Sevgili okuyucularım, son iki günde Sözcü ekibi olarak iki partinin genel başkanlarını ziyaret edip ayrıntılı olarak konuştuk.
Yaptığımız samimi sohbetlerde gerek Kılıçdaroğlu ve gerekse Bahçeli, bazı sorularımıza yazılmamak koşuluyla yanıt verdiler. Ancak o hususlar esasa ilişkin değildi.
Şimdi -dün itibariyle-karşımızdaki siyasi tablo şöyle:
- AKP olmadan koalisyon hükümeti kurulamıyor. Bunun nedeni, CHP-MHP-HDP üçlüsünün bir araya gelip hükümeti oluşturması mümkün değil. MHP, HDP ile herhangi bir işbirliğine hiçbir biçimde yanaşmıyor.
- CHP-MHP koalisyonu için (güven oylamasında gerekli olan) çoğunluk oy sayısı 276 çıkmıyor.
O halde geriye hangi olasılıklar kalıyor?
- AKP-CHP, AKP-MHP, ya da AKP-HDP hükümeti... Bunların hangisi olursa olsun Meclis’te 276 oy sağlanıyor.
- Ancak Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile yaptığımız uzun söyleşilerde bir gerçek ortaya çıktı. İki parti de yeni kurulacak hükümette yer almaya istekli görünmüyor ve topu öteki iki partiye atıyor. En azından şu andaki görünüm böyle.
- HDP ise bugün itibariyle sessizliğini koruyor. Bilindiği kadarıyla onların kapısını çalan olmadı. Dolayısıyla gizli veya açık siyasi kulislerde sesleri pek duyulmuyor.
* * *
Tablo niçin öyle çıkıyor?.. Aslında her üç partinin seçmeni de, belli sorunların çözülmesi için onlara oy verdiler.
Yeniden ve çok kısaca özetlemek gerekirse:
- Devletin yeniden yapılanması...
- Tayyip’in yetkilerinin kısıtlanması...
- Saray’ın tahliye edilmesi...
- Yolsuzlukların, vurgunların ve rüşvet olaylarının üzerine gidilmesi...
- Yargının, iktidarın kucağından kurtarılması...
* * *
Peki şimdi ne oldu? 7 Haziran’da alınan sonuçlara göre yüzde 60’lık büyük bir seçmen kitlesinin sadece bir tek kararı kesinlik kazandı:
Anayasa değiştirip “Başkanlık (!)” getirme hülyaları toprağa gömüldü.
O halde öteki beklentiler ne olacak?
Seçim öncesinde her üç partinin seçmene aynı doğrultuda verdiği sözler vardı.
“İktidardan hesap sorulacak.”
Varsayalım AKP-CHP hükümeti kuruldu. Peki ama küçük ortak CHP, bu konuda verdiği sözleri nasıl yerine getirecek?
Aynı soru AKP-MHP veya AKP-HDP koalisyonu için de geçerlidir.
Çok güzel bir atasözü vardır, bilirsiniz.
Eski hamam eski tas, sadece tellaklar değişti.
Yani olayımızda tellakların sadece bir bölümü değişmiş olacak ve aynı düzen sürüp gidecek!
Böyle olmamasını dileriz.
Olursa sadece Tayyip-AKP ikilisinin işine yarayacaktır.
Böyle bir durum oluştuğu takdirde, AKP ile ortaklık kuracak olan üç partiden hiçbiri, bunu seçmenine anlatamaz.
Tabanlarında kıyamet kopar.
Belki bir süre iktidarın nimetlerinden onlar da
yararlanır, “Onlar küpünü doldurdu ve şimdi sıra bize geldi” anlayışı doğrultusunda
kendi çaplarında vurgunlara yönelirler ama o iş sonsuza kadar gitmez.
* * *
Bu konuda en iyi örnek HDP’nin aldığı oylardır.
Sanmasınlar ki 7 Haziran’da kendilerine sadece Kürtçülük-özerklik-bölücülük vesaire oyları verildi!
Hayır, o oyların en az yarısı AKP ve Tayyip’in önünü kesmek için sandıklara yağdırıldı.
Nice Atatürkçüler, laik Cumhuriyet savunucuları ve ülkenin bölünmez bütünlüğüne yürekten inananlar vardı ki, gidip oylarını HDP’ye verdiler...
Sadece yüzde 10 barajını geçsin diye.
* * *
Evet, iktidar ortaklığı açısından şu anda HDP sessiz!
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile iki gün üst üste yaptığımız uzun söyleşilerden benim çıkardığım sonuç ise şöyle:
Her ikisi de AKP ile hükümet ortağı olmak istemiyor, topu başkalarına atıyor.
Nazlanıyor, müşteri kızıştırıyor olabilirler.
Ama belki de bir yerde haklılar...
Ateşten gömleği giydikleri takdirde yıpranacaklarını, tabanlarında büyük huzursuzluk çıkacağını, kendileri AKP’den hesap soramazken tabanın kendilerine hesap soracağını biliyorlar.
Ancak ortalıkta AKP’yi içine almayan başka bir seçenek de görünmüyor.
Bu söylediklerim dün itibariyle ortada olan tablodur.
Arada bazı gizli görüşmeler, pazarlıklar, el altından temaslar vesaire varsa, onları şu anda bilmek mümkün değil.
* * *
Türk toplumunun yüzde 60 gibi bir çoğunluğunun seçim sonrasında somut beklentileri var.
Ne kadar pislik varsa ortaya dökülmesi ve sorumlulardan yargı önünde hesap sorulması.
Sanırım o yüzde 60’ın tamamına yakını, pisliklerin üzerine gidilmemesi durumunda büyük hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Rejim mücadelesinde son şansımızı kullandık ve kazandık.
13 yıllık AKP iktidarı devrildi ve İslamcı diktatörlüğe yönelen tek parti iktidarı böylece sona erdirildi.
Şimdi sırada siyasi mücadeleyi kazanmak var ve çok önemli.
Bunu ne yapacağız!
Göz göre göre, siyasi hesaplar ve pazarlıklar uğruna kayıp mı edeceğiz?
* * *
Emin Çölaşan’ı notu: Seçim sisteminin adaletsizliğinden hep söz ederiz. İşte size 7 Haziran’dan en son somut örnek. Kesin sonuçlara göre MHP yüzde 16.29 oy aldı. Oy sayısı 7 milyon 520 bin. HDP yüzde 13.12 oy aldı. Oy sayısı 6 milyon 058 bin... Ve aradaki bunca farka karşın her iki parti de 80 milletvekili çıkardı!