Bilge diplomat Şükrü Elekdağ ile nehir söyleşi-1


Er­me­nis­tan ve di­as­po­ra, söz­de “soy­kı­rı­mı­n” 100. yıl­dö­nü­mün­de, ya­ni 2015 yı­lın­da, bu su­çu Tür­ki­ye­’ye ka­bul et­tir­mek için ha­zır­la­mış ol­duk­la­rı yo­ğun ve kap­sam­lı fa­ali­yet ve et­kin­lik­ler içe­ren bir pla­nı ge­niş bir büt­çey­le uy­gu­lu­yor­lar. Geç­miş­te Os­man­lı Dev­le­ti­’nin bir za­man­lar “mil­le­ti sa­dı­ka­” di­ye ta­nım­la­nan Er­me­ni va­tan­daş­la­rı­nı is­ya­na kış­kır­tan ve on­la­rı kul­la­nıp al­da­tan dev­let­ler, bu­gün de soy­kı­rım id­di­ası­nı iç po­li­ti­ka­la­rın­da oy al­mak için, dış po­li­ti­ka­la­rın­da ise Tür­ki­ye­’ye si­ya­si he­def­le­ri­ni da­yat­mak ama­cıy­la bas­kı un­su­ru ola­rak kul­la­nı­yor­lar. Bu or­tam­da Er­me­ni id­di­ala­rı dün­ya­da ge­niş yan­sı­ma bu­lu­yor. Tür­ki­ye bu id­di­ala­ra et­ki­li bir şe­kil­de kar­şı koy­mak­ta zor­la­nı­yor ve ze­min kay­be­di­yor. Er­me­ni id­di­ala­rı­na kar­şı Was­hing­to­n’­da 10 yıl sü­ren Bü­yü­kel­çi­lik gö­re­vi sı­ra­sın­da ga­yet ba­şa­rı­lı bir mü­ca­de­le ver­miş ve son­ra­ki ya­şam sü­re­cin­de de bu ko­nu­da çok sa­yı­da ya­yın ve ma­ka­le üret­miş olan bil­ge dip­lo­mat, Emek­li Bü­yü­kel­çi Şük­rü Elek­dağ ile yap­tı­ğı­mız bu rö­por­taj­da Tür­ki­ye­’nin Er­me­ni me­se­le­si­ni Tür­ki­ye için bir yük ol­mak­tan çı­kar­mak ve soy­kı­rım id­di­ası­nı et­ki­siz ha­le ge­tir­mek için na­sıl bir stra­te­ji iz­len­me­si ge­rek­ti­ği­ni ele al­dık. De­ne­yim­le­ri ışı­ğın­da bu ko­nu­lar­da­ki de­ğer­li gö­rüş­le­ri­ni açık­la­yan Sa­yın Elek­dağ, ay­nı za­man­da 2015’e gi­den sü­reç­te “denk­lem de­ğiş­ti­ri­ci­” (ga­me-chan­ger) ni­te­lik­te bir öne­ri­si­ni de bi­zim­le pay­laş­tı.

UĞUR DÜN­DAR (U.D.): Sa­yın Elek­dağ, bir der­de ça­re ara­mak için ön­ce o der­din ne­den kay­nak­lan­dı­ğı­na bak­mak la­zım. Bu ba­kım­dan, ön­ce Er­me­ni id­di­ala­rı­nın dün­ya­da ne­den ya­yıl­dı­ğı­nı teş­his et­mek, son­ra da o ya­yıl­ma­yı ön­le­ye­cek ça­re­ler­le araç­la­rı üret­mek ve uy­gu­la­mak zo­run­lu. Fa­kat, bu bağ­lam­da dik­kat çe­ki­ci bir hu­sus, Er­me­ni so­ru­nu­nun 99 yıl­dır can­lı­lı­ğı­nı ko­ru­ma­sı ve gün­dem­den düş­me­me­si­dir. Bu­nu na­sıl izah edi­yor­su­nuz?
ŞÜK­RÜ ELEK­DAĞ (Ş.E.): Bu so­ru­nun ya­nı­tı son de­re­ce önem­li­dir... Zi­ra, si­zin de işa­ret et­ti­ği­niz üze­re, bir so­run teş­his edil­me­den ona çö­züm ara­mak akıl­cı de­ğil­dir. Er­me­ni so­ru­nu­nun 99 yıl­dır can­lı­lı­ğı­nı kay­bet­me­den sür­me­si­nin dört ana ne­de­ni var­dır. Bun­lar sı­ra­sıy­la:
1) Er­me­ni kim­li­ğiy­le soy­kı­rım­dan kay­nak­la­nan mağ­du­ri­yet duy­gu­su­nun öz­deş­leş­me­si.
2) Ba­tı­lı dev­let­le­rin Er­me­ni so­ru­nu­nu iç po­li­ti­ka­la­rın­da oy av­cı­lı­ğı, dış po­li­ti­ka­la­rın­da ise Tür­ki­ye­’ye si­ya­si he­def­le­ri­ni da­yat­mak için kul­lan­ma­la­rı.
3) Ba­tı­lı dev­let­le­rin Er­me­ni so­ru­nu­na din­sel ve ırk­sal açı­dan yak­laş­ma­la­rı.
4) Tür­ki­ye­’nin Er­me­ni tez­le­ri­ni çü­rüt­mek için bir stra­te­ji ve bu­nun uy­gu­la­ya­cak ya­pı­lan­ma­yı oluş­tur­ma­mış ol­ma­sı­dır.

ER­ME­Nİ KİM­Lİ­Ğİ VE MAĞ­DU­Rİ­YET


Şim­di bu ne­den­le­ri sı­ra­sıy­la ele ala­lım. Er­me­ni­ler bir kim­lik kri­zi ya­şı­yor­lar. Bu kriz­de kim­lik­le­riy­le soy­kı­rım kur­ba­nı ol­ma inan­cın­dan kay­nak­la­nan de­rin mağ­du­ri­yet duy­gu­su iç içe geç­miş­tir.
Er­me­ni­ler kim­lik­le­riy­le öz­deş­le­şen mağ­du­ri­yet duy­gu­sun­dan kay­nak­la­nan fa­na­tik bir dür­tüy­le soy­kı­rım kam­pan­ya­sı­nı sis­tem­li ve ör­güt­len­miş bir şe­kil­de yü­rü­tü­yor­lar. Er­me­ni­ler ken­di ide­olo­ji­le­ri­ne “Hay Da­t” di­yor­lar. Bü­yük Er­me­nis­ta­n’­ı kur­ma rü­ya­sı olan “Hay-Dat”, Do­ğu Ana­do­lu top­rak­la­rı­nın önem­li bö­lü­mü­nün Er­me­nis­ta­n’­a il­ha­kı­nı ön­gö­rü­yor. Soy­kı­rı­m id­di­ası ise bu he­de­fin ger­çek­leş­ti­ril­me­sin­de kul­la­nı­lan önem­li bir si­ya­si araç­tır.
Hay Da­t’­ı ger­çek­leş­tir­mek ama­cıy­la uy­gu­la­ma­ya ko­nu­lan ve “dört T” şek­lin­de ad­lan­dı­rı­la­bi­le­cek olan plan şu dört aşa­ma­ya da­ya­nı­yor: Ta­nı­tım, Ta­nın­ma, Taz­mi­nat ve Top­rak.

HAY DAT VE “4 T” PLA­NI


1975’te baş­la­yan ta­nı­tım aşa­ma­sı 1984’e ka­dar sür­müş­tür. Er­me­ni te­rör ör­güt­le­ri, bu on yıl­lık dö­nem­de Türk bü­yü­kel­çi­le­ri­ni, baş­kon­so­los­la­rı­nı, dip­lo­ma­tik per­so­ne­li­ni ve on­la­rın ai­le­le­ri ile ço­cuk­la­rı­nı öl­dür­mek su­re­tiy­le, soy­kı­rım id­di­ala­rı­nı dün­ya­ya du­yur­muş­lar­dır. İkin­ci aşa­ma ta­nın­ma aşa­ma­sı­dır. Bu sü­reç­te soy­kı­rım kam­pan­ya­la­rıy­la dün­ya ka­mu­oyu ve par­la­men­to­la­rı Türk­le­r’­in soy­kı­rım iş­le­dik­le­ri­ne ik­na edi­le­cek, soy­kı­rı­mı­n tar­tı­şıl­maz bir ve­ri ol­du­ğu ka­bul et­ti­ril­dik­ten son­ra da ulus­la­ra­ra­sı bas­kı yo­luy­la Tür­ki­ye­’nin soy­kı­rı­mını­ res­men ta­nı­ma­sı sağ­la­na­cak­tır. Ha­len sür­mek­te olan bu aşa­ma­da Er­me­ni ta­ra­fı önem­li de­ne­bi­le­cek mer­ha­le kat et­miş­tir. Bun­dan son­ra üçün­cü aşa­ma ola­rak baş­la­tı­la­cak taz­mi­nat el­de et­me sü­re­cin­de soy­kı­rı­mı­na uğ­ra­mış Er­me­ni ai­le­le­ri­nin mi­ras­çı­la­rı­nın hak ve taz­mi­nat ta­lep­le­ri gün­de­me ge­ti­ri­le­cek, bu­nu da top­rak ta­lep­le­ri iz­le­ye­cek­tir. 30 yıl ön­ce bu­lun­du­ğum Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şar­lı­ğı gö­re­vin­de ben bu “Dört T” pla­nı­nı Türk Dev­le­ti’­nin yö­ne­ti­min­den so­rum­lu olan­la­ra an­lat­mak için ıs­rar­lı ça­ba gös­ter­dim ve so­ru­na bu pers­pek­tif­ten ba­kıl­ma­sı­nı sağ­la­ma­ya ça­lış­tım. Et­ki­li bir stra­te­ji oluş­tur­mak için teh­di­din he­def­le­ri­ne ve ni­te­li­ği­ne isa­bet­li bir teş­his koy­mak la­zım­dı.
Ne var ki mu­ha­tap­la­rım, teh­di­di kü­çüm­se­di­ler. Bu af­fe­dil­mez ih­mal­kar­lık ne­de­niy­le, Er­me­ni mi­li­tan­lar “Dört T” pla­nı­nın uy­gu­lan­ma­sın­da hay­li bü­yük me­sa­fe al­dı­lar. Ön­ce, bu pla­nın bi­rin­ci aşa­ma­sı­nı ta­mam­la­dı­lar. Türk dip­lo­mat­la­rı ve ai­le­le­ri­ni öl­dü­re­rek soy­kı­rı­mı­nı dün­ya gün­de­mi­ne oturt­tu­lar. Şim­di ikin­ci aşa­ma­da iler­li­yor­lar. Önem­li ül­ke­le­rin par­la­men­to­la­rı­na ve Av­ru­pa Par­la­men­to­su­’na id­di­ala­rı­nı ka­bul et­tir­miş bu­lu­nu­yor­lar. Da­ha­sı, Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­ası­nın ka­bu­lü Tür­ki­ye için AB’­ye tam üye­li­ğin ön şar­tı ha­li­ne dö­nüş­müş du­rum­da.
Amaç­la­rı, çok sa­yı­da par­la­men­to ve ulus­larara­sı ku­ru­lu­şun Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ta­nı­ma­sı su­re­tiy­le, bu ko­nu­da dün­ya ça­pın­da bir “kon­sen­su­s” ya­ni fi­kir bir­li­ği ol­du­ğu­nu ka­nıt­la­mak. Ve bun­dan son­ra taz­mi­nat aşa­ma­sı­na geç­mek. Hat­ta, bu aşa­ma­ya ilk adım­la­rı­nı at­mış ol­duk­la­rı­nı söy­le­ye­bi­li­riz... Ni­te­kim, Türk su­bay ve ast su­bay­la­rı­nın kat­kı­la­rıy­la ku­rul­muş bu­lu­nan OYA­K’­ın or­ta­ğı olan Fran­sız AXA si­gor­ta şir­ke­ti Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ta­nı­ya­rak, Ana­do­lu­’da ha­yat­la­rı­nı kay­be­den Er­me­ni­le­rin mi­ras­çı­la­rı­na 17 mil­yon do­lar taz­mi­nat öde­me­yi ka­bul et­miş­tir. Ve mil­li bir ku­ru­luş olan OYAK, ben­de­ni­zin TBMM kür­sü­sün­den yap­tı­ğı ıs­rar­lı ikaz­la­ra rağ­men AXA ile or­tak­lı­ğı­nı boz­ma­mış, sür­dür­müş­tür. Bu da Er­me­ni­le­r’in mil­li­yet­çi­lik an­la­yı­şı ile OYA­K’­ın tem­sil et­ti­ği an­la­yış ara­sın­da­ki far­kı or­ta­ya koy­mak­ta­dır.
Edil­gen­li­ğin bu şe­kil­de de­vam et­me­si ha­lin­de, ya­ni Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­ala­rı­nın ar­ka­sın­da ya­tan teh­di­din ger­çek ni­te­li­ği­nin Türk ay­dın­la­rı, Türk ka­muoyu, Türk si­ya­si li­der­le­ri ve hat­ta çok üzü­le­rek söy­lü­yo­rum Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri ta­ra­fın­dan kav­ran­ma­mış ol­ma­sı, in­sa­nı kah­re­di­yor.
Çün­kü bu edil­gen­lik bu şe­kil­de de­vam eder­se ül­ke­miz bu da­va­yı kay­be­der...

YARIN: Ermeni tarafı Türkiye’den toprak kopartabilir mi?