Nil Soysal - Sözcü
Polis her yerde onu arıyor. Bunu ben demiyorum; Uğur Dündar diyor. Hakkında suç duyurusu var usta tiyatrocunun. Hatırlarsanız; geçtiğimiz temmuz ayında AKP Marmaris İlçe Başkanı Kadem Mete; Levent Kırca’ya dava açacaklarını duyurmuştu bir basın toplantısı düzenleyerek. Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, AKP hükümetine hakaret ve küfür etmekten tutun da müstehcen içerikli oyun sahnelemeye kadar varan kabarık bir suç dosyası (!) olduğunu iddia etmişti. Bütün bu suçlamalara konu olan ise; Kırca’nın yaklaşık 6 aydır hıncahınç dolu salonlara oynadığı 'Azınlık' adlı politik güldürüsü. 60 oyunu geçen Azın- lık’ta izleyenlerin gayet iyi bildiği üzere ne bir küfür, ne de müstehcen sayılabilecek bir sahne var. Öyleyse sorun ne? İşte bu sorunun yanıtı için buluştuk usta tiyatrocu ile. Kırca adeta içini döktü...
Sanat toplum içindir
Sizinle sanat konuşmayacağız bu defa. Siyaset konuşacağız ama, ucundan dokunuruz sanata ve olmazsa olmazınız tiyatroya...
İşte geldiğimiz nokta bu. Ama sanatı da kapsamına alıyor siyaset. Çünkü; hep tartışılır ya; ‘Sanat, sanat için midir, toplum için midir’ diye. Sanat, sanat için olduktan sonra neye yarar? Ben; ‘Sanat toplum içindir’den yana olan bir sanatçıyım. Sanat, topluma bir şey söyler. Hele ki bizim gibi geri kalmış ülkelerde, sanatın bir okul olma zorunluluğu var. Ben, özellikle kendi yaptığım işlerde, suya sabuna dokunmayan, sırf sanat olsun diye çıkıp da Shakespeare oynayan bir sanatçı değilim.
Hakkınızda suç duyurusu var? Dava açıldı mı, son gelişme nedir?
Ha bire gidiyorum, geliyorum, ifade veriyorum filan. Soruşturma aşamasında anladığım kadarıyla...
Tiyatro ile sürdürüyorum
Olacak O Kadar’ı 20 küsür yıl oynadınız. Böyle şey yaşadınız mı?
21 yıl sürdü Olacak O Kadar Televizyonu. Halka mal olmuştu. Ama ilk günden itibaren herkesin gönlünden bu programı yasaklamak geçiyordu. Çünkü hiçbir hükümetin işine gelmez. Sağcı olsun, solcu olsun, kapitalist sistemde özellikle hiçbir hükümetin eleştiriye tahammülü yoktur. Ama program tam 21 yıl sonra AKP hükümeti tarafından yayından kaldırıldı. Hatta tehditle kaldırıldı. ‘Bu programı kaldırın, yoksa lisansını iptal ederiz’ dediler kanala. Bunun üzerine ben de ‘Önemi yok’ diyerek sözleşmeyi iptal ettim. Şimdi söyleyeceklerime tiyatroda devam ediyorum. Çok da mutluyum.
Çok büyük ilgi gördü Azınlık...
Müthiş. 4-5 bin kişiden az oynamıyorum. Silivri’de 7 bin kişi geldi.
Aksaklıkları anlatıyorum
Zaten siz içeridekilere destek için herkesi çağırmıştınız Silivri’ye...
Evet. Ben buradan teşekkür ediyorum izleyenlere. Azınlık’ta bir yandan kendi sanat tarihimi anlatırken, bir yandan da Türkiye’deki aksaklıkları anlatıyorum. Atatürk düşmanlığından tutun Silivri’de yatan yurtsever aydınlara, Silahlı Kuvvetler’de yapılan düzenlemeye, paşaların hapishanelerde yatışına kadar, bütün bunları oynuyorum. Seyirci hop oturuyor, hop kalkıyor. Yer yer slogan atmak istiyor. Ben attırmıyorum. ‘Burası miting alanı değil. İnsanlar sizin için hapishanelerde yatıyor. Atatürk için, Cumhuriyet için yatıyor. Yapacağınız bir şey varsa; somut olarak yapın’ diyorum.
Küfür, müstehcenlik neresinde?
Ben de onu soruyorum. Benim hayatımda ilk defa bir oyunumda küfür yok. Hakarete gelince... Bir kere ben gerizekalı değilim. Saygın bir adamım. Oyunda hakaret yok, eleştiri var. Ama bu eleştiri Adnan Menderes’ten başlıyor. Süleyman Demirel’i, Tansu Çiller’i, Kenan Evren’i, arkasından da AKP’yi eleştiriyorum. Atatürk’e yönelik yaptıklarını eleştiriyorum.
Atatürk’ü sevmek suç mu?
Açık seçik muhalefet yapıyorsunuz. Belki de mesele bu?
Ben Atatürkçüyüm. Bunu herkes biliyor. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nden yanayım. Bu da açık seçik biliniyor. Atatürk’ü sevmek suç ise, ben bu suçu işliyorum. Atatürk’ü sevdiğim için gerekirse hapis de yatarım. Ben özellikle sanatçıların toplumda önde gitmesi gereken insanlar olduğuna inanıyorum. Hele ki böyle bir dönemde daha çok konuşması ve eleştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün Şehir Tiyatroları kapatılmak üzere. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi durdurulmuş. Atatürk’ün söylevleri kaldırılmış. Atatürk’ün silah arkadaşı, Cumhuriyet’i kuran ortağı İsmet İnönü ders kitaplarından çıkarılmış. Orduevlerine Atatürk subayları dışında artık tekke ve zaviyelerden hacılar, hocalar girebiliyor. Okullar 4+4+4’le tamamen imam hatip olmuş. Buralarda artık mollalar yetiştirilecek. Çünkü Türkiye’de Ilımlı İslam Cumhuriyeti kurulması için mollalara ihtiyaç var. Dolayısıyla böyle bir düzen olacaksa eğer; o zaman sanata da ihtiyaç yok. Heykele de tükürecekler, yıkacaklar. Yıkıyorlar da zaten. Yazarlar hapiste. Karikatüristler hapiste. Kitaplar yasaklanıyor. Ve birileri susuyor...
“Bu ülke susmayanlarla kuruldu”
Kırca, “Gazeteler bile yandaş olmuş. Peki ben niye susmuyorum? Susmayanlarla kuruldu Türkiye Cumhuriyeti. Oğlum; ‘Baba sana mı kaldı’ diyor. Ben de; ‘Evet bana kaldı’ diyorum. Çünkü Atatürk Cumhuriyet’i gençliğe emanet etti. Ben de o gençlerdenim” dedi.
Umutsuzluk bize yakışmaz
Bu ortamda umut görüyor musunuz? Türkiye düze çıkacak mı?
Umutsuz olmak bize yakışmaz. Ama bu ortamda herkes böylesine suskun olursa zor. Son durak önemli. O son durak da seçim sandığı. Sandıkta oyumuzu doğru kullanarak Atatürk’ümüze, Türkiye Cumhuriyeti’mize, hukuk sistemimize sahip çıkabiliriz. Hukuk sistemimiz de çok acıklı bir halde bugün. Aklı başında doğru karar veren hakimler sürülüyor. O nedenle, yarın önümüze sandık çıkacak. Mücadelemizi o sandıkta verebiliriz. Çünkü bugün artık ne yazık ki muhalefet de yoktur. Muhalefet partisi de yoktur. Ne yaptıklarını anlamak mümkün değildir. Ehveni şer midirler o da tartışılır. Onun için iş başa düşmüştür. Politikaya mı gireceksiniz? Ne gerekiyorsa yaparım. Ama parti örgütü kurmak öyle bir günle, iki günle olabilecek bir şey değil. Onun arkasında çok büyük bir sermaye olması lazım. O da bende yok zaten. Aslında AKP’nin bu memlekette oyu 3’te birdir. Ama bu 3’te bir ile gerek korkutarak, gerek para harcayarak bir çoğunluk oluşturmuştur. O para yandaş sağlamıştır. Korkmasa insanlar, AKP bu kadar rahat davranamaz. Ancak, tüm bu baskılara rağmen, oran hâlâ yüzde 50 ise ben korkmadığımı buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ama başıma bir şey gelecek olursa halk da bilsin ki; Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olduğum için gelmiştir.
"Programım tehditle yayından kaldırıldı"
'Olacak O Kadar’la evlerimize konuk olan Kırca, “Program 21 yıl sonra AKP iktidarı tarafından tehditle kaldırıldı” dedi.