Meclise köpek giremez filan...
Foks...
Alman pointeriydi.
Av köpeğiydi.
Kahverengiydi.
Kısa tüylüydü.
Erkekti.
Yalova’da banyolarda fotoğrafçılık yapan Hasan efendiye aitti, henüz yavruydu, adını fotoğrafçı koymuştu, Atatürk bir sabah gezintisinde gördü, eğildi, sevdi, çok güzel bir şey dedi, fotoğrafçı hediye etmek isteyince de, yanındakilere döndü, bu adamı memnun ediniz dedi, kucağına aldı, yürüdü, 50 lira verdiler fotoğrafçıya, o dönem için ciddi paraydı, o güne kadar sokaklarda takılıyordu, Çankaya’ya yerleşti.
*
(Mustafa Kemal çocukken, dayısının çiftliğindeyken, komşularının verdiği iki yavru köpeği vardı, birine Cin, birine Alev adını koymuştu. Sofya’da askeri ataşeyken Alp adını verdiği bir yavru köpek edinmişti, İngiliz setteri’ydi, av köpeğiydi, siyah benekli beyazdı, Çanakkale savaşında yanındaydı, Doğu cephesindeyken yanındaydı, Suriye’de yanındaydı, Nablus yolunda Beytülhasan’da bombardımana tutuldular, Alp o can pazarında kayboldu, bir daha izi bulunamadı. İstiklal savaşında, bir Yunan komutanın bırakıp kaçtığı Alber isimli köpeğe sahip çıktı, sarı beyazdı, o da av köpeğiydi, Cumhuriyet ilan edildiğinde yanındaydı, Alber’in ölümüne çok üzülmüştü.)
*
Foks... Atatürk’ün yatak odasında uyurdu, karyolanın ayak ucunda, kendisi için diktirilmiş özel minder vardı. Yemek salonunda masanın altına kıvrılır, sabaha kadar süren sofra sohbetlerine eşlik ederdi, Atatürk uykuya çekilene kadar yatmazdı. Sevmediği misafirlerin paçalarını ısırmasıyla meşhurdu. Atatürk’ün dolabını kurcalar, ayakkabıların uçlarını kemirirdi, bir defasında Atatürk’ün elini bile ısırdı, pansuman yapılırken “fenalık olsun diye yapmadı” dedi Atatürk, sinirlenmeye kıyamıyordu, Foks’a çok düşkündü. Bilardo oynanırken masaya sıçrar, topların yerini bozardı, Gazi bu yaramaz hallerine kahkahayla gülerdi. Çok gürültücüydü ama, bir o kadar zekiydi, çalışma odasına girdiğinde uslu uslu oturur, hiç ses çıkarmazdı. Törenlerde, balolarda, daima protokoldeydi. Ankara’daki şehiriçi gezilerde, Atatürk’ün otomobilinde başköşedeydi. Diplomatik görüşmelerde hep vardı, cumhurbaşkanı TBMM’ye gittiğinde hep yanındaydı. Deniz keyfi yapılacaksa, Ege vapuruna en önce o binerdi. Yurt gezilerine katılırdı, Atatürk trenle nereye gitse onu yanında götürürdü. İstanbul’da Erzurum’da Konya’da Trabzon’da Gaziantep’te Mersin’de Tokat’ta Kırklareli’de hep Atatürk’ün yanındaydı. Babaeski gezisinde aniden ortadan kayboldu, ara tara yok, herkes telaşlanmıştı, Atatürk çevresini sakinleştirdi, “merak etmeyin, Erzurum’da da böyle kaybolmuştu, Kılıç Ali bulmuştu, gene bulur” dedi. Hakikaten öyle oldu, Kılıç Ali buldu getirdi. Gaziantep gezisinde Foks fazla durgundu, akşam yemeğinde önüne konulanlara dokunmuyordu, sessizdi, Atatürk başını okşadı, “muhakkak biri bir şey söylemiştir, küsmüştür” dedi. O gün için ne olduğu bilinmiyordu ama, Atatürk köpeğinin karakterini çok iyi tanıyordu, vali konağının aşçısı seneler sonra röportajda anlattı, Foks mutfağa girmişti, etrafı kokluyordu, yemeklere fazla yaklaşıyor diye aşçı öfkelenmiş, kepçeyle vurmuştu.
*
1933’te öldü... Atatürk Orman Çiftliği’nde derisi dolduruldu, camekana yerleştirildi, Atatürk’ün çiftliği ziyareti sırasında sürpriz yapılarak, kendisine gösterildi. Tatsız bir sürpriz olmuştu... Atatürk görünce çok şaşırdı, duygulandı, bir sandalye çekti, karşısına oturdu, uzuun uzun seyretti, sonra “onu çok sevmiştim, bu şekilde görmeye tahammül edemem, çiftlikte uygun bir yere gömün lütfen” dedi.
*
Bu isteği yerine getirilmedi, gömülmedi... Atatürk Orman Çiftliği’ndeki hayvanat bahçesinin kurucusu olan, Gazi Terbiye Enstitüsü öğretim üyesi Necdet Pençe, Foks’u sakladı. 35 sene boyunca kimseler bilmedi. Tee 1969 senesinde, Necdet Pençe’nin eşi İrfan hanım tarafından Anıtkabir’e bağışlandı, muhafız alayı tarafından koruma altına alındı.
*
Atatürk’le beraber TBMM’ye gelip giden Foks... 2002’den beri Anıtkabir’de Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde sergileniyor.
*
Chp’lilere hakaret etmek için TBMM’de “köpek giremez” diye pankart açan akp’lileri görünce, Foks’u yazayım bari dedim.
*
Köpek dediğiniz Foks...
Cumhuriyet tarihine geçti.
Dünya durdukça unutulmayacak.
Kitaplarda var.
Belgelerde var.
Hatıralarda var.
Ölümsüz fotoğraflarda var.
*
Anıtkabir’de yaşıyor.
*
Köpeği hakaret zannedip, köpek giremez filan diye pankart kaldıranları ise bugün bile kimse tanımıyor, yarın kim hatırlar!
Adam’ı imzalamak için saat 12’de Adana Kitap Fuarı’ndayız.