Parayla satın alınmış sahte bir sevinç midir? Köpük müdür? Yürekten bir kavuşma mı?
Nani geliyor Nani!
Remy geliyor Remy!
Eto geliyor Eto!
Podolski de geliyor!
Van Persie de geliyor!
Andreas Beck de geliyor!
Türkiye’ye yıldız yağıyor!
Bu yıl, futbol sahalarında takımlar gol aramaya başladıklarında; Türkiye seyretme tarihinin en büyük afyonunu ile uyutulmaya hazırlanıyor. Avrupa’nın yıldız yetenekleriyle güçlenen futbol afyonumuz, TV’lerdeki hacı-hoca afyonu ile Ankara’daki kaçak Saray’ın cuma namazı afyonlamasını geçecek inşallah (!)
Yeni afyonumuz Nani!
Gelir gelmez kaynaşma.
Sayıp döküyorlar:
Duygularınız şahane.
Yemekleriniz harika.
İnsanınız olağanüstü.
Dostluğunuz benzersiz.
Bu övgüye can mı dayanır!
Gel de afyonu yutma!
Spor sayfalarından Türkiye’yi koltuklayan cümleleri ezbere söyleyen yetenekli futbol yıldızlarına akıtılan paraları okuyorum.
20 milyon Euro!
25 milyon Euro!
30 milyon Euro!
Futbol ekonomisinin mantığını takla attıracak paralar havada uçuşuyor. Zaten Nani de Türkiye’ye gelir gelmez verdiği ilk demeçte “golden sonra sahada attığım sevinç taklalarına Türkiye’de devam edeceğim” dedi.

* * *

Takla attıran zıtlık var.
Futbolcusu Türkiye’ye hayran!
Liderleri Türkiye’ye düşman!
Avrupa Birliği’nin yıldız liderleri Angela Markel, François Hollande, David Cameron, Donald Tusk ve hatta Papa Hazretleri, Türkiye deyince yüzlerine ekşi limon yalamış ifadesi yapışıyor; hukuksuz, demokrasisiz, adaletsiz, geri ülke diye burun kıvırıyorlar. Türkiye girmesin diye Avrupa Birliği’nin ahşap kapısını çelikle yeniliyorlar. Fakat yıldız futbolcular Türkiye’ye gelmek için takla üstüne takla atmaktalar.
Nedendir bu çelişki!
Gözü kör olsun çok para!
Ve çok az vergi!
Yıldız futbolcu Avrupa ülkelerinde transfer ücreti diye aldığı paranın yüzde 50’sini yüzde 52’sini o ülkenin devletine vergi olarak vermek durumundayken, Türkiye’ye geldiğinde verdiği vergi yüzde 15’e iniyor. Artan oranlı tarifeye göre bir işçinin kazancından yüzde 35’e kadar vergi alan Türkiye Devleti, 15 milyon Euro transfer dövizi kapan yabancı futbolcuya yüzde 15 vergi kesiyor. Yabancı futbolcu transfer sınırlamasını da kaldırıyor.

* * *

Bu ne kaymaklı koruma!
Bu ne tatlı kayırma!
Bu ne “Bilal Modeli” teşvik!
Türkiye’nin bütün büyük-küçük kentlerinde iktidar belediyelerinin elindeki değerli kupon arsalar Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan’nın başkanlığını yaptığı TÜRGEV adlı vakfa, kitabına uydurularak, devrediliyor. En son Zeytinburnu Belediye Meclisi, AKP’li Belediye Başkanı’na TÜRGEV ile “ortak proje yapma yetkisi” verdi. Yani Belediye Başkanı, belediyenin malı, mülkü, kupon arsası ne varsa her şeyi Bakanlar Kurulu’nun vergi muafiyeti kapsamına aldığı TÜRGEV’e tahsis edebilecek. Adına da ortak proje denilecek.
TÜRGEV yeni taklalar atacak!
Nani de “takla atmaya” geldi!

Dinsiz desinler!
Hırsız demesinler!


MHP’nin tarih profesörü CHP için “dinsiz parti” dedi. Halk kimin ne olduğunu biliyor. Dinsiz desinler. Hırsız demesinler. Kent rantlarını çalan hırsızlara karşı 20 yıldır mücadele veren CHP Belediye Meclisi üyesi Hüseyin Sağ’a saldırıp burnunu kıran saldırganlar yakalandı. Fakat onları saldırtan kim? Hüseyin Sağ’ın kendi partisinin belediye başkanı mı yoksa iktidar partisinin belediye önde geleni mi? CHP, “hırsız damgası” yemek istemiyorsa üyesi Hüseyin Sağ’ın burnunu kırdırtanın kim olduğunu bulmak konusunda Asayiş Şubesi, Cinayet Masası, Siyasi Şube’ye dikkat ve destek sunmalı. Kim saldırttı o 3 sabıkalıyı Hüseyin Sağ’ın üzerine?