İmamoğlu’nu yıkmak için İstanbul’a mitili (yorganı) atacağını söyleyen Bahçeli Bey İstanbul’a geldi ama çok kısa sürede mehter marşıyla gerisin geriye döndü!
Nedense o ne derse tersi oluyor!
“Bu adamdan Belediye Başkanı olmaz!” diyerek küçümsediği Ekrem İmamoğlu, 31 Mart seçimini bileğinin hakkıyla kazanıp Bahçeli’yi yanılttı! İmamoğlu, 23 Haziran seçimini de kazanınca Bahçeli Bey’i ikinci kez yanıltmış olacak!
Bahçeli vaktiyle Erdoğan için de “Bu adamdan Cumhurbaşkanı olmaz!” demişti ama bunda da çuvallamış ve Erdoğan Cumhurbaşkanı olup tüm yetkileri eline almıştı.
Paçası tutuşan Bahçeli de dört elle Erdoğan’a sarılıp onun yaman bir destekçisi haline gelmişti.
31 Mart seçimindeki rakamlar şöyle:
İmamoğlu’nun İstanbul’da aldığı oy: 4 milyon 171 bin 118.
MHP’nin bütün Türkiye’de aldığı toplam oy: 3 milyon 459 bin 491.
Yani, Bahçeli Bey’in partisi bir İmamoğlu etmiyor! Daha ne konuşuyor, bilmem ki!



Zaman hızlı bir ırmak gibi akıyor.
9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i kaybedeli 4 yıl oldu.
Göz açıp kapayıncaya kadar 4 uzun yıl geçmiş!
Demirel, Türk politik hayatının gelmiş geçmiş en renkli kişilerinden biriydi.
Cumhuriyet devrimlerine yürekten bağlı, Atatürkçü bir devlet adamı olan Demirel önceki gün, doğduğu yer olan Isparta İslâmköy’deki anıt mezarının başında anıldı.
Törenin ardından vatandaşlar, Demirel’in mezarına gül demetleri serpti, dualar okudu.
Benim Demirel ile kişi olarak dostluğum vardı. Onun Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak yaptığı yurt dışı gezilerinin çoğuna katıldım. Bu arada onun da iznin alarak, anlattığı fıkraları derleyip üç kitap yazdım.
Demirel hakkında birçok meslektaşımız çeşitli kitaplar yazmıştır. Bence en başarılı olanları Hulusi Turgut’un yazdığı biyografik Demirel kitaplarıdır.

★★★

Demirel hakkında yazan meslektaşlarımızdan biri de usta gazeteci Taylan Sorgun’dur.Demirel, Taylan’ı çok sever ve en farklı röportajlarını onunla yapardı. Taylan Sorgun, büyük devlet adamımızın 4’üncü ölüm yıl dönümü nedeniyle ilginç bir anısını dün bana şöyle anlattı:
“12 Eylül öncesi depremler yaşanıyordu. Kemal Ilıcak’ın ünlü Tercüman Gazetesi’nde günlük yazılar yazıyor, röportajlar yapıyordum.
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden bir gece önceydi.
Başbakan Demirel ile Ankara Güniz Sokak’taki evinin çalışma odasında söyleşi yapıyorduk.
Demirel, odanın bir köşesinde duran GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) maketinin başına geçti. Ülkede GAP’ın ve 7 Küpeli Gelin denilen barajların getireceği ekonomik büyümenin muhteşemliğini anlatırken heyecandan uçar gibiydi.
Saatlerce süren konuşmamız çok geç bitti. Bir de hatıra fotoğrafı çektik. O gün Ankara’da askerlerin ihtilal yapacağı söylentileri dolaşıyordu. Demirel’e bunu sordum. Elini omuzuma koydu ve şöyle dedi:
‘Taylan kardeşim, bu benim de kulağıma geldi. Fakat şu sözümü hiç unutma: Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!’
Ertesi gece 12 Eylül Askeri Darbesi oldu ve Demirel gözaltına alınıp Zincirbozan’a yollandı. Fakat sonraki yıllarda keser döndü, sap döndü, darbenin lideri Kenan Evren gitti, Demirel geldi, tekrar Başbakan, daha sonra Cumhurbaşkanı oldu.
Böylece o büyük devlet adamının öngörüsü aynen gerçekleşti. Nur içinde yatsın.”

Hak edilen bir ödül...


Öyle karışık bir dönemde yaşıyoruz ki, bazen en yakın arkadaşlarımızı bile unutur hale geliyoruz.
Muğla Büyükşehir Belediyesi birkaç gün ence Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında haber ve yazılarıyla çevreye katkı yapan basın mensuplarını “Zeytin Ağacı Çevre Ödülü” ile onurlandırmıştı.
Ben ödül alan meslektaşlarımızın listesini yayınlarken Cumhuriyet Gazetesi’nin Ege Temsilcisi Tuncay Mollaveisoğlu’nu atlamışım. Oysa Tuncay, bu ödülü en çok hak eden arkadaşlarımızdan biriydi ve bileğinin hakkıyla ödülünü aldı.

Tebessüm

Arada ne fark var?


Temel’in kavga ettiği adam öfkeli bir sesle:
“Çok ileri gittin yahu... Bazı eşekler de tıpkı senin gibi inatçıdır” demiş ve sormuş:
“Haa, sahi, söyle bakalım bana... Seninle bir eşek arasında ne fark var?”
Temel hiç kızmadan sakin bir şekilde yaklaşmış ve aralarındaki mesafeyi ölçerek adama cevap vermiş:
“Tam bir karış mesafe var!”

GÜNÜN SÖZÜ

Aptallar pazara gitmese çürük malları kim alacak?