Polis Koleji ve Polis Akademisi 10 gün önce kapatıldı. Öğrencileri dağıtıldı. Bin 776 emniyet müdürü, 10 emniyet amiri emekliye sevk edildi. Ama asıl büyük kıyım ve daha büyük haksızlıklar şimdi başlıyor.

Emniyet’te piramidin bozulduğu doğrudur. Ama bunun sorumlusu emniyet müdürleri değil, 13 yıldır iktidarda olan AKP’dir. İstese yasa ve yönetmelik değişikliğiyle sorunu yıllar önce çözer, yığılmayı da önler, emniyet müdürleri “damgalanarak” bu şekilde gönderilmezdi.

Kamu düzenine zarar

Hemen hepsinin yetiştiği polis koleji ve akademisinin ‘orada Fethullahçılar var’ gerekçesiyle kapatılması, bu okullardan yetişen, güvenliğin emanet edildiği Emniyet Genel Müdürü, il valisi, il emniyet müdürlerini de etkiledi. Yetişme tarzları nedeniyle müdürlerin üyesi oldukları Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Derneği kolay kolay bildiri yayınlamaz. Ama onlar da dayanamadı, yetiştikleri okullarının kapatılması,çoğunu yakından tanıdıkları emniyet müdürlerinin zorunlu emekliliğe tabi tutulmasına karşı şu bildiriyi yayımladılar:
“Suçun şahsiliği prensibi çerçevesindeki hukuki normları ölçü almak suretiyle iddiaları soruşturmak ve varsa suçluları cezalandırmak yerine, genel uygulama ve bakış açısıyla Polis Eğitim ve Öğretim Kurumlarını kapatmayı ve bu uygulamayı kamuoyuna çözüm olarak sunmayı emekli Polis Yöneticileri sıfatıyla doğru bulmuyoruz. Bu uygulama Kamu Düzeni ve Güvenliği’ne zarar verecek, emniyet mensupları arasında bölünmeye yol açacağı endişesini taşıyoruz. Bu düzenlemelerin en kısa sürede gözden geçirilerek rasyonel kararların alınacağını umut ediyoruz.”

Bitmedi, yeni haksızlıklar geliyor

Emniyetin bugün üst yönetiminde olanlardan bazıları geçmişte uğradıkları haksızlıklar sonucu cezaevine konuldular, kimisi hüküm giydi, kimileri disiplin cezalarına çarptırıldı. İç Güvenlik Paketi’nin geçici 28. maddesini okuyalım:
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde 657 sayılı Kanunun 127’nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılamayan Emniyet Teşkilatı mensupları, bir ay içinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilecektir.”
81 ilde 256 bin 904 emniyet personeli bulunuyor. Yasanın ilgili hükmünün yerine getirilebilmesi için tanınan sürede ceza verme yetkisi zaman aşımına uğrayanların durumlarını noksansız ve objektif olarak incelemek mümkün gözükmüyor. Hatta özlük dosyalarında veya beş ayrı disiplin kurulunda (İl Polis, Öğretim ve Eğitim Kurumları, Genel Müdürlük Merkez, Yüksek Disiplin ve Bakanlıkta) bulunacak soruşturma dosyalarına ulaşılması bile zor.

Geniş yetkiyle adamına göre karar

Yasada, emniyet personelinin, “Tecziye edilmesi gerektiği halde ceza verme yetkisi zaman aşımına uğradığı için cezalandırılmama halinin” belirlenmesi işlemi muğlâk olarak düzenlenmiş. Dolaysıyla idareye çok geniş bir takdir yetkisi tanınmış. Bu durumların belirlenmesi, incelenmesi bağlamında kurul vb. bir yapı da öngörülmemiş. Konuştuğum bir uzman kaygılarını şöyle ifade etti:
“Yasa hükmünün, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün özel konumu da dikkate alınarak, hak/adalet/ eşitlik ilkeleri doğrultusunda, yeni mağduriyetlere yol açmadan uygulanabilmesi konusu önem arz etmektedir. Yasada düzenlenmiş olan zaman aşımına uğradığı için cezalandırılmama halini, daha açık bir ifadeyle, ‘zaman aşımına uğramamış olsa meslekten/Devlet memurluğunda mutlaka çıkarılırdı’ tespitini yapmak kolay değildir. Bu konu sanıldığından da zor bir işlemdir. Bu durumu önceden yüzde yüz oranında tespit etmek, böylesi bir iddiada bulunmak en azında hayatın olağan akışına aykırıdır.”

Hakkaniyete uygun olmaz

Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün 8. maddesinde, mensuplarının meslekten çıkarılmasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar 42 başlıkta sayılmış. Resmi/özel hayatlarının tüm yönleri kapsam/ mercek altına alınmış. Bu yüzden çok sayıda Teşkilat mensubu hakkında, meslekten/Devlet memurluğundan çıkarılma cezasını gerektiren eylem ve işlem isnatları yüzünden disiplin soruşturması açılıyor.
Önemli sayılan dosyalarda sorumluları için ihraç kararları veriliyor. Diğer dosyalarda ise önerilen cezalar disiplin kurullarınca kaldırılıyor veya geçmiş hizmetleri olumlu olan personele bir alt ceza uygulanabiliniyor.
Bu yüzden sadece disiplin kurulunca zaman aşımı nedeniyle verilmiş düşme kararlarına dayalı olarak sorumlu tutulan memurun isnat edilen suçu işlediği sonucuna ulaşmak hakkaniyete uygun olmaz. Disiplin dosyalarının ayrıntılı incelenmesi, haksızlıklara, açık mağduriyetlere yol açmayacak şekilde eşitlikle uygulanmasını sağlamak, geçmişte haksızlıklara uğradığını öne süren genel müdür yardımcıları Mustafa Gülcü ve Faruk Ünsal’ın da görevi değil mi?