerine getirsinler oyumu CHP’ye veririm” dedi...
Ali Babacan korktu, “Yapamazlaaaar” diye o da topa girdi...
Sadrazam Ahmet’in bütün enerjisini “CHP’nin yapamayacaklarına” vermesi de iktidarı kaybetme korkusundan...
Eskiler, “Korkunun ecele faydası yok” derler...
Korkunun, iktidarı kaybetmeye de faydası yok!..
“Yakacaklar Ülkeyi”
Başlıktaki söz, Rahmi Turan’ın yeni kitabının adı...
SÖZCÜ Başyazarı Rahmi Turan’ın “Tokmak” köşesindeki yazdıkları, kitabın üst başlığında “İndirilen TOKMAK’lar” olarak ifade ediliyor...
Rahmi ağabey Türkiye’de “Efsane Genel Yayın Yönetmeni” olarak tanımlanan tek kişidir...
Diğer bir adı da “Tirajların efendisi”dir, çünkü genel yayın yönetmenliğini yaptığı ve çıkardığı gazetelere Türkiye’de tiraj rekorları kırdırmıştır...
Son zamanlarda “duayen gazeteci” sözünün biraz ayağa düşürüldüğü ortamda gerçek “Duayen Gazeteci” de hiç kuşkusuz Rahmi Turan’dır.
* * *
Liderliğini yaptığı bütün gazetelerde yönetim yeteneği, iyilikleri, çelebiliği ve çalışanlara sahip çıkma özellikleriyle çalışma arkadaşlarının sevgi ve saygısını kazanmıştır.
Çeşitli kitaplarının yanı sıra, yarattığı “Kara Murat” eserinin filmleri yapılmış bir gazetecidir Rahmi Turan.
Toker Yayınları tarafından çıkarılan yeni kitabı Yakacaklar Ülkeyi okudukça, ülkenin nasıl yönetildiği bir film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçecek...
Bu kitap tarihi bir belgedir...