TÜİK müik takmam. Her perşembe gittiğim Erenköy pazarından çıkışta cebimde kalana bakarım. Mevsimine göre benzer şeyler olur pazar arabamızda. En temel ürünler... Yazsa domates, baharsa enginar, kışsa pırasa, karnabahar, ıspanak falan.
Patates fiyatı yüzde 3 nokta 8 artmış, soğan 3 nokta 5 inmiş laflarına inanmam. Giderken cebimdekini sayar pazar dönüşü ne kaldı onu bilirim. Bir zamanların meşhur lafı ile izah edeyim aylardır sıfırlanmış olarak dönüyoruz eve! Her hafta cebime 100-150 lira daha fazla koyup çıkıyoruz pazara. Bozuk para bile kalmıyor cepte.
Gökten zembille para inmediği için bu gidişle ne yapacağız, her gün ne yiyeceğiz peki? Öğrencilerin, bekarların, dar günlerin kurtarıcısı menemen mi?
Menemenin kurtarıcılığı eskidendi. Şimdi onun endeksi bile var, yanına yaklaşmak zor.
Menemen Endeksi’nin mucidi Doç. Dr. Caner Özdurak. Endeksle yurttaşa giren kazıklar ve gerçek enflasyon hesaplanıyor. TÜİK’in içinde ne var açıklamaktan vazgeçtiği sepette olduğu gibi hiç kullanmadığımız tirişkadan ürünler yok. Dört şey var: Domates, biber, yumurta ve soğan!
Bu sepetle iki yıldır memleketin gerçeğe en yakın enflasyonu ölçülüyor. Marketten bir menemenlik domates, biber, yumurta ve soğan alınıp hesaplanıyor her ay. Basit, netice kesin. Özdurak ‘endeksin derdi alternatif ölçüm değil, piyasadaki bozulmaya dikkat çekmek’ diyor.
Bozulma o hale geldi ki millet ‘akşama bi menemen yapar karnımızı doyururuz’ bile diyemiyor artık. Soğandan vazgeçildi yerine Halk ekmekten daha çok ekmek alınıyor, yumurtadan kısılıyor.
Görmüş geçirmiş ve 7 bin 500 lira ile bir ay geçinmek zorunda kalan emekliler kemik suyuna çorba ile idare etmeye çalışırken, memlekette karın doyurma konusunda hızlı değişiklikler yaşanıyor...
Dışarıda yemek yiyebilenlerin sayısı son altı ayda yüzde 20 düşmüş mesela!
Düne kadar dışarıda yiyen her 100 kişiden 20’si lokantadan, köfteciden, nohut pilavcıdan, çorbacıdan, tostçudan, menemenciden, simit saraylarından, ekmek arası balıkçıdan, hamburgerciden ayağını kesmiş.
Kim diyor bunu? Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) genel başkanı Ramazan Bingöl.
Çünkü lokantada kişi başı yemek ücreti 300 liraya çıkmış. Bir kap mercimek çorbası içmeye kalk en az 50 lira. Üstelik bu rakamlar Michelin yıldızlı yerlerden değil, esnaf lokantası fiyatı.
İşte bu yüzden piyasanın halini, yurttaşın çorba içecek parasının olmadığını gören AKP’nin uyanık İstanbul belediye başkan adayı seçilirsem gençlere her gün bedava çorba, cuma günleri de etli pilav dağıtacağım dedi!
50’şer liradan dört gün dört çorba 200, her hafta bir gün etli pilav en az 120 lira. Ayda 1280 lira, 100 bin kişiye dağıtsa her ay 128 milyon lira eder... Valilik saymış İstanbul’da bir milyonu aşkın üniversite öğrencisi var. Bunlardan 553 bini devlet üniversitelerinde okuyor. Yani dört gözle bedava çorba ve etli pilav bekleyen yarım milyon genç!
Millet kesesinden vaat sallamak kolay, ya gerçekler?
Hadi o zaman menemen yapalım. Önce malzemeler... Yeter miktarda zeytinyağı, 6 yumurta, irice bir soğan, yeter miktarda biber, 5-6 domates. Pişirmek için tüp, doğalgaz, elektrik, tezek ateşi ve ekmek hariç hesaplayın.
Biz menemen ve avanta çorba peşindeyken TÜRES başkanı Bingöl’e göre yeni yeni adetler yayılıyormuş yeme içme sektöründe. Fazla müşteri gelmesin diye sürekli fiyat yükselten yerler çoğalıyormuş. Az ama para derdi olmayan ‘seçkin’ müşteriler için butik tarz! Ortalama balık restoranlarında ise kişi başı fiyat 3-5 bin lira arasında değişiyormuş. Emekli aylığını alıp iki kişi git, bulaşıkları yıkarsın. Ve işin daha acıklısı kişi başı 300 liraya anca doyulan esnaf lokantaları art arda kapanırken lüks mekanlar hınca hınç doluymuş!
Menemene dönen Türkiye’nin ocak ayı menemen endeksi böyle. Şubat’ı bilemem fakat gidişe bakılırsa Mart’tan sonra boş tavaya ekmek banacağımız kesin.