Günlük yaşamın gereksinimleriyle ve koşullarıyla ilgilenmeyenler seçim sürecinde artan bir güçle demokrasi şarkısı söylemekte, kimi zaman da korolar oluşturarak seslerini yükseltmektedirler. Demokrasi, özellikle Türkiye’mizde bir savunma, gösteri, ilericilik ve demokratlık aracı olmuş, kimi zaman saldırı nedeni olduğu unutulmuştur. Çelişkiler, aykırılıklar, bozukluklar, kötülükler, adaletsizlik ve hukuksuzluklarla olumsuzluklar demokrasi sömürüsü yapan sözde demokratların olağan işlem ve eylemleri olmuştur. Çekilen güçlüklerin, sıkıntıların, duyulan üzüntülerin, yaşanan acıların, karşılaşılan kötü durumların kaynağında bu yaklaşımın olduğu açıktır. Yönetim, demokrasi ve hukuk özürlüdür.
DEMOKRASİ NEDİR?
İlgililerin söyledikleri, kitapların yazdıkları demokrasiyi anlayıp benimsemeye yeterli olmamaktadır. İnsanlığı tüm gerekleriyle yaşama geçiren siyasal düzen demokrasidir. Daha iyisi öngörülemediğinden olumsuz yanlarına karşın edinilip uygulanmasına çalışılan bir yönetim biçimidir. Yönetilenlerin haklarını kullanmaları, özgürlüklerini yaşamaları, her yönden güvence altında bulunmaları, barış, esenlik ve mutlulukla varlıklarını sürdürmeleri, ilişkilerinin barış, karşılıklı saygı ve güven içinde yürümesi için özlenen eşitlikçi, özgürlükçü, hukukun üstünlüğüne dayanan bir halk yapılanmasıdır. Hukuksuz demokrasi siyasal bir oyundan öteye geçemez. Demokrasi insanlık öğretisidir. Demokrasi konusunda en önemli öğe, yaşama geçirme yolundaki istenç (irade)dir. Sözde kalan demokrasi ve demokratlık, bencil, kişisel ve partizan düşüncelerle amaçların sonucudur. Gerçek demokrasiler hukukun üstünlüğüne, bunun yaşama geçmesi için de erkler arasında belirgin ayrılık ve dengeye dayanır. Ülkemizde, birçok ülkede olduğu gibi demokrasi yanlış anlaşılmakta, yanlış yorumlanmakta ve yanlış uygulanmaktadır. Kişiye ve partiye göre demokrasi olmaz. Evrensel, hukuksal niteliklerini kimse değiştiremez.
SİYASAL ALAN
Yaklaşan genel seçimler nedeniyle ateşi artan siyasal alana, ortama bakıldığında herkesin demokrat olduğu, hattâ kimilerinin başkalarından daha demokratlık tasladığı görülmektedir. Eğitimsiz, bilgisiz, deneyimsiz, inanç ve aşiret bağına gömülmüş, çıkar güdüsüyle sapmalar içinde olanların demokratlığı asla inandırıcı değildir. Sözle değil, yaşam biçimi, duygu ve düşünce berraklığı, çalışma düzeni, savunduğu ilkelerle örtüşen nitelikli kişiliğiyle, işlem ve eylemleriyle demokratlık kanıtlanır. Demokrasiyi yozlaştıranlar bile demokratlıkla övünüyor, demokrasi nutukları atıyor. Bay RTE’nin konuşmaları ortada. Demokrasiyle bağdaşmayan, kınanacak tutum ve davranışları sürüyor. Sandıkla sınırlayarak demokrasiyi sandığa sokuyor.
OLMADAN OLMAZ
Toplumsal barışı, ulusal dayanışmayı gözardı eden, doğal inanç ve soy değişikliklerini ayrımcılık nedeni yapan, birliktelik, barış, eşitlik, denge ve dayanışmaya uzak duran, hakların kullanılmasını, özgürlüklerin yaşanmasını engelleyen, toplumsal, siyasal ve ekonomik tüm güvenceleri en doyurucu biçimde sağlayamayan, erkler ayrılığını kesin çizgilerle gerçekleştiremeyen, insanlık, adalet amaçlı hukuka dayanmayan düzenler demokrasi olarak tanımlanamaz. Yalnız seçim sandığıyla anlatılan demokrasi, demokrasi değildir.
Anayasa’nın öngördüğü ant çiğneniyor, yadsınıyor, ayaklar altına alınıyor. Anayasa’da Anayasa’ya aykırılığın etkin bir yaptırımı yok. Kendini güçlü görenler yasaları çiğnemek bir yana Anayasa’ya saygısızlık yoluyla ulusa saygısızlığın çirkin örneklerinden kaçınmıyor. Gelişmekte olan toplumlar için ceza yasaları yeterli olmuyor. Etkin denetim, etkin yaptırım demokrasinin güvencesidir. Asıl güvence, ulusun benimseme ve koruma istencidir.
DOĞRU OTURUP DOĞRU KONUŞALIM
Demokrasinin yozlaşmasına ve sömürülmesine ilişkin yakınmalar gittikçe artıyor. Devletin inanç ve soy ayrımı alanı yapıldığı, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, baskının, işkencenin, şiddetin, haksızlığın, yolsuzluğun, hırsızlığın önlenemediği, yargının bağımsızlığının tartışıldığı, kıyımlara ve yıkımlara engel olunmadığı, eğitimin bozulduğu, kültür ve sanatın yadsındığı, lâikliğin ve devlet kurucularının karalanıp suçlandığı, kadınlara saldırılarla orantısız güç kullanımının arkasının kesilmediği, işçilerin ve gençlerin dövüldüğü, partizanlığın azgınlaştığı, yönetimin sorumsuzluğuyla denetimsizliğin genişlediği, üniversitelerin özerk olmadığı, oyların satılırcasına kullanılıp seçim aykırılıklarının yaşandığı, seçim sisteminin âdil olmadığı, askerlerin siyasetçilerle polemiğe girdiği, medyanın büyük kesiminin uydulaştığı, yansız kurumun kalmadığı yerde demokrasi olur mu? Düşünelim...
23 Nisan 1920’nin değerini bilip yaratıcılarını özlemle, sevgiyle, saygıyla, yürekten bağlılıkla analım.
Siyasal şarkı: Demokrasi
Yekta Güngör Özden
Yayınlanma: