DERE geçerken at değiştirilmez, böyle kritik bir maçta da sistem değiştirilmez. Stefan Kuntz, Portekiz’den fazlasıyla korkmuş, turu geçeceğimize inanmamış ve bunun sonucunda da anlamsız arayışlarla Dünya Kupası’na el sallamış olduk. Tek kelimeyle yazık.

PORTEKİZ, potansiyelinin yarısını bile kullanamadığı için zaten rakibimiz oldu. Yoksa zaten direkt Katar biletini almışlardı. İşte bu Portekiz’e yenildik. Halbuki minimum riski alarak bu maçı oynamalı, rakibi yavaşlatmalı, kontrataklarla sonuca gitmeliydik. Ama takım 3’lü savunmanın defoları yüzünden ilk yarıda havlu atma noktasına geldi. Galatasaray’ın kısıtlı kadrosuyla Avrupa’da oynadığı futbol aslında bizim için anahtardı. Rakibe alan bırakmayan bu oyun anlayışı Barcelona’yı bile durdurmuştu. Galatasaray’ın elinde olmayan yetenekli orta ve ön alan oyuncularımız milli takım için büyük şanstı, olmadı. Peki, Kuzey Makedonya İtalya’yı nasıl eledi? Son Avrupa Şampiyonu önünde kale gibi dimdik durarak. Minimum yeteneği maksimum disiplinle birleştirdi ve ayağına gelen şansı kullandı.

MENTAL olarak bitmiş, fiziksel olarak 4 ağır maçtan çıkmış Berkan’ın sol beke atılması faciaydı. Rıdvan’ın kadroda bile olmayışı anlamsızdı. Elimizde en önemli koz olan Kerem oyundan çıkacak son isimken ilk o tercih edildi. Forma adaleti yine form durumuna göre değil isme göre yapıldı. Enes ilk kez formayı hak etmişti ama geç şans buldu. Yusuf ve Dorukhan gibi.

KUNTZ maceraperest tavrı yüzünden kaybettiği güveni bakalım nasıl kazanacak?