KRAL’IN HEDİYESİ EVİNİN DUVARINDA ASILI
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Özlem Gürses’i İstanbul’daki yeni evinde ağırladı. Ev hâlâ yerleşme aşamasında... Dünyanın dört köşesinden topladığı biblo gemi koleksiyonu, Kral Abdullah’ın hediyesinin de aralarında olduğu hat koleksiyonu yerlerini bulmuş... Ama koliler dolusu kitap İhsanoğlu’nu bekliyor, bu arada masanın üzerinde son kitabının da notları var: Ekmeleddin İhsanoğlu babasının biyografisini yazıyor.

Özlem GÜRSES

İhsanoğlu, ilk seçim heyecanını Cumhurbaşkanı adayı olarak yaşadı. Şimdi MHP’den İstanbul 2. Bölge 1. sıra milletvekili adayı gösterildi. İhsanoğlu, Bahçeli’nin teklifini kabul etme nedenini şöyle açıkladı: “MHP, muhafazakarların ve milli değerlere inanan
insanların partisidir. O nedenle buradayım. Ancak maalesef son yıllarda Türkiye’de dindarlık şekilde kaldı. Yerini menfaatler aldı

Hayatımın en ilginç 50 sıcak gününü geçirdiğim isim o: Ekmeleddin İhsanoğlu. Cumhurbaşkanlığı kampanyası sürecinde gönüllülerinden biri olarak çalıştığım Profesör İhsanoğlu ile uzunca bir süreden sonra yeni taşındığı evinde buluştuk. Ekmeleddin hocaya, geçtiğimiz ay Slovenya eski Cumhurbaşkanı Danilo Türk ile İstanbul’da neden basına kapalı bir ikili yemekte buluştuğunu da sordum. Danilo Türk, BM Genel Sekreterliği için İhsanoğlu’ndan destek istemiş... Geçtiğimiz hafta da Mısır’da İskenderiye Kütüphanesi’nin Mütevelli Heyeti toplantısına katılan İhsanoğlu’nun uluslararası camiada etkisi malum, o şimdi iç siyasete ısınıyor... Elbette her zamanki zarif ve sükunetli üslubuyla!

TUZAKLARA DÜŞMEMEK GEREKİYOR

- Hayırlı olsun. Önemli bir karar sizin açınızdan. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı kampanyası için neler söylemek istersiniz?
Yüzde 38,5 oy 15 buçuk milyon oy demek. Yani bu milletin 15 buçuk milyon seçmeni bize destek verdi. Ben tabii o günden itibaren herhangi bir siyasi konuyla meşgul olmadım. Fakat nereye gittiysem halkın büyük sevgisi, saygısı, teveccühü vardı. Herkes gelip “sizi Meclis’te görmek istiyoruz.” diyorlardı. Baskılar arttı ve artık bir karar vermem gerekti. Sayın Bahçeli lütfettiler, İstanbul 2. Bölge adayı olmamı istedi. Ben de şerefle kabul ettim.
- AKP’li dostlarınız arasında adaylığınızı tebrik eden oldu mu?
Evet, karşılaştığımız insanlar tebrik etti. Ama özel olarak arayan olmadı. Türkiye’nin bu seçimi sükunet içerisinde geçirmesi lazım. Tuzaklara düşmemek lazım!



ÇATI ADAY VEKİLLİK YOLUNDA

Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ve MHP’nin ‘çatı adayı’ olarak yüzde 38.5 oy alan Prof. İhsanoğlu, İstanbul’dan vekil adayı gösterildi.

ÜLKEDEKİ DEĞERLER YIPRANIYOR

- MHP’yi seçmenizin nedeni nedir? Sonuçta siz Cumhurbaşkanlığı için CHP’nin de adayıydınız ve CHP’den de teklif vardı...
MHP muhafazakar kitlenin ve milli mefkureye, milli değerlere inanan insanların partisidir. Maalesef Türkiye’de muhafazakarlık son yıllarda başka bir mecraya dönüştü. Bu mecralarda dindarlıkla, muhafazakarlıkla ilgili değerler “şeklen” var olmakla beraber “ruhen” ve “manen” kaybolmuştur! Bunların yerine daha çok “menfaatler”, daha çok “özel ilişkiler”, daha çok “iktidarın nimetlerinden yararlanmak” konuları öncelik almıştır. Bu da ülkedeki değerlerin yıpranmasına yol açmıştır. 20-30 sene önceki dindar insanların hali ile bugün “dindar olduklarını iddia edenlerin” hali arasında çok büyük fark var.
- Seçim sürecinde AKP giderek daha da milliyetçi kavramları kullanacak gibi...
İşte bence bu noktada MHP büyük fark yaratıyor. Bir gün “milliyetçilik ayağımın altında” deyip, ertesi gün başka hesap gelince milliyetçilik simidine asılmak ve bunu körüklemek çok tehlikeli bir tavırdır. Üstelik bu tavırda milliyetçilik başka bir kesime karşı kullanılıyor, Türkiye’nin en kötü senaryosu budur. Çünkü Türk milliyetçiliği kapsayıcı bir milliyetçiliktir, geniş ufuklu, etnik kökene dayanmayan bir milliyetçiliktir. Anayasadan, tarihten gelen bir müşterek anlayışın ifadesidir. Birileri bunu başka bir unsura karşı kullanırsa, bu işte ülkeyi parçalar. Ve bu oyunun önünü kesmek için MHP’nin tek adres olduğuna inanıyorum.

AMAÇ MİLLİ MENFAATLERİ KORUMAKTIR

- Türkiye’nin dış politikasını değerlendirmenizi rica etsem?
2009’a kadar Türk dış politikasında bir gelişme vardı. Bu gelişme bir önceki hükümetlerin başlattığı bir süreçti. Ama sonra nedense birdenbire farklı hedefler ortaya konuldu. Bir devletin dış politikasının hedefi nedir? Milli menfaatleri kollamak ve onu maksimize etmektir. Yani siz her şeyden önce kendi evinizi düşüneceksiniz ve yaşadığınız mahallede huzurun olmasını sağlayacaksınız. Onu da ancak komşularınızla yaparsınız! Ama şimdi siz bunun yerine “bu mahalle benden sorulur” diye ortaya çıkarsanız sıkıntı olur. Mesela Suriye ile stratejik mevkiden doğan ilişkiler var. İsrail’le, Fransa’yla, Rusya’yla ilişkiler var. Bunları böyle yokmuş gibi addedip, siz istediğiniz gibi siyaset dikte etme hakkına sahip değilsiniz! Bütün bunları biz göz önünde bulundurmadık, sonuç meydanda...



GÖZLERİMİZ MÜTTEFİKLERİMİZİ ARADI

- Nedir uluslararası alanda itibarımız?
En yakın örneği konuşalım, Çanakkale Zaferi’nin 100. yılını andık. Kim vardı orada? Düşmanımız olan İngiltere ve Avustralya. Bunlar evlatları orada yattığı için geldiler. Bir de Türk Devletleri, Afrika’dan gelenler. Gayet güzel, bizi yalnız bırakmadılar. Fakat gözümüz müttefiklerimizi aradı. Almanya, Avusturya... Nerede o ülkeler? Başka adresteydiler.
- Niye gelmediler?
Mesele o zaten! Düşmanlarımız Şafak Ayini yapıyor, müttefiklerimiz gelmiyor! Bunu düşünmek lazım.

“Yeni Türkiye” bir tek kişinin iktidarı değildir


- Peki siz nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? Yeni Türkiye söylemi için ne diyeceksiniz?
Bu millet gerçekten büyük bir millet. Türkiye büyük bir ülke. Her şeyi var. Ama her şeyden önce Türkiye’nin huzura, barışa, uzlaşmaya ihtiyacı var. Bu aramızdaki nifak tohumlarının, ayrık otlarının artık sökülüp atılması lazım!
Herkes her partili olabilir, her mezhepten, her kökenden olabilir, ama niye birbirimize düşman olalım? Biz şimdiye kadar hep beraber yaşadık... Çok kolay söylediğimiz bir laf ama birliğimizi beraberliğimizi tekrar tesis etmemiz lazım. Bu toplumdaki ahengi sağlamamız lazım. İşte o zaman güçlü Türkiye, yeni Türkiye olacak. Yeni Türkiye zannedildiği gibi tek kişinin veya tek partinin iktidarı değildir. Yeni Türkiye milletin uyumu, milletin birliğini, beraberliğini sağlamak, sosyal barış yapmaktır. Toplumda kim varsa anayasanın verdiği haklar ve güvenceler altında bir arada yaşamalıdır. Hak ve hürriyet sisteminin kamil bir şekilde çalıştığı, insanların gece yarısı evlerinden alınıp hapse tıkıldığı bir ülke değil! Bir gazetecinin bir şey söylediği ya da bir gencin tweet yazdığı için cezaya maruz kaldığı bir ülke değil! Türkiye için büyük ayıptır bunlar...

Kutuplaşma üzerine siyasi rant kurdular


- Türkiye’nin en kritik sorunu nedir?
Türkiye’nin en önemli meselesi toprak bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliğini sürdürmek ve egemenliğine toz kondurmamaktır. Şimdi diyeceksiniz ki; “bunlar beylik laflar”. Hayır! Bunlar beylik laf değil, artık beylik laf olmaktan çıktı! Bunların üçü de bugün mihenk taşıdır! Çünkü etrafımız ateş çemberi... Irak 3’e bölünmüştür. Suriye’nin kaça bölüneceğini bilmiyoruz bile! Değişik unsurlar türüyor, kantonlar, beylikler türüyor. Etrafımız böyle parçalanırsa sizin içinizdeki uyuyan ayrılıkçı güçlerin medet umacağı bir durum ortaya çıkar. Onun için bizim komşularımızın toprak bütünlüğünü savunmamız lazım.
- Mezhep konusunu sormak isterim bir de, Türkiye’de bu risk var mı?
Var tabii. Ve bu risk artıyor. Eğer siz siyasi rantı kutuplaşma üzerine kurarsanız ve rantınızı belirli bir kesimi diğerine düşman gibi ilan ederek devşirirseniz, sonuç bu olur. Bir de buna ilaveten Türk- Kürt hassasiyetlerini kaşımak çok tehlikeli! Onun için MHP’nin bu konudaki sağlam duruşu Türkiye’de aşırılıklardan kaçınmayı getirecektir. MHP’nin tüzüğündeki ilk prensibi meşruiyettir. Ne yapacaksanız meşruiyet zemininde yapın...