Tweetleri bırakın artık proje anlatın
İktidar, İstanbul İl Başkanı üzerinden CHP’ye yönelik ağır bir saldırı kampanyası yürütüyor. AKP Genel Başkanı temel ilke olarak zaten muhalefete her gün çok ağır hakaretler etmeyi sürdürüyor ama İstanbul İl Başkanı üzerinden sürdürülen karalama kampanyası CHP içindeki tuhaf insanların yardımıyla artık tam bir linç kampanyasına dönüştü. Muhalefet etme konusunda hayli zayıf olan CHP böyle bir saldırıya karşı koymakta çok zorlanıyor elbette. Yandaş medyanın yanında en çok satan gazetenin de topyekûn saldırıya kalkması CHP’nin dengesini de bozuyor ister istemez. AKP Genel Başkanı Erdoğan adına CHP’yi hizaya sokmaya çalışan bu gazete İstanbul İl Başkanı’nın istifa etmesi için kampanya başlattı. Gazete CHP yönetimine seslenerek “Canan Kaftancıoğlu ‘devlet katil değil, seri katil’ diyor. Peki CHP’liler de devletimizi seri katil olarak mı görüyor?” diye soruyor. Yetmiyor “Canan Kaftancıoğlu, ‘Tarihte bugün Ermeni soykırımı başladı. Katledilen Ermeni vatandaşlarımızı anıyoruz. Saat 19.15’te Taksim’de’ diyor. CHP’liler de sözde Ermeni soykırımını kabul ediyor mu?” diye bastırıyor. O da kesmiyor koca gazeteyi “Canan Kaftancıoğlu, ‘İnandığınız Allah’ınız topunuzun belasını versin’ diyor, CHP’liler de böyle mi düşünüyor?” Bir gazete nereden bu kadar belden aşağı iner? Gerçi anlamak çok da zor değil. Bu grubun patronu geçen hafta apar topar saraya çağrıldı. Duyduğum dedikoduları yazmam olmaz. Ama sonuç bu galiba. Tabii koskoca ana muhalefet partisine de şaşmıyor değilim. Bunca hakaret yiyorlar, medya üzerinden partinin yok edilmesi için operasyon çekiliyor kimse ağzını açıp cevap bile veremiyor. Gerçi buna cevap yetiştirmek ve hâlâ tweetler tartışmak yerine bence her şeyi bir kenara bırakıp İstanbul için gelecek planlarını, vizyonlarını açıklasalar çok daha iyi olacak. Örneğin CHP İstanbul trafiğini halletmek için ne düşünüyor? Yollarda geçen sürenin azaltılması için neler yapılacak? İstanbul’u yaşanmaz hale getirenlerden nasıl hesap sorulacak, oluşan hasarın kaldırılması için neler yapılacak? Yoksul ve yardıma muhtaç insanlara neler yapılacak, bu iktidar tarafından yapılan yardımlar sürdürülecek mi, bunlar için yeni kaynaklar nasıl bulunacak? Sanıyorum CHP tweetleri bir kenara bırakıp bunun gibi benzer sorulara yönelse ve halka bunları anlatmaya başlasa inanıyorum ki iktidarın ve yanına aldığı merkez medyanın yıkıcı propagandalarını unutturacaktır.
BUNU YAZMAK GEREK
Erdoğan dediğini yaptı, sonunu da iyi getirmeli
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye topraklarındaki operasyonu önceki gün akşam üzeri başladı. Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçaklar Afrin çevresindeki terör yuvalarını, silah ve mühimmat depolarını vurdu. Böylelikle AKP Genel Başkanı’nın çok uzun süredir sadece sözde kalan “bir gece ansızın girebiliriz” sözü nihayet gerçekleşmiş oldu. Daha önce de defalarca yazdığım gibi Türkiye’nin sadece kuru tehditlerle yetinmemesi gerekiyordu. Eğer dünya çapında saygınlığımızı korumak, ülkemizi teröre karşı korumak istiyorsak ciddiyetimizi asla elden bırakmamalıyız. Komşularımızı ve dünyayı sürekli “askeri güç kullanırım” diye uyarmak ters tepebilecek bir silahtır aynı zamanda. Türkiye bu kez uyarı yapmanın ötesine geçti ve sıcak operasyonu da başlattı. Hepimizin dileği Türk askerinin bu haklı mücadelede başarılı olması, hiç kayıp vermeden görevini tamamlamasıdır. Henüz operasyonun ilk iki gününü yaşıyoruz. Ancak bilmeliyiz ki bu operasyon bir iki günde bitecek bir harekât değildir. Nitekim askeri yetkililer de sadece Afrin çevresindeki temizliğin birkaç ay alabileceğini söylüyorlar. Bu nedenle kısa bir süre sonra Afrin’e de girileceği, bu kentin “fethedileceği” türü “heyecanlandırıcı” beyanlara fazla itibar edilmemeli. Türkiye bir fetih zihniyetiyle operasyon başlatmadı, topraklarımızı ve halkımızı tehdit eden teröre karşı çok etkili bir önlem almak üzere harekete geçti. AKP Genel Başkanı elbette sözünü tutmuştur ama bu yaptığının sonunu iyi getirecek hamleler yapması gerektiğini de herhalde biliyordur. Şu anda Türkiye’nin çok büyük zaferi gibi görünen bu operasyonun zamanla tüm bölgeyi içine alacak korkunç bir ateşe dönüşmemesi de bizim elimizdedir, bunu hiç unutmamalıyız.
NOSTALJİ
Twitter’dan gelen sürpriz
Hafta içinde Twitter mesajlarıma bakıyordum. Bir anda çok şaşırtıcı bir sürprizle karşılaştım. “Tarih ve arşiv” adlı bir hesaptan yazılan mesajda “Bunu sizinle paylaşmamak olmazdı” deniliyordu. Altında da bir fotoğraf vardı. Süleyman Demirel açık havada bir bahçede genç biriyle karşılıklı durmuş. Bir anda 33 yıl öncesine gittim. Yıl 1985. O tarihte Günaydın Gazetesi’nin bünyesindeki Tan Gazetesi’nin Yazıişleri Müdürüyüm. Gazete aslında biraz “boşvermişlerin” gazetesi niteliğinde. Ama serde idealistlik var ya, o boşvermişliğin içine siyasi haberler, kendime göre kaliteli yazılar katmaya çalışıyorum. Süleyman Demirel o dönemde henüz siyasi yasaklı. Ama “Bir Bilen” olarak anılıyor. Kod adı bu yani. Açıktan ve aktif biçimde siyasi faaliyette bulunamıyor ama elbette yine herkesle konuşuyor “Bir Bilen” şifresiyle fikirlerini söylüyor. İşte o sırada Demirel’le “Tan Gazetesi için” bir röportaj yapmak istedim. Sevgili ağabeyim Tanju Cılızoğlu o sıralar Türk Haber Ajansı’nda Haber Müdürü. “Ben bir konuşayım” dedi. Demirel “Tan Gazetesi benimle röportajı basar mı?” diye sormuş. Sonunda Demirel’in yazlarını geçirdiği Tuzla’daki evine gittim. Çok güzel bir röportaj oldu. Her gün “çıplak kadın fotoğraflarının” ağırlıkta olduğu Tan Gazetesi’nin manşeti “Tuzla’daki Adam” başlığı ile Demirel röportajına ayrılmıştı. Okuyucu için bile sürprizdi bu. Demirel daha sonra yakınlarına “Tan Gazetesi’ne manşet olduysak bu yasaklılık işinin sonuna geliyoruz demektir” demiş. İşte bu fotoğraf o günün fotoğrafı. Bende bile yoktu bu. Tarih ve arşiv hesabına ve sahibi olduğunu düşündüğüm Hakan Çaydamlı’ya çok teşekkür ederim.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Dincilikten sonra şimdi de düncülük yapıyorlar
Tanımın sahibi tarihçi yazar Sinan Meydan. Geçen hafta Halk TV’deki Yazıişleri programında söyledi. Dincilik yaparak iktidarda tutunanların şimdi düncülükle bu propagandalarını sürdürdüklerini anlattı. Peki “düncülük” nedir? Sinan Meydan “yeni bir tarih yazıyorlar” diye anlatmaya başladı. “Cumhuriyet tarihini karalamak için alternatif bir tarih yazıyorlar ve bunu bütün güçlerini kullanarak beyinlere sokmaya çalışıyorlar.” Örneğin son yıllarda yine adeta dayatılan bir Abdülhamit dönemi var. Sinan Meydan Abdülhamit’i doğru anlatmayan iktidar ve yandaşlarının tarihi çarpıttıklarını belirterek “Abdülhamit’i tamamen dini açıdan ele alıyorlar. Ama hiçbiri Abdülhamit’in gerçek kimliğini bilmiyor. Yaptıklarını da bilmiyor. Abdülhamit dönemini Cumhuriyet döneminin değerlerini, Atatürk ilke ve devrimlerini karalamak için propaganda amacıyla kullanıyorlar” diyor. Bu tanımı ben de çok sevdim. İktidar ısrarla Cumhuriyet dönemini yok sayarak Osmanlı’ya öykünüyor. “Ceddimiz” muhabbeti ile genç zihinler etkilenmek isteniyor. TRT’ye bol paralar verdirilerek çektirilen sözde tarihi dizilerle gençlerin tarihimizi öğrenmeleri isteniyor. Bütün amaç Atatürk’ü karalamak ve Türkiye’yi bir Arap tarzı din devleti ortamına hazırlamak. Kindar ve dindar bir nesil yetiştirerek Türkiye’yi medeniyetten ve çağdan uzaklaştırmak amaçlanıyor. Bunda şimdilik başarılı gibi gözüküyorlar ki bu da büyük bir faciadır.
YENİ ÖĞRENDİM
“Kar geliyor” haberlerinin kaynağı meteoroloji değilmiş
Geçen hafta içinde yazdığım “Meteoroloji bıktırdı” başlıklı yazıma Meteoroloji Genel Müdürü İsmail Güneş’ten açıklama geldi. Söz konusu yazımda meteorolojinin sürekli “kar geliyor” veya “İstanbul için alarm” türü haberler verdiğini belirterek “Bu kez tahminler tutmuyor. Neden acaba?” diye sormuştum. Gelen açıklama çok ilginç çünkü Genel Müdür İsmail Güneş son bir hafta içinde bu tür tahminlere ilişkin hiçbir açıklama yapılmadığını belirtiyor. Açıklama aynen şöyle:
Sayın CAN ATAKLI, İstanbul için son 1 ay içerisinde (15.12.2017 – 17.01.2018 tarihleri arasında) günlük olarak yapılan tahminlerde sadece 14.01.2018 tarihinde yükseklerde yerel olarak karla karışık yağmur tahmini yapılmış olup; bunun dışında Meteoroloji Genel Müdürlüğü olarak, İstanbul için kar tahmini ve uyarısına yönelik olarak herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Ancak, Basın aracılığıyla 15-20 gün öncesinden AKOM, üniversite öğretim görevlileri, Meteoroloji Mühendisleri Odası ve kendini Meteoroloji Uzmanı olarak tanıtan kişiler, yeteri kadar güncel meteorolojik bilgiye sahip olmadan açıklamalar yaparak, kamuoyunu yanlış yönlendirmektedirler. Bu kişiler, kendilerini meteoroloji uzmanı olarak tanıttıkları için bizim dışımızda yaptıkları bu değerlendirmeler Meteoroloji Genel Müdürlüğüne mal edilmektedir. MGM tarafından bir haftadan daha uzun bir süre için detaylı tahmin ve uyarı, basın, sosyal medya ve kamuoyu ile paylaşılmamaktadır. Göstermiş olduğunuz hassasiyetiniz için teşekkür ederiz. Bilgilerinize sunulur.
İsmail Güneş
Meteoroloji Genel Müdürü...