Sevgili okuyucularım, şimdi PKK ile yeniden pazarlık masasına oturdular. Hayal aleminde yaşıyorlar desem olmaz... Çünkü hayal aleminin bu kadarı olamaz.
O halde geriye bir tek şey kalıyor:
PKK’yı seçim öncesinde bize yutturmaya kalkışıyorlar...
Efendim uzlaşmışlar da, PKK silah bırakmaya razı olmuş da...
Yalanın da bu kadarı olmaz.
Silah bırakmış bir PKK sudan çıkmış ölü balık gibidir.
Öyle bir terör örgütüdür ki, bütün beslenmesi silahtan, adam öldürmekten, vur kaç eylemlerinden ve uyuşturucu ticaretinden gerçekleşir.
Silah bırakacakmış!
Tamamı yalan, tamamı palavra.
Bütün amaç seçim öncesinde Türk Milleti’nin ağzına yenidenbir parmak bal çalıp uyutmak...
Ama bunu söylerken madalyonun öbür tarafını da görmemiz gerekiyor...
Çünkü Türk Milleti’nin yaklaşık yarısı artık o eski Türk Milleti değil.
O millet duyarlıydı, ülkesini severdi, inançlıydı.
Evine iki paket gıda yardımı, iki çuval beleş kömür paketi gönderene belki hoşgörüyle bakar ama onun kucağına böylesine oturmaz, oylarıyla destek verip kişiliğini satışa çıkarmazdı.
O millet eskiden bu yalanları sineye çekmez, kendini iktidardakilerin oyuncağı yaptırmazdı.
Ülkesinin böyle yalanlarla yönetilmesine izin vermezdi.
Gerektiğinde ses verir, tepki gösterirdi.
Bugünkü milletin yarısı biraz farklı!

* * *

Şimdi hükümet tutturdu “Çözüm süreci (!)” diye...
Nedir kardeşim bu çözüm süreci, şunu bize de anlatsanıza...
Bütün bir ülkeyi ilgilendiren bir konuda, Dolmabahçe Sarayı’nda birkaç kişi bir araya geliyor, bir takım imzalar atılıyor, sonra açıklamalar yapılıyor:
“Çözüm süreci bugün itibariyle başlatılmıştır. Hayırlı uğurlu olsun!..”
Neyi çözdünüz, nasıl çözdünüz?
Ya da neyi nasıl çözeceksiniz?

* * *

Ortalıkta bir Apo var, dünyanın en büyük katillerinden biri. İmralı’dan Türkiye’yi yönetiyor. Devlet yetkilileri her gün ayağına gidip “Bir emriniz var mı Sayın Öcalan” diye soruyor.
Bütün derdi, bu pazarlıklar sonucunda tahliye kararını cebine koyup özgür kalmak. Bırakılırsa hiç şaşırmayın...
Yeter ki “Ama abicim bunlar iyi Müslüman” diyen aymazlar kalabalığı, bu ihanet sürecine destek vermeyi sürdürsün!
Öbür tarafta ise adına HDP denilen bir Kürtçü parti var. Ne yapacağını henüz bilemiyor, özerklikten falan dem vuruyor.
Seçim sonrasında AKP ile koalisyon ortağı olup anayasayı Kürtçülük ilkeleri doğrultusunda değiştirmeyi amaçlıyor.
Haaa, bir de Kandil’deki terör üslerini unutmayalım! Şimdi onlarla “Dost (!)” olmuşuz.
En azılı teröristler orada...
Gün geçmiyor ki öldürmekten, Türkiye’yi bölmekten, ayaklanma çıkarmaktan söz etmesinler.
Her gün tehdit, her gün şantaj, yetti be...
Türkiye Cumhuriyeti bu kadar mı küçüldü?

* * *

Efendim, adına “Çözüm süreci” denilen ne idüğü belirsiz nesne işlerlik kazandığı zaman anayasa değiştirilecek ve “Ortak vatan” oluşacakmış!
Bildiğim kadarıyla bizim bir tek vatanımız vardır...
Ve ona kim olursa olsun, ortak kabul etmeyiz.
Bunların şimdi kamuoyu önünde ciddi ciddi tartışılıyor olması bile bizi yaralar, incitir, rencide eder.
Yani biz bu saatten sonra Apo’dan mı talimat alacağız, onun dediklerini mi yapacağız, o herifle ortak vatan sahibi mi olacağız?
Biz bu kadar mı düştük?..
Tayyip bu gibi yutturmacalarla seçimde oy sağlasın diye, ülkemizin peşkeş çekilmesine razı mı olacağız?
Ama gelin görün ki Süleyman Şah Türbesi’ne ulaşmak için 30 kilometrelik boş yolu geçmeden önce bile PKK ve IŞİD’den yardım dilenen bir hükümetten her şey beklenir.

Tayyip’in umresi


Yine gitti Suudi Arabistan’a, resmi gezi kisvesi altında!.. Aile boyu, korumaları ve yakın adamlarıyla birlikte Kabe ziyareti yaptı.
Fotoğraflarını, görüntülerini izlemişsinizdir.
Bildiğim kadarıyla o kutsal mekanda herkes eşittir...
O yüzden ihrama bürünülür.
Bizimki ise yine aynı büyüklük havalarında... Yanında koruma ordusuyla Kabe’yi dolanıyor, çevresi koruma ordusunun kuşatması altında.
Yahu bu kadar korkuyorsan hiç gitme oralara...
Hiç değilse dinimizi bu şovlarına alet etme.

* * *

Bundan bir süre önceydi. İsrail-Filistin çatışması sürüyor, Tayyipgiller tarafından
toplanan bindirilmiş kıtalar ise Ankara’da iki ayrı yerde gösteri yapıyordu:
Atatürk Bulvarı’nda İsrail Büyükelçisi’nin konutu önünde ve biraz ötesinde Suudi Arabistan Büyükelçiliği’nde...
Suudi Arabistan Elçiliği’ndeki protestoların nedeni şuydu:
“Suudiler İsrail’e destek veriyor.”
Orada gözlerimle gördüğüm manzarayı size anlatayım:
Kalabalığın bir bölümü yürüyerek, tekbir getirerek geldi. Diğerleri ise üzerinde AKP yazılı parti araçlarıyla getirildi.
Bunlar büyükelçiliğin önünde tekbir getirip yuhaladılar, sonra asfaltın üzerinde topluca namaza durdular!
Sen Ankara’da Suudileri yuhalatacaksın, sonra o ülkeyi ziyaret edip dostluktan, din kardeşliğinden falan dem vuracaksın!
Mümkünse para isteyeceksin.
İnsanda biraz sıkılma olur yahu!