Şırnak’ın Cizre İlçesi... Telefonda patlama seslerini, onlara karışan silah seslerini duyuyorum. Telefonda konuştuğum kişi, “Bunlar sadece uzun namlulu silahların sesi değil” diyor. Roketatar, havan sesleri olduğunu söylüyor. Çatışma başlayalı bir saat olmuştu, hâlâ devam ediyordu.
İlçe halkı adeta açık bir cezaevi hayatı sürüyor. Özellikle devlete yakınlığı ile bilinen aşiret mensupları neredeyse son bir aydır evlerinden çıkamıyor, çarşıya, hastaneye gidemiyor. Türkiye’yi böyle bir ortamda seçime götürüyorlar.

BUNLAR BİR İLÇEDE OLANLAR

İnanmanız çok zor biliyorum. Ama gerçek durum bu. Anlatacağım olay yalnız Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde değil Güneydoğu’nun bazı ilçeleri için de geçerli. Askeri birliğin önünde PKK’nın “kamp yeri” olabileceği birkaç ay öncesine kadar aklınıza gelebilir miydi? Bugün başta Cizre olmak üzere durum böyle...
Cizre’de bulunan Keşif Taburu’nun 150 metre uzağında bulunan PKK kampından, askeri birliğe roket, havan atışı yapılıyor. Çadırlarını kurmuşlar, örgütün dağdaki kampları neyse burası da öyle. Kendilerini o kadar güvende hissediyorlar ki, gelenleri-gidenleri hiç eksik olmuyor.
Keşif Taburu ile Nur Mahallesi’nde bulunan Emniyet Müdürlüğü’nün arası 500 metre bile değil. Emniyetin bulunduğu tepenin hemen yakınındaki iki katlı bina, terör örgütü karargahı gibi kullanılıyor. Silahlar buradan dağıtılıyor. Bu binayla ilgili rivayetler muhtelif... Altında sığınaklar, başka binalara ulaşmak için tüneller bulunduğu belirtiliyor. Bir saldırı, güvenlik güçlerinin girmeye çalışması halinde düzeneği hazırlanmış patlayıcılar yerleştirilmiş.

HALKA YAPTIKLARI ZULME BAKIN

Terör örgütünün kampına ve sözde karargahına giren-çıkan belli değil. İlçenin her tarafını tutmuşlar, kimlik denetimi de yapıyorlar. Bakıyor, Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı gösteriyor, karşılığında ceza kesiliyor. Mutlaka Kürt Nüfus Cüzdanı göstermeliymiş. Kürt kimliği olmayanlar sorgulanıyor, çocuk yaştakiler ve gençler “asker kaçağı” diye örgüte götürülüyor. Yarın okullar açıldığında çocuklar nasıl gidecek, öğretmenler ne yapacak?
Terör örgütü öyle azgın, öyle zalim ki Cizre’den ayrılmak isteyenlere “Gidebilirsin ama önce evinin, iş yerinin, tarlalarının tapusunu alalım” diyorlar. Cizre’den Mersin’e göç etmek isteyen aile, tam ayrılırken bu talep karşısında, eşyalarını kamyondan indirmek zorunda kalıyor. Bunlarla yetinmiyorlar. Özellikle devlete yakın olduğunu bildikleri kişileri zor duruma düşürmek için yüklü miktarda para istiyorlar. Cizre’de terör örgütü tarafından şu anda 52 kişiden 5 gün içinde 1’er milyon lira vermelerini istiyorlar. Kabul ettin ettin, etmedin o kişiyi daha zor günler bekliyor.

SİLAHSIZ, MERMİSİZ KALDILAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, köy korucularının temsilcilerini sarayda ağırladı. Daha düne kadar yok saydıkları, “çözüm süreci” döneminde 14 korucunun şehit edildiğini yeni hatırladılar. Ama bilsinler ki, bu aileler tam anlamıyla perişan durumda... Terör örgütünün hedefi olan korucular, mahallelerine sığınmış, evlerinden dışarıya çıkamaz hale getirilmiş.
Terör örgütünün elinde havanı, roketatarı bulunurken, korucular mermiye bile muhtaç edilmiş. Kıt olanaklarına rağmen mermiyi kendi ceplerinden alıyorlar. Bazıları, devleti orada güçsüz göstermemek için kendi parasıyla aldıkları mermileri, devletin dağıttığını da söylüyor.
Ülkemizin getirildiği, içine düşürüldüğü duruma bakın. Devletin bir dönem etkisizleştirdiği terör, şimdi ilçeleri sarmış, halkı kasıp-kavurur duruma ulaşmış. Hadi bakalım böyle bir ortamda seçiminizin hayrını görün...

Unutulan isimler


Muhtarlarla siyasetçilerin buluşması uygulamasını ilk başlatan CHP Parti Meclisi Üyesi Hüseyin Yaşar olmuştu. Güneydoğu’dan muhtarları İstanbul’daki belediyelere davet ettiriyor, onlarla parti yöneticilerini buluşturuyordu. Belediyeler, “Bize yük oluyor” deyip bu uygulamadan çekildi. İşte şimdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhtarlarla buluşmayı sürdürüyor.
Güneydoğu’da yalnız bırakılan kesimlerden biri de Arap kökenli vatandaşlarımız. Güneydoğu’da PKK’ya ve IŞİD’e katılmayan bu insanlar adeta bölgede yalnızlaştırılıyor. Bu insanların kanaat önderlerinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun moraline de ihtiyacı var. Kılıçdaroğlu, adayları belirlerken partiye rüzgar katabilecek isimleri göz ardı etmemeli, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, eski Savcı Ömer Faruk Eminağaoğlu gibi isimleri yok saymamalı.
Güneydoğu’da hayat durmuş. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun farkında... Çünkü Güneydoğu’dan davet edilen, bütün masrafları devlet tarafından karşılanan, sarayda ağırlanan muhtarların bazılarının tehdit edildikleri için gelemediğini bizzat kendisi söyledi. Yani, Cumhurbaşkanı, muhtarların bile tehditler yüzünden gelemediğini söylediğine göre varın durumu siz hesaplayın.