1940'ların sonlarından 1990'ların başlarına kadar süren Soğuk Savaş dönemi, dünyanın en güçlü iki istihbarat teşkilatı olan Amerikan CIA (Central Intelligence Agency) ve Sovyet KGB (Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti) arasındaki yoğun casusluk ve gizli operasyonlarla damgalandı. Her iki teşkilat da kendi süper güçlerine hizmet etmek için kuruldu, ancak CIA ve KGB ajanları arasındaki ilişki, İkinci Dünya Savaşı sonrası kısa bir müttefiklik döneminden derin bir güvensizlik, rekabet ve örtülü savaşa evrildi.
ORTAK DÜŞMANA KARŞI MÜTTEFİKLER
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği, küresel süper güçler olarak ortaya çıktı. Keskin ideolojik farklılıklarına rağmen, her iki ülke de ortak bir hedefi paylaşıyordu: Nazi Almanyası'nı yenmek. Savaş sırasında Amerikan ve Sovyet istihbarat teşkilatları, Mihver Devletleri’ni zayıflatmak için birçok cephede işbirliği yaptı ve bilgi ile kaynak paylaştı. Bu kısa işbirliği dönemi, 1947'de CIA'nın ve 1954'te KGB'nin kurulmasının zeminini hazırladı.
Ancak bu işbirliği, savaş sonrası dünya düzeninin şekillenmesiyle hızla sona erdi. Kapitalizm ve komünizm arasındaki ideolojik uçurum derinleşti ve eski müttefikler, küresel nüfuz için amansız düşmanlara dönüştü. Soğuk Savaş'ın bu yeni döneminde CIA ve KGB, birbirlerinin çıkarlarını baltalamak için çalışan iki en güçlü istihbarat teşkilatı olarak öne çıktı.
CASUSLUK VE KARŞI İSTİHBARAT OPERASYONLARI
1950'lere gelindiğinde, CIA ve KGB tamamen bir casusluk savaşı içine girmişti. ABD ve Sovyetler Birliği, birbirlerini varoluşsal tehdit olarak görmeye başladılar ve istihbarat toplama, her iki ülke için de en üst öncelik haline geldi. CIA, Sovyet ağlarına sızmaya, askeri yetenekler hakkında bilgi toplamaya ve Batı'daki komünist sempatizanları tespit etmeye odaklandı. Aynı zamanda KGB, Sovyetler Birliği'ni Batı'nın etkisinden korumaya ve Amerikan istihbarat operasyonlarını bozmak için çalıştı.
Bu dönemin en belirgin özelliklerinden biri, karşı istihbaratın geniş çapta kullanılmasıydı. Her iki teşkilat da avantaj elde etmek için casus, çifte ajan ve muhbirler işe aldı. KGB, CIA ajanlarını çifte ajanlara dönüştürme konusunda başarılıydı ve bu, her iki örgüt içinde de derin bir paranoya yarattı. Bunun en ünlü örneklerinden biri, birçok CIA operasyonunu ifşa eden ve birkaç Amerikan ajanının ölümüne neden olan KGB için köstebeklik yapan CIA subayı Aldrich Ames'tir.
Buna karşılık CIA, ABD ve Batı Avrupa'daki Sovyet casuslarını ortaya çıkarmak için çabalarını yoğunlaştırdı. James Angleton gibi isimlerin yönettiği CIA karşı istihbarat operasyonları, KGB ajanlarını bulmaya ve etkisiz hale getirmeye çalıştı. Casusluk oyunlarının bu yoğun dönemi, yüksek profilli iltica olayları, tutuklamalar ve siyasi skandallarla gerginliği artırdı.
GERGİNLİK VE GİZLİ SAVAŞ: VEKALET SAVAŞLARI VE SABOTAJ
CIA ve KGB arasındaki gergin ilişki, casusluk dünyasının ötesine geçerek küresel siyasi arenaya yayıldı. Her iki teşkilat da Latin Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerde vekalet savaşlarına aktif olarak katıldı. CIA, anti-komünist isyancılara fon sağladı ve silahlandırdı, KGB ise komünist yanlısı hükümetleri ve isyancı grupları destekledi.
Bu gizli savaşın en bilinen örneklerinden biri, Sovyetler Birliği'nin 1979'da Afganistan'ı işgal etmesiydi. CIA, bu işgale karşılık olarak, Sovyetler Birliği'ni zayıflatmak için Afgan mücahitlerine silah ve eğitim sağladı. KGB ise bu çabaları kendi istihbarat ve askeri operasyonlarıyla karşılamaya çalıştı ve iki ajans arasındaki rekabet daha da yoğunlaştı.
Sabotaj ve propaganda da CIA-KGB çatışmasında önemli bir rol oynadı. Her iki teşkilat da kamuoyunu kendi lehlerine çekmek için dezenformasyon kampanyaları yürüttü. Gazeteler, radyo yayınları ve hatta kültürel diplomasi gibi araçlar kullanılarak yanlış bilgiler yaydılar. KGB’nin meşhur "aktif önlemler" programı, Batı demokrasilerini bozmak için yanlış bilgi yaymayı hedeflerken, CIA benzer tekniklerle komünist rejimleri baltalamaya çalıştı.
GÖLGEDEKİ HAYATLAR
Soğuk Savaş casusluğunun büyük bir kısmı gölgelerde gerçekleşmiş olsa da, CIA ve KGB arasındaki rekabetin insani bedeli inkâr edilemezdi. Her iki tarafta da birçok casus ve muhbir yakalandı, işkence gördü veya idam edildi. Oleg Gordievsky gibi yüksek profilli kaçaklar, casusluk savaşında bireylerin üstlendiği kişisel riskleri gözler önüne serdi. Ayrıca Aldrich Ames ve Robert Hanssen gibi ajanlar, KGB için casusluk yaparak CIA’ya ihanet etti ve bu, Amerikan istihbaratına onarılamaz zararlar verdi.
CIA ve KGB arasındaki gergin ilişki, uluslararası diplomasi üzerinde de geniş yankılar yarattı. Yanlış anlamalar ve istihbarat hataları, yanlış bilgilendirme kampanyalarıyla birleştiğinde, Küba Füze Krizi (1962) gibi krizler sırasında dünyayı nükleer savaşın eşiğine getirdi.
SOĞUK SAVAŞ'IN SONU VE SONRASI
1991'de Soğuk Savaş'ın sona ermesi, CIA ve KGB arasındaki ilişkide önemli bir değişimi işaret etti. Sovyetler Birliği'nin dağılması, KGB'nin de dağıtılmasına yol açtı ve Rusya Federasyonu yeni bir istihbarat teşkilatı olan FSB'yi (Federal Güvenlik Servisi) kurdu. CIA ve KGB arasındaki yoğun rekabet resmi olarak sona ermiş olsa da, Rus ve Amerikan istihbarat teşkilatları arasındaki rekabet ve güvensizlik unsurları özellikle siber casusluk alanında 21. yüzyıla kadar devam etti.