Son ay­lar­da sık sık so­ru­lan ve ya­nıt­lan­ma­sın­da güç­lük çe­ki­len so­ru “Ne ola­cak? Ne­re­ye gi­di­yo­ruz?” Ül­ke­mi­zin top­lum­sal ay­dın­lı­ğı si­ya­se­tin göl­ge­si al­tı­na gir­di­ği için yurt­taş­lar en­di­şey­le, ya­rın­la­rı­na iliş­kin umut­suz­luk­la bir­bir­le­ri­ne bu so­ru­yu yö­nel­ti­yor. Ka­ram­sar ol­ma­yan­lar bi­le kay­gı­la­rı­nı açık­lı­yor. Sağ­lı­ğı et­ki­le­yen top­lum­sal ya­şam olay­la­rı ay­kı­rı­lık­lar ve sa­kın­ca­lar­la sü­rü­yor. So­run­la­rın çö­zü­mü ye­ri­ne si­ya­sal tar­tış­ma­lar, kav­ga­lar, kar­şıt­lık­lar gi­de­rek bü­yü­yor ve ar­tı­yor.
İk­ti­dar­cı­la­rın ken­di­le­rin­den ol­ma­yan­la­ra ba­kış­la­rı çok de­ği­şik. Kar­şıt­la­rı­na as­la kat­la­na­mı­yor, ne­re­dey­se on­la­ra ya­şam hak­kı ver­mi­yor­lar. Kul­lan­dık­la­rı söz­cük­ler, ka­ra­la­ma­lar, suç­la­ma­lar, sal­dı­rı bo­yu­tu­na va­ran söz­de eleş­ti­ri­le­ri, düş­man­ca yak­la­şım ör­nek­le­ri sa­yı­la­cak içe­rik ve ni­te­lik­te.
Din­ci­lik, ırk­çı­lık, par­ti­zan­lık, ay­rım­cı­lık, çı­kar­cı­lık, kö­şe dön­me­ci­lik, ya­lan­cı­lık, tu­tu­cu­luk, kış­kır­tı­cı­lık, do­lan­dı­rı­cı­lık, sah­te­ci­lik, sal­dır­gan­lık, hır­sız­lık, ya­la­ka­lık, dal­ka­vuk­luk, poh­poh­çu­luk, şak­şak­çı­lık, aşır­ma­cı­lık, soy­gun­cu­luk, yol­suz­luk, rüş­vet, goy­goy­cu­luk, kap­kaç­çı­lık, bö­lü­cü­lük, yı­kı­cı­lık, ka­çak­çı­lık, hu­kuk­suz­luk, ada­let­siz­lik olay­la­rı art­tı. Dev­le­ti par­ti ör­gü­tü­ne çe­vir­di­ler. TRT ­de söz­cü­sü ol­du.

ÖZ­LE­NEN­LER

İn­san­lık, ki­şi­lik, ah­lâk, onur, ter­bi­ye, say­gı, sev­gi, ada­let, hu­kuk, eşit­lik, gü­ven­lik, gü­ven­ce, ba­rış, da­ya­nış­ma, dost­luk, ar­ka­daş­lık, bil­gi, ni­te­lik, de­ğer­bi­lir­lik, bağ­lı­lık (ve­fa), du­yar­lık, özen, yar­dım, kat­kı, tat­lı dil-gü­ler yüz ara­nı­yor. Si­ya­sal alan­da­ki ka­rı­şık­lık ne­de­niy­le her gün bir­bi­ri­miz­den, ken­di­miz­den uzak­la­şı­yor, ko­pu­yo­ruz. Ör­nek ol­ma­sı ge­re­ken top­lum li­der­le­ri­nin ço­ğu gü­ven ver­mi­yor. Tu­tum ve dav­ra­nış­la­rın­da­ki il­kel­lik, ka­ba­lık ve ya­pay­lık sı­rı­tı­yor, so­ğu­tu­yor. Halk­la bir­lik­te­lik­le­ri ye­ter­siz. Din­le­me­le­ri inan­dı­rı­cı de­ğil. İl­gi­le­ri bi­çim­sel. Yak­la­şım­la­rın­da sı­cak­lık yok. Ken­di­le­rin­den ve ya­kın­la­rıy­la yan­daş­la­rın­dan baş­ka­la­rı­nı dü­şün­mü­yor­lar. Par­ti­zan­lık al­mış yü­rü­müş. Tüm yön­tem­siz­lik, ku­ral­sız­lık ve hu­kuk­suz­luk ik­ti­dar güç­le­ri için ola­ğan. İti­lip ka­kı­lan yurt­taş­lar, dö­vü­len genç­ler ve öğ­ren­ci­ler, dış­la­nan ve yar­gı­la­nan kar­şıt­lar. De­mok­ra­si bir ik­ti­dar te­ke­li, o ka­dar.

ÇE­LİŞ­Kİ­LER

İl­gi­li­le­rin kor­kak­lı­ğı, za­yıf­lı­ğı, çı­kar­cı­lı­ğı ne­de­niy­le ik­ti­da­rın “Pa­ra­le­l”­i her ye­re ege­men ol­du. İs­te­ni­len her şe­yi ver­dik­le­ri­ni söy­le­yen­ler şim­di ya­kın­ma­ya baş­la­dı. “Kol­tuk­lar eli­miz­den gi­de­ce­k” en­di­şe­si ve so­rum­lu­luk­tan kur­tul­ma ça­ba­sı pa­ra­lel suç­la­ma­sı­nı ge­tir­di. Bir­lik­te ko­tar­dık­la­rı her şe­yi şim­di pa­ra­le­lin üs­tü­ne yı­ka­rak te­miz­len­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. Dev­le­tin ulu­sal gü­ven­lik bel­ge­le­ri­ne ka­dar ta­şı­dık­la­rı du­rum­lar­da­ki ön­ce­ki pay­la­rı­nı unut­tur­mak pe­şin­de­ler. “Türk Ulu­su, Türk Ulu­su­n­da­nı­m” di­ye­me­yen­ler Tür­ki­ye sev­da­lı­sı ola­maz.
Ya­pa­cak baş­ka iş­le­ri yok­muş gi­bi “Tan­do­ğan Ala­nı­” adı­nı “A­na­do­lu Ala­nı­”na çe­vir­di­ler. Tan­do­ğa­n’­dan ne za­rar gör­müş­ler? Ne sa­kın­ca­sı var? Do­yu­ru­cu hiç­bir ya­nıt ve­re­mez­ler. Ül­ke­nin her ye­ri, her ya­nı, tü­mü Ana­do­lu. Bir cum­hu­ri­yet va­li­si­nin adı­nı si­len­le­rin cad­de­le­re, so­kak­la­ra, yurt­la­ra, okul­la­ra ver­dik­le­ri baş­ka ad­la­ra bak­mak ye­ter. Ama­cın, ATA­TÜR­K’­le il­gi­li ne var­sa sil­mek, unut­tur­mak ol­du­ğu an­la­şı­lı­yor. Ya­zık!
Önü­müz­de­ki se­çim­ler­de ik­ti­dar­cı­la­rın var­lık­la­rı­nı ko­ru­mak, güç­le­ri­ni sür­dür­mek ve ken­di­le­ri­ni yar­gı­lan­mak­tan kur­tar­mak için her yo­la baş­vu­ra­cak­la­rı, her şe­yi ya­pa­bi­le­cek­le­ri söy­le­ni­yor. Seç­men­le­rin ve gö­rev­li­le­rin, özel­lik­le par­ti­le­rin çok dik­kat­li ol­ma­sı ge­re­ki­yor.
Par­la­men­ter sis­tem­de bu sis­te­min çök­tü­ğü­nü söy­le­yen bir cum­hur­baş­ka­nı, is­te­di­ği gi­bi at koş­tu­ru­yor. Ama­cı­na ula­şır­sa kim­bi­lir ne­ler ya­par, ne­ler olur...