Cumhurbaşkanı’na hakaret ettikleri gerekçesiyle 63 bin kişi hakkında soruşturma açıldı, çok sayıda kişi de tutuklandı. CHP Mersin Milletvekili Avukat Ali Mahir Başarır “Bu davalardan, Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel’in 38 milyon lira vekalet ücreti kazandığını açıkladı. Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel ise 2011 yılından bugüne kadar yüzlerce hakaret dosyasına katıldıklarını, kazandığı hakaret ve tazminat dosyalarından kendilerine takdir edilen avukatlık ücreti tahsilatının toplam 1 milyon 108 bin TL olduğunu söyledi.

Avukat Ahmet Özel, büyük bir olasılıkla Ali Mahir Başarır aleyhine dava açacaktır. Siyasetçilerin de birbirine milyonlarca liralık davalar açtığı bir dönemdeyiz. Siyasetçi kaynağından doğru bilgi alamayınca elindeki bilgiye göre konuyu gündeme getiriyor. Arkasından da gelsin davalar...

HEP GÜNDEMDE

Cumhurbaşkanının şahsi avukatının, adliyelerde ayrı bir konumda olduğuna ilişkin haber ve yorumlar eksik olmuyor. İnsanların yazmaya, konuşmaya çekindiği bir ortamda, bunların bir kısmını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bazılarını meslektaşlarımız dile getiriyor. Bütçe Kanunu üzerinde konuşurken Cumhurbaşkanı’nın avukatlarının mal varlığının araştırılması için Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanına çağrı yapmış, “Nasıl olur da bir avukat, başsavcıya ‘şu kül tablasını getirir misin’ der ve başsavcı koşa koşa gidip alıp gelir. Bu mudur düzen, adalet, hak? Biz buna isyan ediyoruz” demişti.

Tabii bu iddianın doğruluk derecesini bilmiyorum. Ama bildiğimiz bu tür söylentilerin yaygın olduğudur. Ancak, bir iddia gündeme getirildiğinde dayanağı da olmalı. Örneğin, avukatın 38 milyon lira vekalet ücreti aldığı belirtilirken, avukatın da bunun 1 milyon 108 bin lira olduğunu açıkladığını da hatırlatmış olalım.

NE YAPILABİLİR?

Milletvekili soru önergesine cevap alamıyor. CİMER’e soruyor cevap alamıyor. Siyasetçi bazı konuları dava açılacağını bilerek gündeme getiriyor. Çünkü, dava açıldığında ancak bazı gerçekler mahkemeye ulaşıyor. Cumhurbaşkanı’na hakaret davaları konusunda bazı önlemler alınmasına ihtiyaç olduğunu bazı yargı mensupları belirtiyor ve bazılarını şöyle sıralıyorlar:

1-Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu şikayete bağlı olmaksızın takip edilen bir suç olduğu da dikkate alındığında makama yönelik yapılan hakaretlere Hazine avukatları veya kadrolu Cumhurbaşkanı avukatları girmeli.

2-Cumhurbaşkanı avukatları, vekalet ücretlerini Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesi kapsamında kullanıyor. Bu madde, partili cumhurbaşkanı olarak düzenlenmediği için sorun yaşanıyor. Şu anda partili bir Cumhurbaşkanı olduğu için bu durumda kanunun yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

3-Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun şikayete bağlı olmaksızın bir suç sayılması, yani devlet tarafından kamu davası olarak değerlendirilen bir suç olması nedeniyle soruşturmada savcılar tüm yetkilerini kullanıyor. Bu yetkiler kullanılırken bilgisayar aramasından tutun da gözaltına almaya, yakalama kararına kadar bir çok işlem yapılıyor. Bu suçun içeriği, uygulanan tedbirler, cezalar çok katı uygulandığı için ileride AİHM önünde ülkemiz zor durumda kalabilir. Bu konularda düzenleme yapılmalı.

4-Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak yapılan her beyan soruşturmaya konu olduğu gibi bu suçla ilgili dava açılması Adalet Bakanı’nın izne bağlı. Başvuruların yüzde 90’ına soruşturma izni veriliyor. Hakimin, Cumhurbaşkanı’na hakaretle ilgili verdiği karar, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Genel Sekreterliği’ne gönderiliyor. Bu durumda hakim ve savcılar kendilerini baskı altında hissediyor. Bu uygulamadan vazgeçilmeli.

5-Cumhurbaşkanı’nın vekalet verdiği şahsi avukatları tarafından adliyelere müracaat yapılmasına rağmen, devletin olanakları kullanılıyor, bunlara ilişkin olarak alınan vekalet ücretleri şahsi avukatlarına gidiyor.

Belirttiğimiz konu asla Cumhurbaşkanı’nın avukatı Ahmet Özel meselesi değil. Devlet tarafından takip edilmesi gereken bir suçun, kazanç aracı haline dönüştüğü izleniminin yargıda yayılmasıdır...

Demirel, cezaevinden kurtardı


Antalya’nın Finike ilçesinde bir yurttaş, başbakanlığı döneminde Süleyman Demirel’e çok ağır küfürler ediyor. O dönemdeki yasa gereği kişi tutuklanıyor. Başbakan Demirel’e gelen yazıda, sanıktan davacı olup olmadığı soruluyor. Demirel, avukatı Yaşar Topçu’yu çağırıyor, “Kim bilir biz bu vatandaşımıza bilmeden nasıl bir kötülük yaptık ki bize bu küfürleri etmiş. Hemen gidip vatandaşın cezaevinden çıkmasını sağlayın. Ben şikayetçi değilim” diyor. Özetlediğim bu öyküyü Yaşar Topçu’dan dinlemiştim. Topçu, davaya müdahil oluyor ve duruşmada kişinin beraatine karar verilmesini istiyor. Hakim şaşırıyor ama talimat böyle. Tabii ki ülke yöneticilerine küfredilmesini asla istemeyiz. Ama eleştirilerin de hakaret olarak değerlendirilmemesine de büyük ihtiyaç var. Bu vesileyle Demirel’i rahmetle anmak ve bu olayı da hatırlatmak istedim.