Nil SOYSAL

Dünya Plastik Cerrahlar Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Çerkeş, 2017’de yapılması planlanan kafa nakli ile ilgili sorularımızı yanıtladı...

Kafa nakli... Gerçekten de tıbbın en çılgın projesi bu olmalı. Eminim senaristler ve yönetmenler bunun üzerine bir film çekmek için çoktan kolları sıvamışlardır. Ama esas soru böyle bir şey gerçekten de mümkün mü? İşte bu sorunun detaylı yanıtlarını konunun en yetkin ve etkin isimlerinden biri olan Prof. Dr. Nazım Çerkeş’e sordum...



- İtal­yan Dr. Ser­gi­o Ca­na­ve­ro ile Çin­li Dr. Ren Xi­ao­ping, 2017’de ka­fa nak­li­ni ger­çek­leş­ti­re­cek­le­ri­ni açık­la­dı. Böy­le bir şey müm­kün mü?
Bu­ra­da­ki esas me­se­le; aca­ba bir in­sa­nın vü­cu­du­na bir ka­fa­yı mı nak­le­di­yo­ruz, yok­sa o ka­fa­yı ya­şa­ta­cak bir vü­cut mu nak­le­di­yo­ruz? As­lın­da ka­fa nak­li ya­pı­lan du­rum­da, o ki­şi­ye o bey­ni ça­lış­tır­mak için bir vü­cut nak­let­miş olu­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la o bir ka­fa nak­li de­ğil, vü­cut nak­li. Çün­kü in­sa­nın var­lık se­be­bi dü­şün­me­si. Siz dü­şü­nü­yor­sa­nız var­sı­nız. Ba­na gö­re; biz in­san ola­rak bir be­yin­den iba­re­tiz as­lın­da. Çün­kü bü­tün duy­gu­la­rı­mı­zı, al­gı­la­rı­mı­zı, du­yu­la­rı­mı­zı bey­ni­miz­de his­se­di­yo­ruz. O ne­den­le ka­fa nak­li der­ken bir in­sa­nın vü­cu­du­na bir ka­fa nak­li de­ğil, bir ka­fa­ya onu ya­şa­ta­cak bir vü­cut nak­let­miş olu­yo­ruz. Vü­cu­du­muz­da­ki bü­tün or­gan­la­rı­mız as­lın­da bey­ni­miz için ça­lı­şı­yor. Bey­ni­mi­zin ça­lış­ma­dı­ğı an­da da biz bit­ki­sel ha­ya­ta gir­miş olu­yo­ruz. Ya­şa­yan bir or­ga­niz­ma olu­yo­ruz sa­de­ce ve bu du­rum­da­ki ki­şi­ler za­ten öl­müş olu­yor. Tıp da ölüm de­yin­ce be­yin ölü­mü­nü ka­bul edi­yor. Dü­şün­mü­yor­sa­nız, yok­su­nuz çün­kü.
- Tıp dün­ya­sı­nın en çıl­gın pro­je­si ol­ma­lı...
Tıp­ta da ba­zı çıl­gın­lık­lar ola­bi­li­yor. Bir­kaç or­ga­nı bir­den nak­let­mek fi­lan da hep çıl­gın iş­ler­di. Ama so­nuç­ta ba­şa­rı­lı ola­ma­dı. Çün­kü ger­çek­çi de­ğil­ler­di. Ama ka­fa nak­li tek­nik ola­rak ya­pı­la­ma­ya­cak bir ame­li­yat de­ğil. Ka­fa­yı nak­let­ti­ği­miz­de o be­yin tek­rar ça­lı­şa­bi­lir. Eğer na­kil es­na­sın­da kan­sız kal­maz­sa ta­bi­i... Bey­ni­miz 5-6 da­ki­ka kan­sız kal­ma­ya ta­ham­mül ede­bi­lir. Ya­ni o ki­şi­nin ka­fa­sı­nı göv­de­sin­den ayır­dık­tan son­ra, der­hal çok kı­sa bir sü­re­de o ka­fa­nın bey­ne kan git­me­si­ni sağ­la­ya­cak bir pom­pa­ya alın­ma­sı ge­re­ki­yor. Açık kalp ame­li­yat­la­rın­da ol­du­ğu gi­bi. Ora­da da bir pom­pa var ve sü­rek­li vü­cu­da kan pom­pa­lı­yor...

FOTO: SÖZCÜ Hollywood da bilinç naklini konu alan Self/Less adlı bir film yapmıştı.


- Kor­ku fil­mi gi­bi...
Öy­le gö­rü­nü­yor. Ama bu­ra­da­ki en önem­li prob­lem; si­nir iyi­leş­me­si. Ya­ni siz ka­fa­yı nak­le­der­si­niz, ama be­yin­den gi­den ile­ti­ler, emir­ler aşa­ğı­ya, ya­ni kol­la­rı­nı­za, ba­cak­la­rı­nı­za ula­şa­bi­le­cek mi? Muh­te­me­len bu plan­la­nan iş­te omur­ga­nın da gö­ğüs ka­fe­si­ne ka­dar olan kıs­mı alı­na­cak, hat­ta kol­la­ra gi­den si­nir­ler de bu­nun içe­ri­si­ne da­hil edi­le­cek­tir. On­dan son­ra da ye­ni nak­le­di­len be­de­nin omur­ga­sı, gö­ğüs ka­fe­sin­den iti­ba­ren ka­fa­ya bağ­la­na­cak. Ak­ci­ğer­ler, kalp, di­ğer or­gan­la­ra gi­den da­mar­lar bir­bi­ri­ne bağ­la­nıp nak­le­di­le­cek. Bun­la­rın hep­si ola­bi­lir. An­cak tıp­ta bi­zim he­nüz hal­le­de­me­di­ği­miz şey; si­nir iyi­leş­me­si so­ru­nu. Biz he­nüz omur­ga­sı ke­si­lip de felç olan in­san­la­rı iyi ede­mi­yo­ruz.
- O za­man ka­fa nak­li ile ki­şi sa­de­ce ya­şa­tı­la­bi­lir, öy­le mi?
Bel­ki kol­lar­da bi­raz ha­re­ket sağ­la­na­bi­lir. Eğer kol­la­ra gi­den si­nir­le­ri de ko­ru­yup, bo­yun­dan gö­ğüs ka­fe­si­ne ka­dar bo­yun omur­la­rı­nı da da­hil ede­rek bir na­kil ya­par­sı­nız. Ama bu bi­le ay­lar, bel­ki de yıl­lar ala­bi­lir.



 

TIP OLARAK BiRAZ SABIRLI OLUNMALI


- Yine de hiçbir tarafı tutmayan, ama beyni çalışan bir insan için bu bile bir umut değil mi?
Ama hayati bir sorun daha var. Bizim için en hayati kaslardan bir tanesi, nefes alıp verdiğimiz göğüs kasları. Boyunda dördüncü omur seviyesinden çıkan bir sinir tarafından kontrol ediliyor bu kaslar. Sinir iyileşmesi aylar süren bir süreç olduğuna göre, biz bu siniri korusak, yeni bedeni sinirine diksek bile, sinir iyileşmesi süresince bu kişi kendi başına nefes alamayacak. Nefes alması için akciğer makinesine bağlı yaşamak zorunda kalacak. Bu da ciddi sorunlardan birisi gibi duruyor. Şimdi bu ameliyatın 2017’de planlandığını biliyoruz. Muhtemelen bir sürü deneyler de yapmışlardır. Tabii ki planlayabilirsiniz. Yapabilirsiniz de. Ama mühim olan yapmak değil, başarmaktır. Gerçekçi olmak gerekiyor. Ben de istersem bugün kafa nakli ameliyatı yaparım. Diyelim yaptım. Kişi öldü. Ne diyeceğiz? “Bu bir ilkti, bir sonrakinde yaşatacağız” mı diyeceğiz? Bana göre etik değil. Tıp olarak henüz o düzeyde değiliz.
- Kafa nakli olmayı kim kabul eder ki?... Stephen Hawking mi mesela?
Buna vücut nakli dememiz gerekiyor. Vücudundaki bütün organları iflas etmiş bir insan. Ya da çok ciddi bir trafik kazası geçirmiş, ölmek üzere olan bir insana beyin ölümü gerçekleşmiş bir insanın vücudu nakledilebilir. Olabilir yani. Ama unutmayalım ki kol ve bacakları tutmayan, yatalak vaziyetteki insanların çoğu bugün ötanazi istiyorlar. Düşünmek güzel, algılamak güzel ama hareketsiz yaşamak çok zor bir şey. Yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı bugünkü teknoloji ile vücut nakli yaptığınız bir insan yaşasa bile sonuçta yatağa bağlı bir yaşam sürecek. Bu konuda kehanette bulunmak istemem ama, ben ilk yapılan nakilin başarılı olacağına inanmıyorum. Henüz buna hazır olmadığımızı düşünüyorum.


BURUN ESTETiĞi EN ZOR AMELiYATTIR


- Siz aynı zamanda Avrupa Burun Estetiği Derneği’nin hem kurucularından, hem de halen Başkan Yardımcısısınız. Estetik deyince en çok tercih edilen ameliyatların başında gelen burun ameliyatlarının riski var mı?
(Gülüyor) Ben burun estetiği konusunda her yıl Avrupa ve Amerika’da düzenlenen en önemli 20-25 toplantıya eğitmen olarak gidiyorum. 8 yıl Amerikan Estetik Cerrahi Kongresi’nde aralıksız olarak burun estetiği üzerine konferans veren tek hekimim. Ama hâlâ benim için en önemli ve en zor ameliyat burun ameliyatıdır!

SONUÇLAR FARKLILIK GÖSTERİR


- Neden?
Çünkü sonu olmayan bir ameliyattır burun ameliyatı. Bir cerrahın ömrünün öğrenmeye yetmeyeceği kadar kompleks, aynı zamanda zevkli bir ameliyat. Ben bu ameliyatı yapmaktan büyük keyif aldığım için bu ameliyata yoğunlaştım. Peki neden; Birincisi, yüzün ortasında ve en ufak bir hatayı gösteren bir organ. Her yüz birbirinden farklı ve her hastaya farklı bir planlama yapmalısınız. Her hastaya yaptığınız işlemler de farklı sonuçlar verir. Çok hassas çalışmanız gerekir. Burun aynı zamanda nefes almanızı sağlayan bir organ. Fonksiyonlarını korumanız lazım. O nedenle bana göre estetik cerrahinin en zor ameliyatıdır. Hasta için en kolay, cerrah için en zor ameliyat burun ameliyatıdır.

YÜZDE 80’İ DÜZLEŞTİRİLMELİ


- Peki burun fonksiyonlarını korumak, nefes almada bir sorun yaratmamak için bu ameliyatta bir kulak burun boğaz uzmanının da bulunması gerekir mi?
Bir plastik cerrah olarak siz eğer burnun fonksiyonel kısmını bilmiyorsanız, bir kulak burun boğaz uzmanıyla birlikte çalışabilirsiniz tabii. Ama bir burun cerrahının, burnun hem fonksiyonel hem de estetik kısımlarını bilmesi gerekir. Eğer onları yapamıyorsanız, zaten o ameliyat için yeterli değilsiniz demektir. Benim burun ameliyatı yaptığım hastaların yüzde 80’inde burun eğriliği ve deviasyon problemi var mesela. Burnu hem estetik olarak düzeltirken, hem de bu sorunu ortadan kaldırıyorum. Ama bu zaten bizim
ırkımızın ortak problemi.
- Nasıl yani?
Mesela zencilerde burun kıkırdakları çok gelişmediği için eğrilik ve deviasyon pek görülmüyor. Bizim ırkımızda ise, burun kıkırdakları ve kemikleri çok gelişmiş. Kıkırdak ve kemik gelişim esnasında dönüyor ve deviasyon dediğimiz orta kıkırdak eğriliği çok sık görülüyor. Ameliyat ettiğim hastaların yüzde 80’inde eğri olan orta kıkırdağın düzleştirilmesi gerekiyor. Bu işlemi yaparken eğri kıkırdağın yanına destek kıkırdakları koyarak düzleştirme yapıyoruz. Bunu yapmazsanız hem estetik olarak, hem de fonksiyonel olarak iyi sonuç alamıyorsunuz. Çünkü hastaların büyük çoğunluğunda, eğri kıkırdaklar, burnun dış çatısını da etkiliyor. Yani burun kıkırdağı eğri olanlarda, hava yolunu tam olarak düzeltmek için, burnun dış eğriliğini de düzeltmelisiniz. Şunu açıklıkla söyleyeyim; bundan 20-25 sene önce tüm dünyada yapılan bütün burunlar kötüydü. Hemen hepsinde nefes alma sorunları vardı. Çünkü çok inceltilmiş, çok oyulmuş burunlardı. Önemli kıkırdak ve kemik yapıların fazla çıkarılması nefes alma sorunlarına da yol açıyordu. Bizlerin de katkıları ile burun kıkırdaklarının fonksiyonel önemi anlaşıldı ve artık çok küçültülmüş burunlar yapmıyoruz.