Covid-19’un küresel anlamda insan yaşamını tehdit ettiği ilk andan itibaren marketlerde gıda rafları boşaldı. Gıdanın, özellikle zehirsiz ilaçsız organik tarımın önemi birden bire hatırlandı. Salgın öncesinde yaratılan ne yediğini sorgulamayan tüketici topluma, Covid-19 çok iyi bir ders verdi. Tüketici tavırlarında çok önemli değişimler yaşandı. Öğretmen kökenli Gürsel Tonbul, Aydın’ın Kuşadası ilçesinde çeyrek asrı aşkın bir süredir organik tarım yapıyor. Eko-turizm-tarım örnek hizmeti verme amacıyla kurduğu, yıllar içinde doğal park alanına dönüşen 2 bin dekarlık Değirmen Çiftlik İşletmesi, Ege Bölgesi’nde organik tarımda önder işletmelerden biri haline geldi. Hayvancılık, et ve süt üretimini de ekolojik kurallarla yürüttü. Tonbul ile bu süreci tüm yönleriyle konuştuk.

Covid-19 salgını gıda tüketimi konusundaki alışkanlıklarda bir değişime yol açar mı?

Salgın öncesi oluşturulan küreselleşme döneminde ekonomik nedenler, yeni yaşam modelleri mutfak alışkanlıklarımızda çok şeyi değiştirmişti. Covid-19 kitlelere üretimi, gıdayı, gıdanın önemini hatırlattı. Kredi kartı hesaplarında yeterince bakiye olduğu sürece market raflarından alışveriş sepetlerini gerçek ihtiyaçlarını sorgulamadan doldurabileceklerini zannettiği günleri geçmişe gömme zamanının geldiğini gösterdi. Gıdada sıfır israf, en az miktarla en doğru beslenme reçetelerini öngörme ve yeme alışkanlıklarını değiştirme devrine girildi. Bu sıcak günler durulduğunda, virüsten kurtulanların en yaşamsal ihtiyacı yine de gıda olacak.

KAYGI VERİYOR

Tarım ve gıda konusunda da değişim olur mu?

Bilim insanları da önümüzdeki 10 yıllarda çok sayıda salgın yaşanacağını, iklim krizinin büyük sorunlar oluşturacağını söylüyor. İklim krizi nedeniyle hasat ettiğimiz gıda miktarı azalacak. Bitki gıda adaptasyonunda azalma ile besin değerinde düşüş olacak. Organik tarıma inanmış bir çiftçi olarak nasıl, ne kadar zamanda ve ne gibi kayıplara mal olacağını bilemediğim bu değişim beni kaygılandırıyor. En hızlı şekilde yurttaşlar, tüm kurum ve kuruluşların katılımı ile sivil inisiyatif üretilmeli. Kent tarımı, su hasadı gibi yerel çözümlere; yerel üretim ve tüketim gücümüzü kullanmaya odaklanmalıyız.

Gürsel Tonbul

YENİ NESİL, İYİ EĞİTİM ALMIŞ ÇİFTÇİ TOPLULUKLARI OLUŞABİLİR


Çiftçiliğin bitme noktasına geldiği, yeni nesil çiftçi yetişmediği söyleniyor, bu teze katılıyor musunuz?

Ülkemizde aile tarımı neredeyse bitti. Yaşlı çiftçiler birer birer güzel atlara binip gittiler ve ne yazık ki onlarla birlikte kadim çiftçilik bilgileri de kayboluyor. Orta kuşak çiftçi aileleri devam etmek için çok yorgun, isteksiz ve zayıflar; cesaretleri ve güçleri kalmamış. Çocuklar, torunlar büyük şehirlere göç etmiş ve çiftçilikle ilgilenmiyorlar. Hal böyleyken ‘Küçük aile İşletmeleri’nin gelecekteki rolü ne olabilir, aile tarımı için yeni nesil genç çiftçi aileleri nasıl yaratılabilir sorusuna yanıt; Pandemi ile yaşananlar kırsala geri göç ve yeni nesil iyi eğitimli çiftçi toplulukları oluşmasına zemin oluşturabilir. Çelişkiler, zıtlıklar farklı insan toplulukları da yaratıyor. Büyük şehirlerde doğmuş, büyümüş ve iyi eğitim almış ancak çiftlikten hiç anlamayan bir kısım insanlar kırsala geri dönmek istiyor. Bu dönüşüm yeni sosyal insan toplulukları arasından genç çiftçiler de yetiştirebilmeli. Projeler yaşlı, tecrübeli çiftçiler ve yeni nesil genç çiftçi adaylarının katılımıyla birlikte yapılabilmesi halinde verimli, yararlı sonuçlar elde edilebilir.

Organik tarım yapan üreticiler, dövizdeki artıştan olumsuz etkileniyor.

ORGANİĞE DESTEK VERİLMEMESİ ÇİFTÇİYİ ÜRETİMDEN KAÇIRIYOR


Salgında organik tarıma ilgi arttı mı?

Tüketicide organik ürünlere karşı bir ilgi ve istek artışı var. Bunun adını bilinçlenme olarak koyabilir miyiz, yoksa gıda kimyasallarının yol açtığı gıda kaynaklı hastalıkların artık gizlenemeyecek ölçülerde artarak açığa çıkmasıyla oluşan zorunlu bir ilgi mi? Ancak organik ürün pazarında pozitif bir çıkıştan kesinlikle söz edebiliriz.

Organik ürünler diğer ürünlere göre neden daha pahalı?

Ülkemizde yerel çeşit tohum kaynağı neredeyse yok denecek kadar kısıtlı. Bu tohum ve fideleri kullanan üreticiler desteklemelerden yararlanamıyor. Organik tarım desteklemelerinde yapılan değişim ve uğranan kayıplar çiftçi için organik üreticiliğe geçişi özendirmekten çıktı, hatta yapanları dahi vazgeçme noktasına getirdi. Organik tarımda zararlı mücadelesinde kullanılabilen sertifikalı, izinli organik ilaçların neredeyse tamamı ithal ürünler ve dövizdeki artışlarla birlikte ateş pahası oldu.