Sevgili okuyucularım, bir parti düşünün ki taaa 2002 yılından beri tek başına iktidardadır...
Ve o tarihten bu yana karşısında hiçbir zaman güçlü, ses getiren muhalefet partileri olmamıştır.
Meclis çoğunluğu hep o iktidar partisinin elinde olmuştur...
Ama gelin görün ki o parti attığı pek çok adımda, verdiği pek çok kararda çelişkiler içerisinde olmuştur.
Eğer isterseniz hemen bir örnek vereyim... Ülkemizin yıllardır yaşamakta olduğu en iniş çıkışlı sorunlardan birini oluşturur...
Cemaat olayı!

* * *

Şimdi tu kaka ilan ettikleri cemaat, 2002 yılından bu yana AKP’nin yurt içinde ve yurt dışında en önemli müttefiki idi.
İktidar partisi, devleti bu topluluğu kullanarak ele geçirdi.
Cemaat önderi Fethullah’ın kesin direktifi vardı:
Askeriye, adliye ve mülkiye (İçişleri Bakanlığı, polis, valiler, kaymakamlar) ele geçirilecek.”
Her yere başarıyla sızdılar ve gerçekten de ele geçirdiler.
AKP hükümetleri onların sırtını sıvazladı, bütün desteği fazlasıyla verdi. Çıkarılan yasalar ve alınan kararlarla cemaate güç kuvvet ve para pompalandı.
Yapılan gizli ve açık operasyonlarla devlet gücü ve yetkisi cemaate teslim edildi.
Cemaat, bütün bu süreçte AKP iktidarının tetikçisi ve taşeronu olarak görev yaptı.

* * *

Gün geldi, iktidar karşıtı sesleri tümüyle sıfırlamak için Ergenekon ve Balyoz kumpasları kuruldu.
Mahkemelerin hakim ve savcıları cemaat ekibi arasından özenle seçilip atandı.
Adalet kavramı çiğnendi, yargının saygınlığı yok edildi.
Şimdi firarda olan Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün altına Tayyip, kendisine ait zırhlı Mercedes aracını verdi.
ABD’de yaşayan Fethullah olayları perde arkasından yönlendiriyor, Türkiye Cumhuriyeti’ni iktidar partisiyle birlikte yönetiyordu.
İktidarın en büyük yandaşı, destekçisi ve hatta sözcüsü, cemaatin gazete ve televizyonları idi.

* * *

Gün geldi, hükümetle cemaat arasında dershaneler yüzünden para kavgası patladı ve iki tarafın arasına kara kedi girdi. Papaz oldular ve bir daha barışmadılar. Kavga devam ediyor.
Cemaatin suyunu sıkıp içenler şimdi posasını çöp tenekesine atmışlardı. Cemaat bunu hazmedemedi ve karşı saldırıya geçti.
Ancak hükümetin elinde devlet gücü vardı. Cemaat mensuplarını devletten temizlemeye başladı. Gazeteci, hukukçu, yargı mensubu, polis, her kesimden yüzlerce kişiyi “Cemaatçidir” gerekçesiyle içeri tıktı.
Cemaatin gazetelerine ve televizyon kanallarına el konuldu.
Tayyip cemaatle yaptığı işbirliğinden pişman görünüyor, inlerine girileceğini söylüyordu...
“Ne istediniz de vermedik” diye sitem etmiş, Fethullah ise “Allah onların evlerine ateşler salsın” demişti.
Yakın geçmişte birbirlerine her gün övgü düzüp destek verenler bir anda kanlı bıçaklı olmuştu.
Şimdi bu aşamadayız.

* * *

Cemaat bir süredir Tayyipgiller iktidarının bir numaralı muhalifi ama iş işten geçtikten sonra!
Demokrasiyi, fikir ve ifade özgürlüğünü, yapılan yolsuzlukları, alınan rüşvetleri, yargının ele geçirilmesini iktidarla işbirliği içinde iken görmemişlerdi, şimdi görmeye başladılar!
AKP iktidarı ne yapsa alkış tutar, kraldan fazla kralcılık yaparlardı.
Yakın geçmişte bire bir yaşadığımız bu olayları sakın ola ki unutmayın.
Direktiflerini ABD’de yaşamakta olan Fethullah’tan alan bu cemaat topluluğu şimdi büyük ölçüde sindirilmiş durumda.
Güçlü ve işbirlikçi oldukları dönemde hapşırdıkları zaman mangalda kül bırakmazlardı... Ama onların içinden de hainler, dönekler, korkaklar çıktı.
İçeri tıkılma korkusuyla geçmişlerini inkar ettiler, Fethullah’a ihanet ettiler.

* * *

Şimdi bir iktidar düşünün, geçmişte bunlarla en büyük işbirliğini “Müslümanlık (!)” adına yapmıştı.
Öyle ya iktidar da Müslüman, cemaat de Müslüman!
Ama araya para kavgaları, çıkar çatışmaları girince iki taraf da Müslümanlığını unutup birbirine düştü ve kızılca kıyamet koptu.
İsmi cemaatçiye çıkmış olanlar şimdi özellikle polisten, yargıdan ve medyadan temizleniyor, temizlenmekle de kalmayıp iş adamlarıyla birlikte içeri tıkılıyor.

* * *

Bu süreçte en üzüldüğüm olay neydi bilir misiniz!..
Hükümet cemaat işbirliği ile yargıyı siyasete alet ettiler. Adalet sistemi çökertildi.
Adalet böyle bir darbe yedikten sonra bir daha ayağa zor kalkar.
Danıştay baskınında adam öldüren manyak ruh hastasını bile binbir katakulli yapıp geçmişte Ergenekon davasına bağlamışlardı. Şimdi Ergenekon unutuldu ya, sıra cemaate geldi.
Aynı herifi bu kez cemaate bağlamak için hazırlık başladı. Ergenekon ilişkisi fos çıktı, bu kez katilin cemaatle ilişkisi araştırılacakmış! İktidar istedi diye böyle adalet olur mu?
Allah aklımızı fikrimizi korusun.

* * *

Tayyipgiller-cemaat ilişkisi bugüne kadar hemen hiç araştırılmadı, muhalefet partileri tarafından bile üzerine yeterince gidilmedi. Bu süreçte kendilerine cemaat diyenlerin günahı vebali her açıdan çok büyüktür.
Tayyipgillerin ise çok daha büyüktür.
Pasta tabağı önlerinde iken ortaktılar, bol bol yediler...
Pasta bitince kavga başladı, birbirlerini suçlamaya giriştiler.
AKP olmasa cemaat olmazdı, cemaat olmasa AKP olmazdı.
Devlet yönetimi bu kadar ciddiyetsizliği kaldırmaz. Bu ilişkilerin hesabı günün birinde mutlaka sorulmalıdır da, kim soracak!..