Gökmen ULU/İZMİR

AKP iktidarının anti demokratik ve baskıcı uygulamaları 2015 yılında Türkiye’yi tarihinin en sıkıntılı dönemine sürükledi. İzmir Barosu, Basın Konseyi, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası ortak basın açıklaması yaparak 2015 yılını değerlendirdi. Açıklamada ortaya konulan tespitler, Türkiye’de basın ve yargı hürriyeti açısından yaşanan kara dönemi gözler önüne serdi.

FOTO:SÖZCÜ İzmir'deki toplantıda medyanın içinde bulunduğu içler acısı durum masaya yatırıldı

TÜRKİYE ÇIKMAZ TÜNELİN DİP KARANLIĞINA GİDİYOR


İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, “Türkiye’de başta basın yayın, düşünce özgürlüğü olmak üzere temel hak ve hürriyetler üzerindeki baskılar gün gün artmaktadır. Gazetecilerin yaptıkları haberler ve bunların yayınlanması nedeniyle tutuklanarak cezaevine gönderilmeleri kabul edilemez niteliktedir.  Halkın haber alma özgürlüğü ile bilgiye erişiminin bizzat siyasi iktidar eliyle engellendiği, gerçeğin karartılarak örtbas edilmeye çalışıldığı böyle bir sansür ortamı aynı zamanda hukuk güvenliği ile ilgili de ciddi endişeler yaratmaktadır. Bu durum Türkiye'nin girdiği çıkmaz tünelin en dip karanlığına doğru hızla yol almasıdır” dedi.

BASIN VE YARGI HÜRRİYETİ SALDIRI ALTINDA


Basın mensuplarının yanı sıra yargı görevi yapan avukat ve hakimlerin de son zamanda tutuklanma tehdidi veya ağır manevi baskılara maruz kaldığını belirten Özcan, “Cumhuriyet tarihimizde yargıcın verdiği karardan dolayı tutuklanmasına bu dönemde tanıklık etmiş olduk. Avukatların, ifadeye hazır olduklarını açıklamalarına rağmen, ifadeye çağırılmaksızın gözaltına alınmalarına ve anlaşılmaz ve soyut delillerle tutuklanmalarına tanıklık ediyoruz” diye konuştu. Özcan, “Üzülerek ifade ediyoruz ki gerek Yargı bağımsızlığı gerek basın, haber alma ve düşünce hürriyeti ağır saldırı altındadır. Maalesef ülkemizde tutuklama kararları gözdağı verme ve sindirme vasıtasına dönüşmektedir” ifadelerini kullandı. Özcan, bu durumun halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlamak ve hukuki güvenirliği yok saymak ile birlikte toplumun geleceğinin de tahakküm altına alınması anlamını taşıdığını söyledi. Türkiye’de demokrasiden, basın özgürlüğünden, bağımsız ve tarafsız yargıdan söz etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Özcan, bu değerlerin yaşamsal önem arz ettiğini dile getirdi.

İZMİR BAROSU’NDAN DTP VE HDP’YE TEPKİ


İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan’ın hedefinde önceki gün 14 maddelik açıklama yapan DTP ve HDP de vardı. Özcan, demokrasi ve özgürlük adı altında talep edilen sözde "demokratik özyönetim” veya özerkliğin parçaları olarak öne çıkarılan yasama, karar alma, yargı, vergi toplama, asayiş ile ilgili hususlar içeren taleplerin, ülkenin bölünmesini istemek ve bu yönde bir kalkışma çağrısı olduğunu belirtti. Türk Milleti’nin buna asla izin vermeyeceğinin altını çizen Özcan, “Cumhuriyete karşı bu kalkışma ve meydan okuma kabul edilemez niteliktedir” dedi.

HÜKÜMETE “KUTUPLAŞMAYA SON VER” ÇAĞRISI


AKP Hükümeti’ne de tepki gösteren Özcan, iktidara, “İzmir Barosu Başkanlığı olarak, siyasal iktidarı, demokrasi söylemleri adı altında uyguladıkları özgürlük kısıtlamalarına ve baskıcı uygulamalarına son vermeye, toplumun kutuplaşmasını önlemeye ve birlik beraberliği sağlamaya çağırıyoruz” diye seslendi. Milletvekillerinin ettikleri yemine bağlı kalmalarını isteyen Özcan, tüm siyasi partilere de seçim sürecinde verdikleri sözleri tutma çağrısı da yaptı.

SESİMİZİ VE YÜREKLERİMİZİ BİRLEŞTİRELİM


Özcan sözlerini şöyle tamamladı : Barış için mücadele vermeyi göze alan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, güçlü ve kararlı bir şekilde hukukun üstünlüğünü hayata geçirmek suretiyle toplumsal barışın dilini kullanarak sorunlara çözümler üretmek üzere sesimiz ve yüreklerimizi birleştirme çağrısı yapmayı tarihsel bir sorumluluk olarak görmekteyiz.”

MEDYANIN EN KARA DÖNEMİ


Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, basın ve ifade özgürlüğünde son bir yılda yaşanan sıkıntıları dile getirdi. Türen bu sorunları ana başlıklar şöyle sıraladı: Hapisteki gazeteciler. Soruşturmalar. Açılan davalar. Yasaklamalar. Kapatmalar. El koymalar. Saldırılar. Tehditler. Engellemeler.

SÖZCÜ 57 KEZ DAVALIK OLDU


Şu anda cezaevlerinde 30’a yakın gazeteci olduğunu hatırlatan Türenç, yıl içinde birçok gazetecinin de gözaltına alındığını anımsattı. Türenç, televizyon ve gazetelerin kapanması ile yayın yasaklarının 2015’e damga vurduğunu belirtti. Türenç, basın kartı yönetmeliklerinin değiştirildiğini, siyasi güç tarafından yapılan müdahaleler ile 94 gazeteciye hakkı olan basın kartının verilmediğini söyledi. Türenç, her toplumsal olayda sosyal medyanın ayarı ile oynandığını, Facebook ve Twitter’ın yavaşlatıldığını, zaman zaman yasaklandığını kaydederek, “Türkiye, Twitter’da içerik kaldırmada dünya birincisi” dedi. Türenç, dünyadaki özgürlükler sıralamasında Türkiye’nin Sudan’ın da altında olduğunu ifade etti. Gazetecilerin sendikalaşma oranının yüzde 5’e düştüğünü söyledi. Basın üzerinde yargı kanalı ile yapılan baskıya da değinen Türenç, “SÖZCÜ Gazetesi bir yılda 57 kez davalık oldu” sözleri ile bu duruma örnek gösterdi. Milyonlarca lirayı bulan RTÜK cezalarının tarihe geçtiğini vurgulayan Türenç, “Tahir Elçi’nin konuk olduğu televizyon programının canlı yayınında söylediği bir söz nedeni ile CNN Türk’e 700 bin TL ceza kesildi. Fakat Akit TV Atatürk’e alenen hakaret etti, karşılığında sadece ikaz cezası verildi” diye konuştu.

SIKI YÖNETİMDE BİLE BÖYLESİNİ GÖRMEDİM


Türenç, “Sıkı yönetim zamanlarında bile böyle bir şey görmedim” dedi. Türenç, basın hakkında hatalı kararlar verdiğini ve baskı aleti haline geldiğini ileri, sürdüğü sulh ceza mahkemelerinin yapısının gözden geçirilmesini istedi, “Artık bu tür özel yargısal organların varlığına son verilsin” dedi.

TÜRKİYE YASAKLAR ÜLKESİ OLDU


İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, en büyük kaygısının basın ve ifade özgürlüğü ile yargı bağımsızlığı olduğunu dile getirerek, “Hukuk ayaklar altında. Türkiye’de gazetecilik tutuklu. Gazetecilerin birçoğu tutuklu yargılanırken, sarin gazı ticareti yapanlar tutuksuz yargılanıyor” dedi. Yıl içinde gazetecilerin sık sık hedef gösterildiğini belirten Dikmen, bunun son örneğinin gazeteci milletvekili Eren Erdem olduğunu söyledi. Valiliklerin uygulamalarını da eleştiren Dikmen, “Örneğin İzmir Valiliği, siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının yakınında dahi basın açıklaması yapılmasını yasakladı. Türkiye yasaklar ülkesi haline geldi” diye konuştu. Dikmen, halkın haber alma hakkının engellenmesinin anayasa ihlali olduğunu söyledi. Dikmen, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde gazetecilik yapmanın çok zor olduğunu da belirterek, “Orada yaşananların ne kadarından haberdar olabildiğimizi de düşünmeliyiz” dedi. Dikmen, basın emekçilerinin işini kaybetme sürecine de değinerek, İzmir’de sadece Aralık ayında işsiz kalan gazeteci sayısının 32 olduğunu bildirdi.

GAZETECİLERE GÖZALTILAR İKİ BUÇUK KAT ARTTI


Halil İbrahim Üner, “Türkiye’de 2014 yılında 54 gazeteci gözaltına alınmıştı. Bu yıl bu rakam 120’yi buldu” dedi.