“YASAK”, günlük yaşamımızda sık sık karşılaştığımız durumu tanımlayan bir sözcüktür. Günümüz iktidarının giderek yaygınlaştırarak kendini rahat ettirme çabasıyla başvurduğu bir yöntem biçimini almıştır. Eleştiriye katlanamadıkları için temel insan hakları ve özgürlükleri kapsamındaki birçok kullanımı yasaklamaya kalkışmışlar, bu nedenle Anayasa’yı ve yasaları çiğnemekten kaçınmamışlardır. İletişim ve basın-yayın dünyamızda rastlanan kıskaçlar yalnız Anayasa Mahkemesi’nin kararlarıyla değil, yabancı ülke ve kuruluşların tepkileriyle de kınanmış, geçersiz sayılmıştır. AKP iktidarında Türkiye yasaklarla ünlenmiştir.
Demokratik ilkeler bağlamında ülkemizi güç duruma düşüren yasakların hukuksal dayanakları yetersizdir. Yasaklar yetkili bir gücün, organın kararıyla yürürlüğe konulur. Hukuksal düzenlemelerin içerdiği yasakların örneklerine Anayasa’da, yasalarda, tüzük ve yönetmeliklerde yer verilir. Yazılı açıklaması yanında sözlü açıklananları da olur. Belediyelerin, okulların kimi duyurularıyla anlatılır.
Yasak, bir önleme, bir engellemedir. Sakıncalara, zararlara neden olmamak için yapıldığı gibi kimi olayların yaşanmaması ve yayılmaması için de uygulanır. Son günlerde terör olaylarının Kobani bahanesiyle yayılmasına karşı kimi il ve ilçelerde alınan sokağa çıkma yasağı bunların bir türüdür. İnsan hakları ve özgürlükleriyle, demokrasi ve hukuk devletiyle, adaletle ve gerçekçilikle bağdaşmayanı, yetersizlikle, başarısızlıkla ve partizanlıkla açıklanan yasaklardır. Salgın hastalıklarda, depremlerde, kazalarda, yangınlarda, kimi toplumsal olaylarda yararlanabilecek yasaklar gerekli, olağan, karşı çıkılmayacak önlemlerdir. Bununla birlikte bilgi edinme, eğitim-öğretim, gösteri-yürüyüş, düşünce-anlatım, basın-yayın hak ve özgürlüklerine yönelik olanları, yasama organında olduğu gibi oturum dışına çıkarma ve hak yoksunluğunun demokratik yaşam içinde savunulması ancak zorunlu, yararlı, sağlam gerekçelerle ve geçici olarak yapılabilir. Devlet yöneticileri, kral-padişah-sultan değildir. “Onlar istedi” denilerek kısıtlama, yasaklama yapılmaz. Avukatlara yasaya aykırı yasak “cumhurbaşkanı istedi, başbakan buyurdu” denilerek uygulandı. Çağlayan Adliyesi olayı haberi nedeniyle Twitter ve Youtube’a erişim engeli getirildi. AGİT Anlaşmasına aykırılığını belirten ABD eleştirdi. Yasaktan medet ummak zayıflıktır.

Güncel durum

Ülkemiz medyasının büyük kesiminin içine düştüğü durum gözetilirse yakınmaların haklı olduğunda duraksanamaz. Kimi yazıların yayımlanmaması, kimi yazarların işten çıkarılması, kimi iktidar yandaşı yazarın gazeteye alınarak iktidarla “iyi geçinme”ye çalışılması, kimi olayların halktan kaçırılarak duyurulmaması, reklâm-ilân desteği ve ayrıcalığı, siyasal baskılar kınanacak düzeyi aşmıştır. Sansür uygulamaları giderek artmakta, onurlu gazeteciler ve yazarlar ayrılmayı yeğlemektedir.
Yasaklar suçları azaltmamıştır. Yargı yaşamındaki güçlükler bunun göstergesidir. Bu nedenle yasaklamadan çok, anlayışı, hoşgörüyü, inandırmayı, güvendirmeyi (iknayı) seçmek, işlem ve kararlarla uygulamalarda yansızlığı ve adaleti korumak gerekir. Özel yaşamda kimi yasaklar daha çok ilgi çeken ruhsal nedenli bir özellik taşır. Kötü alışkanlıklar, kötü örneklerdir.
Hastalıkları, salgınları, suçları önlemek için eğitimden, aile terbiyesinden ve toplumsal tepkilerden örülü bir etkin yöntem birçok yakınmayı ve yoksunluğu giderecektir. Aranan koşul biçimsel yönden uygunluk değil, gerçekçilik ve iyi niyettir. “Yasakçı kafa” denilerek eleştirilen kişi ve tutum gerici, faşist, totaliter eğilimlerle baskıya diktaya yönelişin nitelendirilmesidir. Bu duruma düşmekten kaçınmak başarılı yöneticiliğin koşullarından biridir.
Günümüz iktidarının giderayak yasalaştırdığı iç güvenlik önlemlerinin hukuka aykırılığı açık yanları, yasaktan medet uman çağdışı anlayışı yansıtmaktadır. Bir tür yasaklar ülkesi durumuna düşürülen Türkiye’mizden iktidar oylarıyla günümüz cumhurbaşkanına tanınan ayrıcalıklar (örtülü ödenek) yarın onun istediği başkanlık düzeninde neler olabileceğinin uyarıcı belirtisidir. Haklarında dâva açılan yurttaş sayısının giderek artması cumhurbaşkanı konusunda yargının özel duyarlığını göstermektedir. Yargıda özellik en büyük sakıncalardan biridir.
Yasak bir şeyi çözmez. Yasak düzen için değil, korku için uygulanırsa yarardan çok zarar getirir.