İnsanın inanası gelmiyor, AKP iktidarının akademiye bakışına...

Akademik hayatın, bilimsel gelişmelerin “çölleşmesi” sonucunu doğuran her gün yeni karar alınıyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencilerinin ifadesiyle “gençleri üniversiteden soğutan” uygulamaları anlatayım.

★★★

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın İTÜ Arı Teknokent Proje Geliştirme Planlama A.Ş. aleyhine açtığı “şirketin tasfiyesi” davası, 17 Haziran 2022’de istinafta onaylandı.

Dava Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor...

Hemen peşinden ne oldu? İTÜ Maslak yerleşkesinde 624 bin metrekarelik Arı Teknokent arazisi yetmedi, 27 Temmuz 2022 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı ile İTÜ’nün Maslak’taki arazine “Teknopark Teknoloji Bölgesi” (TTB) tahsisi yapıldı.

İstanbul’un en değerli gayrimenkullerinin sıralandığı Büyükdere Caddesi’ne cepheli yolun kenarı İTÜ-TTB’ye parsellenmiş, krokiler hazır...

Projenin aslı, lüks ofis inşasıdır!

★★★

Yeni İTÜ TTB’yi, AKP’ye yakınlığı ile bilinen İstanbul Teknik Üniversitesi Mezunları Eğitim Vakfı’na (İTÜ-MEV) yaptıracakları söyleniyor.

Burada yer kiralayacak şirketler teknokentlere tanınan vergi muafiyeti gibi devlet teşviklerinden de yararlanacaklar.

★★★

Türkiye’de “mikroelektroniğin babası” olarak anılan, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici’nin babası Prof. Dr. Duran Leblebici’yi hatırlatmak istiyorum...

1987-1992 yılları arasında İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Leblebici o tarihlerde İTÜ İleri Elektronik Teknolojileri Araştırma ve Geliştirme Vakfı’nı (İTÜ-ETA Vakfı) kuruyor.

Sanayiye elektromekaniği öğretecekler. Bu girişimle çip tasarımları üretmek üzere Aselsan’ın hakim ortak olduğu “Mikroelektronik Araştırma, Geliştirme, Tasarım ve Ticaret Ltd” faaliyete geçiyor.

★★★

2020 yılına gelindiğinde İTÜ’nün vizyonunda tam bir kırılma yaşanıyor.

Eski İTÜ Rektörü Mehmet Karaca, Metal Yapı Konut’un iştiraki Doğa Kolej’ini satın alma telaşına düşüyor.

İTÜ’de artık kurucular tarafından terkedilen ETA Vakfı’nı keşfediyor.

Okulu bu vakıf adına satın alırken Metal Yapı Konut’un iştiraki Asisst Eğitim Kurumları’nın 1.4 milyar liraya çıkan banka kredi, SGK ve vergi borçlarını İTÜ ETA Vakfı’nın üzerine yıkıp, Doğa Koleji’ni İTÜ’nün kuyruğuna takıyor.

★★★

Sanayiye ileri teknoloji çip tasarlamak üzere Vestel, Beko, Arçelik gibi firmalarının katılımıyla kurulan vakıf, bu satın alma ile 100 bin bebeyi kucağında buluyor.

2 yılda Doğa Koleji’ni batırıyorlar.

Kamu bankalarına, SGK’ya, Maliye’ye olan borçalar katlanırken, Doğa Koleji birilerinin ticarethanesine dönüşüyor.

Vakıfbank “Hop ne yapıyorsunuz?” diye İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu’ya ihtar çekiyor.

İktidarın da desteğiyle okul Bilgi Üniversitesi’nin sermaye grubu Can Holding’e teslim ediliyor.

Can Holding “borç dağlarıyla” karşılaşınca, Karaca aleyhine Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuyor.

★★★

Rektör Koyuncu, Doğa Koleji’nden sıyrıldıktan sonra iktidarın hoşuna gidecek diğer adımları atmakta gecikmiyor.

İTÜ Arı Teknokent’in hakim ortağı İTÜ Gelişim Vakfı Başkanı ve 1996-2004 dönemi İTÜ Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer’i saf dışı bırakmanın yollarını arıyor.

Maksat Gelişim Vakfı’nın hakim ortak olduğu Arı Teknokent’te idareyi ele almak...

★★★

Koyuncu’nun son “marifeti”; İTÜ’de toplam 4 bin 800 olan yurt kapasitesine bin 400 ranza ilave etmek oldu.

1996 yılında 11 bin 500 lisans öğrencisi için 3 bin 119 yatak kapasiteli yurt yaptık. 2008-2012 yılları arasında İTÜ Rektörlüğü yapan Prof. Dr. Muhammed Şahin de bunlara iki yeni yurt binası ekledi” diyen Sağlamer, bağışların “yurtların ilk halinin korunması” şartı ile yapıldığı uyarısında bulunuyor.

★★★

Arı Teknokent yeni dönemde, 25 bini lisans öğrencisi olmak üzere toplam öğrenci sayısı 36 bine çıkan İTÜ’ye yeni yurt binaları yapılması için Sarıyer’deki arazisini bağışlamıştı.

Rektörlük görevinde 2 yılı geride bırakan Koyuncu, önümüzdeki 6-7 ayda 3 bin 500 kapasiteli KYK yurdu yapılacağını iddia ediyor.

Henüz ihaleye bile çıkılmadığının altını çizelim...

Bu yurtta İTÜ öğrencilerine kontenjan ayrılacakmış.

★★★

Öğrenciler twitter’da “itüdeyurtsorunu” hashtag’iyle açtıkları hesaplardan sesleniyorlar:

İTÜ’de yılın 9 ayını geçiyorum, orası benim evim. Odalarımız ahır değil, üst üste yatmak istemiyoruz. Yurt yapılsın...

4 kişi 16 metrekare odada 3 masa ile mahremiyetten yoksun, toz ve pisliğin içinde yaşamak. Ülkenin gençlerine layık görülen bu” benzeri onlarca tweet...

★★★

Yeni yapılacağı duyurulan KYK yurdunun, İTÜ dışındaki öğrencilere de açık olması, “İTÜ kültürüne” bir saldırı olarak da yorumlanıyor.

Akademide geçerli olan “hedef çoğullaması” kavramını, “çullanma” diye anlayanlar varsa çok yazık...