Saygı ÖZTÜRK / SÖZCÜ

2010 yılının Mayıs ayında, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, Kastamonu Emniyet Müdürü Ömer Altıparmak’ı Ankara’ya çağırdı. Kendisine üst makamlar tarafından önerilen
görevi söyledi. İstihbarat Dairesi Başkanı yapılmak isteniyordu.

Ömer Bey, “tamam” demedi. İkinci kez müsteşar Ankara’ya çağırdı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’la görüşmesinde ise kaygılarını anlattı. “Sayın bakanım, ben yıllarca istihbaratta çalıştım. Üst makamların hiyerarşiye uymadan direkt olarak alt makamlara talimatlar verdiğinin bir gerçek. Bu durum, personel açısından ileride sorunlar yaşanmasına neden olabiliyor” dedi.

“Askerler ne yapıyor

Ancak, Ömer Altıparmak’ın İstihbarat Dairesi’ne getirilmesine karar verilmişti. Dördüncü defa Ankara’ya çağrıldığında, bu kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısındaydı. “Hayırlı olsun” dedi. Göreve başladığı ilk günden itibaren, siyasetçilerin ellerinin İstihbarat Dairesi’nde olduğunu daha iyi fark etti. Davutoğlu hükümetinde bakanlığa getirilen kişi, her gelişinde, “askerler ne yapıyor, askerler bu konuda ne düşünüyor?” sorularını yöneltiyor ve bu konuyla ilgili bilgiler derliyordu.

Hükümette neredeyse her bakanın istihbaratta “ayrı bir adamı” olduğunu anlamakta da gecikmedi. Sırtlarını siyasetçilere dayamış olanlar, uyarılara rağmen alışkanlıklarından vazgeçmiyorlardı. Dinlemeler sızdırılıyor, çok özel bilgiler daire dışına çıkarılıyordu. Ramazan Akyürek’in görevden alınmasından sonra yerine atanan Ömer Altıparmak’ın, “çözüm süreci”yle ilgili raporunda, örgüte katılımların arttığına dikkat çekiliyor ve bu rapor hayli rahatsızlık yaratıyordu. Ardından, Başbakanın çalışma odasında MİT tarafından bulunan “böcek” istihbarat dairesine fatura edildi. Altıparmak da 3 yıllık başkanlık görevinden sonra alındı.

Bugüne kadar hiç konuşmayan eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ömer Altıparmak, geçen hafta emekliye ayrıldı ve sessizliğini SÖZCÜ’ye bozdu. İşte Ömer Altıparmak’ın olay yaratacak sözleri:

200’ü aşkın bombacı yakalandı

“Görev yaptığım dönemde yapılan çalışmalar ile bölücü terör örgütünün sivilleri de hedef alan metropollere yönelik eylem planlamaları akamete uğratıldı. Bu eylemleri gerçekleştirmek üzere yurtdışında eğitilerek büyük şehirlere gönderilen 200’ü aşkın bombacı örgüt mensubu, eylem gerçekleştiremeden nitelikli patlayıcı maddeleri ile birlikte yakalandı. Özellikle gelecek nesillere yönelik büyük tehlike oluşturan uyuşturucu madde kaçakçılığına yönelik çalışmalarımız neticesinde 30 tonun üzerinde esrar, 11 tonunun üzerinde eroin maddesi ele geçirildi. Bu dönemde terör ve organize suç örgütleri ile mücadelede ihtiyaç duyulan operasyonel istihbaratın tamamına yakını üretildi ve operasyonel birimlere aktarıldı.”

Mücadele edenlere, terörist muamelesi

17-25 Aralık operasyonlarından sonra şiddeti artan gerek şahsıma gerekse mesai arkadaşlarıma yönelik hukuksuz olarak sürdürülen atama, soruşturma, açığa alma, terör örgütlerinin hedefi haline getirme tarzındaki tasfiye, kıyım, itibarsızlaştırma kampanyaları kamuoyu vicdanını da yaralayacak şekilde had safhaya ulaştı. Şuan kıyıma uğramış arkadaşlarımın özlük dosyaları incelendiğinde ortak özelliklerinin PKK terör örgütüne yönelik başarılı çalışmalarda bulunmaları olduğu görülecektir. Terör örgütünü kullanan yabancı ülkeler ve terörle müzakere edenler adeta teröristlerle mücadele eden bu milletin evlatlarına terörist muamelesi yaparak onları tasfiye ediyor ve terör örgütlerinin önlerini açıyor. Ülkesi için gece gündüz demeden, ailelerini ihmal ederek çalışan bu personel, yapılan atamalar, soruşturmalar ve ihraçlar ile mağdur edildi, hukuksuz yapılan bu işlemler ile Emniyet teşkilatı çalışamaz hale getirildi, ülke güvenlik açığına sürüklendi. Son dönemde PKK terör örgütünün geldiği nokta ve bonzaiden ölümler Emniyete yönelik yapılan tasfiye işlemlerinin sonuçlarının ilk dışavurumlarından bazılarıdır.”

Bakan, bana ‘Sırada sen varsın’ dedi

PKK terör örgütünün “devrimci halk savaşı” ve “demokratik özerklik” ilan ederek terör eylemlerine ivme kazandırıyordu. Ömer Altıparmak’ın 2011 yılının 57 gününü, 2012 yılının ise 31 gününü başta Hakkari, Şırnak ve Güneydoğu illerinde geçirdi. İçişleri Bakanı tarafından ödüllendirildi. Bugün ise “görevini ihmal”den hakkında soruşturma açıldı. Silah ve kimliği alındı. Ömer Altıparmak yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Terörle mücadele eden personele yönelik kıyımlar daha önceden başlamasına rağmen 17-25 Aralık ile şiddeti artırılarak sürdürüldü. Emniyet personelinin tasfiye süreci aslında bölücü terör örgütüne yönelik mücadele eden personeli görevden almalar ile başlamıştı. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin görevden alındığı gün bana ‘Ömer Bey süreçten ötürü görevden alındım, sırada sen varsın’ dedi.

Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın kendisini ziyaret eden milletvekillerine ‘benimle görüşen heyete söyledim PKK operasyonu yapanları görevden alacaklar’ dedi. Bunu çok iyi biliyorum, kayıtlarda da var. Emniyet İstihbaratında ve dönemin İçişleri Bakanının değişmesinde kamuoyunda ‘çözüm süreci’ olarak bilinen süreçte yer alanların rol oynadığını kesin ve net olarak biliyorum.

O kayıtları PKK sızdırdı

Oslo görüşmeleri ve Çözüm süreci Ahmet Davutoğlu tarafından başlatıldı. Beşir Atalay tarafından koordinasyonu üstlenildi. Örgüt mensuplarının Oslo’da kaydettiği seslerden Hakem devletin temsilcilerinin MİT mensuplarıyla ayrı, terör örgütü mensuplarıyla ayrı ayrı toplantılar da gerçekleştirdiği anlaşıldı.

Meslek acemiliğinin görülmemiş bir örneği olarak görüşmeler hem hakem devlet olan ülke hem de PKK mensupları tarafından kayda alındı. Bu kayıtların bir kısmı daha sonra tehdit unsuru olarak PKK’lılarca internet sitelerinden kamuoyuna sızdırıldı. MİT bu konudan ancak bu şekilde haberdar oldu.

Bu süreç ve görüşmelerden terör örgütünün tüm üst yönetimi ve hakem devlet bilgi sahibidir. Ancak terörle mücadele eden başta Genelkurmay olmak üzere ne Jandarma ne de Emniyet Genel Müdürlüğüne herhangi bir bilgilendirme yapılmadı.

Çözüm süreci dedikleri

Tamamen iç kamuoyuna, muhalefet partilerine, hatta kabineye, iktidar partisi milletvekillerine kapalı ve gizli yürütülen bu görüşmelerde;

- Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması,

- Özerk yönetim.

- Dağdaki silahlı terörist grupların dağdan indirilerek (öz savunma gücü) kolluk gücüne dönüştürülmesi.

- Bu konularda Hükümetçe yasal düzenlemeler yapılması ele alındı. Terör örgütünün elebaşısına literatürümüzde ‘teröristbaşı’ deriz. Bölücü terör sorunun başı ile sürdürülen hasta ve sağlıksız görüşmeler devam ederken 2010’da çatışmaların boyutu genişledi. Teröristbaşı ile görüşen avukatlar, teröristbaşından aldıkları eylem talimatlarını dışarıdaki üst düzey teröristlere aktardı.

2011 yılının Temmuz ayına gelindiğinde; teröristbaşı bir anda çark ederek aradan çekildiğini belirtti. Kandil’in görevini yapması gerektiğini, ‘devrimci halk savaşı’ ilan ettiğini, Kürt halkının kendi öz savunma gücünün şehirlerde kurulmasını, Devlet bir kişi tutuklarsa örgütün de bir kamu görevlisi tutuklamasını, Diyarbakır Dağkapı meydanının Tahrir meydanına çevrilmesini, okulların hedef alınması ve yakılmasını, demokratik çözüm çadırlarının kurulması talimatlarını verdi.

Öcalan’ın talimatları sonucu Kayseri Pınarbaşı, Gaziantep ve Ankara Kumrular’daki kanlı eylemler, Kaymakam adayı, asker, polis ve korucuların kaçırılması, Şemdinli, Beytüşşebap ilçeleri başta olmak üzere ilçe merkezlerini ele geçirmeye yönelik eylemler, askeri üs bölgeleri ve emniyet binalarına saldırılar düzenleyerek asker ve polislerimizin şehit edilmesi, her türlü illegal eylemin çıkış noktası olan demokratik çözüm çadırlarının kurulması, metropollere bombacı eylemcilerin gönderilmesi eylem ve faaliyetleri gerçekleştirildi.

Arınç, ‘film gibi operasyon” demişti

Ömer Altıparmak, İstihbarat Dairesi Başkanlığı döneminde yapılan ve bugün mağdur edildiğini öne sürdüğü personelin yaptığı operasyonları şöyle sıraladı:

- Sayın Bülent Arınç’ın film gibi operasyon dediği Cilvegözü saldırısının faillerinin yakalanması,

- 5 vatandaşımızın hayatını kaybettiği Ankara kumrular bombacısının yakalanması,

- İstanbul, Antalya, İzmir başta olmak üzere metropollere gönderilen bombacı örgüt mensuplarının aylarca süren fedakar çalışmalar neticesi yakalanması,

- Başta PKK terör örgütünün finansmanında kullanılan tonlarca uyuşturucu maddenin ele geçirilmesi,

- Genelkurmay’ımızın talebi, dönemin içişleri bakanlarının talimatları ile kuzey ıraktaki terörist varlığın etkisiz hale getirilmesi için 617 terör üst bölgesinin yerlerinin tespit edilip ilgili makamlara ulaştırılması, yine ülke içerisindeki terörist noktalarının tespit edilmesi,bu sayede gerçekleştirilen hava operasyonları ile terör örgütüne 2011-2012’yi kayıp yıl ilan ettirilmesi,

- Kamuoyunda sansasyon oluşturan başta Sn. Başbakan'ın Kastamonu'dan dönen konvoyuna eylem düzenleyen Karadeniz kırsalındaki grupların imha edilmesi,

- Tekirdağ merkezli olmak üzere İstanbul ile koordineli yürütülen El Kaide terör örgütü operasyonu neticesi Başbakan'a yönelik suikast eyleminin engellenmesi,

- Terör örgütünün müzakere sürecinden istifade ile Akdeniz kırsalına gönderdiği terör örgütü unsurlarının yakalanması,

- Bir bayram günü Gaziantep’i kana bulayan bombalı eylemin aydınlatılması ve  yardım/yataklık yapanların yakalatılması,

- Kayseri Pınarbaşı eyleminin faillerine yardım ve yataklık yapan teröristleri yakalanması,

- Şemdinli’nin örgüt tarafından ele geçirilmesi ve kurtarılmış bölge ilan edilmesi planlarını önceden tespit ve deşifre ederek ilgili makamlara intikal ettirilmesi,

- Ülke içindeki sığınakların tespit edilmesi ve örgütün Diyarbakır bölge sorumlusu ile birlikte 10 teröristin etkisiz hale getirilmesi.cek­tir.